MÊRDÎN - DEM Parti Milletvekili Zeki İrmez, kayyım atamalarına işaret ederek, "Dertleri çözüm değil, tasfiye" dedi. Milletvekili Kamuran Tanhan ise, "Bu iktidarla demokrasi gelmez" diye kaydetti.
İçişleri Bakanlığı'nın Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) yönetimindeki Mêrdîn Büyükşehir Belediyesi, Êlih ve Xalfetî belediyelerine kayyım atanmasıyla başlayan protestolar ve belediye binaları önünde başlatılan nöbet eylemleri devam ediyor. Mêrdîn'de belediye binası önündeki nöbette yer alan DEM Parti Şirnex Milletvekili Zeki İrmez ile DEM Parti Mêrdîn Milletvekili Kamuran Tanhan, AKP-MHP'nin başlattığı "yeni süreç" tartışmalarını buna karşın kayyım atamalarını değerlendirdi.
'KAYYIMI KONSEPT HALİNE GETİRDİLER'
Mêrdîn'e ve Kürt halkının iradesine üçüncü defa kayyım atandığını belirten Şirnex Milletvekili Zeki İrmez, AKP ve MHP iktidarının kayyım atamalarını bir konsept haline getirdiğini dile getirerek, "Bu yol kirli bir yol. Kürt halkının iradesini tanımamanın yoludur. Bu nedenle biz bu kararı bundan önce olduğu gibi bu saatten sonra da tanımıyoruz. Bilindiği üzere AKP-MHP iktidarı bundan 8 yıl önce bir konsept geliştirdi ve kendisine bunu bir yöntem olarak kullanmaya başladı. Bu konsept; inkar üzerine kuruluydu. Kürt halkını ve Kürt halkının iradesini tanımama yönünde bir konsepti. 4 Kasım 2016'da siyasi bir darbe geliştirerek, hem siyasetçilerimizi hem de milletvekillerimizi gözaltına alıp, tutukladılar. Şimdi de farklı bir şekilde AKP-MHP iktidarı bu süreci yürütüyor. AKP-MHP iktidarı daha önce 4 Kasım'da nasıl ki, milletvekillerimizi tutuklayarak, irademizi tanımadığını söyledi ise, bugün de aynı şekilde irademizi tanımadığını söylüyor. Biz direneceğiz. Sonuna kadar ne olursa olsun Wan halkı gibi direneceğiz. Nasıl ki Wan'da Colemêrg'de halk AKP-MHP'ye kararı tanımadıklarını söylediler ise biz de bu kararı tanımayacağız. Bu karar Kürt halkını tanımayan bir karar. Bu nedenle Kürt halkı da Mêrdîn şahsında AKP MHP’nin bu kararını tanımamalı, kendi iradesine sahip çıkmalı. Kürtlerin iradesini tanımamak, Türkiye halklarının iradesini tanımamaktır" ifadelerini kullandı.
'SAMİMİ DEĞİLLER'
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ile AKP'li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın yaptıkları açıklamalara işaret eden İrmez, iktidarın samimi olmadığını vurgulayarak, "Sayın Abdullah Öcalan, yeğeni Ömer Öcalan ile yaptığı görüşmede çözüm için hazır olduğunu ve hem teorik hem de pratik olarak sorunu çözme gücüne sahip olduğunu ve bunun için hazır olduğunu söyledi. Ancak AKP-MHP’nin pratiğine baktığımızda hem Kürt halkı hem de Türkiye halkı için pratikleri samimi olsaydı, kendilerinin ciddi olduğunu görebilecektik. Ancak MHP Genel Başkanı'nın o sözleri halk içinde samimi görülmedi. Eğer; pratikleri de Kürt halkı için çözüme dönük olsaydı, bizler yönümüzü o tarafa verebilirdik. Ancak görüyoruz ki Kürt halkının yüzyıllık kazanımlarını ortadan kaldırmak, teslimiyeti bu yüzyılda Kürt halkına uygulamak istiyorlar. Kürt halkı olarak elbette ki bizler kabul etmeyeceğiz. Dün gördüğümüz kadarıyla dertleri çözüm değil. Kürt halkını tasfiye etmeye dönük adımlar atıyorlar. Ancak biz yine demokratik siyasette, Kürt halkının özgürlüğünde ısrar ediyoruz, 'Savaşla, gözaltı tutuklamalarla, baskılarla Kürt sorunu çözülemez' diyoruz" diye konuştu.
'ÇÖZÜM İSTEMEDİKLERİNİN GÖSTERGESİ'
DEM Parti Milletvekili Kamuran Tanhan da, MHP ne zaman iktidar ile yan yana geldi ise Türkiye'de toplumsal, siyasi ve ekonomik olarak krizlerin ortaya çıktığını söyledi. Bugün de yaşanan krizin benzer bir kriz olduğunu kaydeden Tanhan, MHP'nin Türkiye ve Türkiye halkları için bugüne kadar istediği hiçbir şeyin hayır getirmediğini ifade etti. İktidarın siyaseti kendi baktığı yerden yürütmeye çalıştığını ve dayattığını belirten Tanhan, "Halklara bu iktidarla demokrasi gelmez" dedi.
Ömer Öcalan'ın PKK Lideri Abdullah Öcalan ile görüştürülmesinin altında hukuki bazı nedenler olduğunu düşündüğünü kaydeden Tanhan, CPT'nin raporunda, Türkiye için olumlu bir durum olmadığına dikkat çekerek, "CPT ağır bir tecridin olduğunu söylüyor. Bu raporu yumuşatma çabası içinde olduğuna inanıyorum. Bu nedenle bir aile görüşmesi yaptırdılar. Bunun geniş bir görüşme olmadığını, hemen ardından da aile görüş yasağı getirmesi de çözüm istemediklerinin göstergesi oldu. Başkanla sembolik bir görüşme yaptılar diyebilirim" şeklinde konuştu.
'HALKLA OLACAĞIZ'
İktidarın kayyım atamaları ile "Ortaçağ'daki derebeylik" sistemini ortaya koyduğunu ifade eden Tanhan, "Bir tarafta sarayda oturan, kendisini halkın vergileri ile zenginleştiren kral, bir tarafta da direnen halk. Halk sesini çıkarıyor, iradesine sahip çıkıyor. Bakıyorsunuz panzerlerle, polislerle, barikatlarla sanki bir karakol inşa edilmiş durumda. İşgal gibi. Hatta işgaldir diyebiliriz" dedi.
"Bizler eylemlerimizi sürdürüyoruz. Sonuç alana kadar da sürdüreceğiz" diyen Tanhan, şöyle devam etti: "Sadece Mêrdîn'de değil, kayyım atanan diğer kentlerde de eylemlerimiz devam edecek. Bunun için siyaseten ne gerekiyorsa biz de onu yapacağız. Halkımızın arasında olacağız. Hukuki olarak da bunun davasını sürdüreceğiz. Çünkü bu hukuki değil."
MA / Ahmet Kanbal – Ömer Akın