AMED - Tecride Karşı Adalet Girişimi üyesi Orhan Işık, çatışma ortamını çözüme kavuşturabilecek yegâne kişinin Abdullah Öcalan olduğunu belirterek, “Çözüm için İstanbul’da aydın, yazar ve akil insanların katılımıyla büyük bir buluşma gerçekleştireceğiz” dedi.
İmralı Yüksek Güvenlikli F Tipi Kapalı Cezaevi’nde tutulan PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecrit sürüyor. Tecride karşı oluşturulan Tecride Karşı Adalet Girişimi üyelerinin bu kapsamda diplomasi çalışmaları da devam ediyor. 5 Eylül’de kuruluşunu ilan eden girişim bu kapsamda siyasi parti temsilcileri, demokratik kitle örgütleri ve yabancı ülke temsilcilikleri ile görüşmeler gerçekleştirdi.
Girişim, faaliyetleri kapsamında aydın, yazar, akil insanlar ve gazetecilerin katılımıyla İstanbul’da geniş katılımlı bir açıklama yapacak. Önümüzdeki günlerde yapılaması planlanan açıklamaya dair değerlendirmelerde bulunan Tecride Karşı Adalet Girişimi üyelerinden Orhan Işık, tecridin temel amacının Abdullah Öcalan’ın fikriyatının engellemek olduğuna dikkat çekti.
‘FİKRİYATINI ENGELLEMEKTİR’
PKK Lideri Abdullah Öcalan’a uygulanan tecridin amacının kapitalist modernitenin yarattığı insanlık dışı politikalara karşı geliştirdiği tez ve fikriyatlar olduğunu belirten Işık, “Bu fikirler Ortadoğu’da devam eden toplumsal sorunlar açısından ve yine 50 yıldır bu coğrafyada sürdürülen kirli savaşın çözümü noktasındaki yegane çözüm yoludur. Sayın Abdullah Öcalan bireysel anlamda ele alınacak bir şahsiyet değildir. Ağır koşulların uygulandığı bir merkezde 26 yıldır tutsak. Abdullah Öcalan’ın 1993’ten günümüze kadar Kürdistan’ta yaşanan savaşın çözümü noktasında geliştirdiği demokratik, barışçıl çözüm süreçleri var. Öcalan’ın geliştirdiği diyalog süreçlerinde yaşanan ateşkesler, barış görüşmeleri hem Türkiye hem Kürdistan toplumunda olumlu hava yarattı” dedi.
ABDULLAH ÖCALAN GERÇEKLİĞİ
Türkiye’nin savaş politikalarının iflas ettiğini söyleyen Işık, “Türkiye’nin Rojava’ya, Federe Kürdistan’a ilişkin yayılmacı politikalarının derinleşmesi, Ortadoğu’da Hamas, Hizbullah ve İsrail eliyle gerçekleştirilen saldırıların artmasıyla uluslararası devletler de yeni bir formata geçti. Yıllardır Öcalan’ın barış ve diyalog için ifade ettiği bütün söylemlerine karşı, Devlet Bahçeli’nin temasları da sıradan değildir. Bu devletin Ortadoğu’da yaşanan gelişmelere ilişkin yeni bir pozisyon alma şekli olarak okunabilir. Bu gelişmeler Kürt cephesinden ise şöyle değerlendirilebilir; Devlet, Kürt sorununa dönük çözüm noktasında Kürdün inkarı üzerinden kendine göre bir şeyler yapıyor. Bahçeli’nin son çağrıları değerlendirildiğinde kendilerine göre bir çözüm modeli geliştirme girişimleri var. Çözüm geliştirilecekse her şeyden önce Kürtlerin bu konudaki en temel temsiliyetini temsil eden Sayın Abdullah Öcalan gerçekliği göz ardı edilmemelidir. İmralı’da Kürt sorununa ilişkin çözüm odaklı bir politika gerçekleştirilmek isteniyorsa, her şeyden önce bu konuda her iki tarafın eşit şekilde olması, görüşmelerin bu konuda ele alınması gerekir. Kürt sivil aktivistleri olarak böylesi bir inisiyatif aldık” diye belirtti.
TECRİDİN ETKİLERİ
Işık, Öcalan’la 44 ay yapılamayan görüşmelerin toplumda ciddi kaygıya neden olduğuna işaret ederek, “Bu nedenle Eylül’de Tecride Karşı Adalet Girişimi’ni deklere ettik. Sonrasında da ciddi çalışmalar yürüttük. Bu kapsamda birçok kesimle görüşme gerçekleştirdik. Tecridin amacı, hedefi, Kürt ve Türkiye toplumları üzerindeki etkileri ile Türkiye’de yaşanan ekonomik krizin nedeni ve gerekçelerin tecritle bağlantıları üzerinde durduk. Türkiye’de yaşanan ekonomik kriz, toplumsal buhran, sosyal çürümüşlüğün nedeni 50 yıldır Kürdistan’da yaşanan bu kirli savaştır” diye konuştu.
DİPLOMAT, ELÇİLİKLER VE ESKİ SİYASETÇİLER
İktidarın yaşadığı kriz ve sıkıntıların temelinde tecrit ve savaşın olduğunu aktaran Işık, AKP’nin “başını kuma gömerek” toplumda yaşanan tahribatı görmezden geldiğini söyledi. Türkiye’nin bu kaotik, toplumsal ve siyasal krizden çıkarak Kürt sorununu demokratik yöntemlerle çözmesi gerektiğini belirten Işık, “Kürt sorununun demokratik çözümünün adresi de Sayın Abdullah Öcalan’ın geliştirdiği tezlerden ve Demokratik Modernite’den geçmektedir. Modernite hem Türkiye’nin toplumsal sorunlarına hem de Ortadoğu’nun sorunlarına çözüm olabilecek perspektif ve derinliktedir. Bu anlamıyla Tecride Karşı Adalet Girişimi’nin temel amacı, kuruluş gerekçesi de bu esaslar üzerinedir” ifadelerini kullandı.
Girişim olarak önlerine uzun bir çalışma takvimi koyduklarını anımsatan Işık, “Uluslararası birçok elçilik ve diplomatla görüşmelerimiz oldu. Birçok sivil toplum örgütü, akil insanlarla ve eski siyasetçilerle görüşmeler yaptık. Türkiye toplumunda adaletsizlikten, antidemokratiklikten rahatsız olan kim varsa ulaşmaya çalıştık. Tecridi Türkiye’nin temel gündemine oturtmaya çalıştık. Bu anlamıyla belli noktalarda çalışmamız amacına ulaştı” diye kaydetti.
‘YEGANE KİŞİ ABDULLAH ÖCALAN’DIR’
Işık, “23 Ekim’de Öcalan ile yapılan görüşme hem Kürt toplumunda hem Türkiye toplumunda Kürt soruna duyarlı ve çözme noktasında vicdanı olan her kesime moral verdi. İlk mesaj tecridin devam etmesi oldu. Devlet bu konuda pragmatist yaklaşıyor ve ‘bekle-gör’ politikasıyla Kürt sorununu zamana yayıyor. Bu son görüşmeyle de toplumun gazı alınmak istendi. Görüşmelerin kesintisiz bir şekilde sürmesinden yanayız. Öcalan’a böylesi bir fırsat verilirse, Türkiye’nin kanayan yarası olan bu çatışma ortamını çözüme kavuşturabilecek yegâne kişi Sayın Öcalan’dır” dedi.
‘PERSPEKTİFİ ÖN AÇICIDIR’
İktidarın, Abdullah Öcalan ile yapılan görüşmeden sonra da “tasfiyeci” politikalarından vazgeçmediğinin altını çizen Işık, “İktidarın ortakları arasında fikir ayrılığı yok. Danışıklı görev paylaşımı içerisindeler. Devletin demokratik, eşit koşullara sahip, bunun altyapısını, mutfağını hazırlayabilecek ve her kesimi dahil edeceği çalışması yok. Girişim olarak, Kürt sorunu gerçekten masaya yatırılacaksa ve muhatap alınacaksa bunun birinci dereceden muhatabı Sayın Abdullah Öcalan’dır. Her kesimin bu sürece dahil edilmesi gerekir. Dolayısıyla bunun da yol, yöntem ve araçları 2013-2015 süreci gibi olmayacak. O sürecin hazırlanışı biraz daha hızlı gelişti. Devlet şuanda ki mevcut sürece ilişkin kendine göre bir çözüm modelini geliştiriyor. Tekrar Kürt’ü ret ve inkar eden, var olan kazanımlarını görmezden gelen ve daha çok kendine göre bir Kürt yaratmaya çalışıyor. Kürtler böyle bir süreci kabul etmez. Bunun yol, yöntem ve araçları bellidir. Öcalan ile tekrardan görüşmeler gerçekleşsin. Öcalan’ın geliştireceği perspektifler hem iktidar hem de Kürt hareketi açısından ön açıcı ve çözüm odaklı olacaktır” şeklinde konuştu.
‘ÇALIŞMALARIMIZI SÜRDÜRECEĞİZ’
Girişim olarak bundan sonra İstanbul merkezli çalışmalar sürdüreceklerini kaydeden Işık, “Birçok aydın, yazar, akil insan ve bağımsız sivil toplum kuruluşları gibi bu soruna çözüm odaklı, insani ve vicdani duyarlılığı olan herkesle görüşeceğiz. Bu konuda kişi ve kesimlerle ayrım yapmadan görüşeceğiz. Birçok siyasi parti ile Meclis’te görüşmemiz oldu. İstanbul’da ağırlıklı olarak vicdanı olan, Kürt sorununun demokratik çözümü noktasında emeği, çabası olan ve katkı sunmak isteyen, elini taşın altına koyabilecek herkesle bunu toplumsallaştıracağız. Bunları yaptıktan sonra geniş katılımlı bir etkinlik düzenleyeceğiz. Genel ve ulusal basını da dahil ederek böyle bir çalışma yapacağız. Tecride Karşı Adalet Girişimi çalışmamız sadece İstanbul ile sınırlı kalmayacak. Tecridin kaldırılması ve müzakere yollarının tekrar açılması için gerekli diplomatik çalışmalarımız ulusal ve uluslararası alanda devam edecektir. Ardından Wan, Çukurova, Ege gibi Türkiye ve Kürdistan’ın en gelişmiş kentlerinde yerelden genele doğru bütün sivil toplum örgütlerinin bir araya geleceğiz. Bunların da desteğini alarak bir sonuç ortaya çıkana kadar çalışmamızı sürdüreceğiz” ifadelerini kullandı.
MA / Müjdat Can