ANKARA - Licik ilçesinde bulunan Çöpler Altın Madeni felaketinin yıl dönümüne ilişkin açıklama yapan DEM Parti Milletvekili Ayten Kordu, AKP iktidarının doğaya ve emekçilere karşı uyguladığı tahribatçı politikaların bedelini halkın ödediğini söyledi.
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) milletvekilleri Ayten Kordu ve Ömer Faruk Hülakü, Meclis’te düzenledikleri açıklama ile Erzîngan’ın Licik (İliç) ilçesinde bulunan Çöpler Altın Madeni'nde 2024 yılında yaşanan toprak kaymasının yıldönümüne ilişkin açıklamalarda bulundu.
‘SERMAYENİN ÇIKARLARI UĞRUNA YASALAR DEĞİŞTİLİRDİ’
Ayten Kordu, AKP iktidarının doğaya karşı uyguladığı politikaların, ekolojik felaketlere zemin hazırladığını belirterek, doğanın tahrip edilmesi ve işçilerin canlarının hiçe sayılmasının kabul edilemez olduğunu söyledi. Ayten Kordu, AKP iktidarının, yıllardır doğaya karşı uyguladığı politikalarla ülkenin dört bir yanında ekolojik felaketlerin zeminini hazırladığını ifade ederek, “Sermayeye sınırsız imtiyaz tanıyan, doğayı talan eden, emekçinin canını hiçe sayan bu düzenin iflas ettiği, artık inkâr edilemez bir gerçek olarak önümüzde duruyor. Yaşadığımız coğrafya, yıllardır doğayı talan eden, işçiyi güvencesizliğe mahkûm eden, halkın yaşam hakkını yok sayan bir iktidar tarafından yönetiliyor. AKP’nin ekonomi politikaları yalnızca yoksulluğu ve adaletsizliği derinleştirmekle kalmadı, aynı zamanda doğayı ve insan hayatını hiçe sayan bir rant düzeni inşa etti. Sermayenin çıkarları uğruna yasalar değiştirildi, denetim mekanizmaları ortadan kaldırıldı, bilim insanlarının ve halkın tüm uyarıları görmezden gelindi. Bu politikaların bedelini emekçiler canlarıyla ödedi. Bu politikaların sonucunda tarım alanları zehirlendi, su kaynakları kurudu, ekosistem geri dönüşü olmayan bir şekilde tahrip edildi” dedi.
‘ADALET SAĞLANMAZSA YENİ İLİÇLER YAŞANACAK’
Ayten Kordu, sözlerini şöyle sürdürdü: “İliç’te adalet sağlanmazsa, yarın yeni İliç’ler yaşanacak. Yeni Soma’lar, yeni Bolu’lar, yeni Amasra’lar olacak; çünkü bu sistemin çarkları, işçinin, emekçinin, köylünün, doğanın kanıyla dönmeye devam ediyor. İş cinayetlerini ‘fıtrat’ olarak gören bir iktidarın yönetiminde, her felaketin üstü örtülüyor, her katliamın sorumluları korunuyor, her kriz yeni bir talan fırsatına çevriliyor. Tüm bu nedenlerden dolayı vermemiz gereken mücadele yalnızca İliç için değil, gelecekte yaşanacak katliamları durdurmak için de yürütülmek zorundayız. Bu düzeni koruyanlar, hukuku sermayeye kalkan yapanlar, insan hayatını ve doğayı hiçe sayanlar bilsin ki, halkın adalet talebi er ya da geç onların kapısına dayanacak. İliç’te yaşamını yitiren emekçilerin ve katledilen doğanın hesabı sorulmadan, bu mücadele bitmeyecek.”