ANKARA - Abdullah Öcalan’ın tarihi çağrısından sonra gözler devletin atacağı adımlara çevrilirken, sürecin gelişimi için önümüzdeki 10 günün kritik önemde olduğu kaydediliyor. İmralı Heyeti’nin programında Erdoğan ile görüşme de var.
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın İmralı Heyeti ile birlikte 27 Şubat’ta açıkladığı "Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı" gündemin ilk sırasına oturdu. Çağrı tüm dünyada tartışılmaya devam ederken, gözler çağrının muhataplarından olan devlet kanadına çevrildi. İktidar ve muhalefet partileri çağrıya “olumlu” yaklaştıklarını beyan etseler de çağrının üzerinden 5 gün geçmesine rağmen henüz atılmış bir adım görülmüyor.
ÖCALAN’IN KOŞULLARI
Adı şu ana kadar konulmayan sürece ilişkin olarak en açık ve net açıklama 1 Mart sabahı PKK Yürütme Komitesi’nden geldi. Abdullah Öcalan’ın çağrısına uyulacağı, gereğinin yapılacağı ve bu kapsamda ateşkes ilan edildiği açıklandı. "Kongrenizi toplayın" çağrısına yanıt verildi, kongrenin güvenli yürütülmesi ve sonuç alıcı olması için Abdullah Öcalan’ın özgür yaşar ve çalışır koşullarının oluşturulması istendi.
Abdullah Öcalan'ın özgür çalışır koşullarının oluşturulması uzun bir süredir gündemde. Abdullah Öcalan’ın çağrısını “baştan sona değerli ve önemli” bulan, aynı zamanda İmralı Heyeti’ni tek tek arayarak teşekkür eden MHP Lideri Devlet Bahçeli de 22 Ekim’deki partisinin Meclis grubunda “umut hakkı”ndan söz etti. Ancak bu sözün üzerinden aylar geçmesine rağmen henüz somut bir adım atılmış değil.
İmralı Heyeti'nde yer alan Meclis Grup Başkanvekili Sırrı Süreyya Önder’in “İmralı kanalları bundan sonra açık olması gerektiği konuşuldu” dedi. Ancak bundan sonraki süreçte İmralı’ya sadece heyet mi gidip gelecek, yoksa avukatlar, aileler, gazeteci, aydın ve siyasetçilerin de gidip gitmeyeceği bilinmiyor.
SÜREÇ NASIL TANIMLANIYOR?
Abdullah Öcalan’ın süreci nasıl nitelendirdiği ve tanımladığı merak ediliyor. İktidar medyası her ne kadar “çözüm süreci”, “müzakere süreci” ve “yeni çözüm süreci” tanımlamaları yapsa da bu sürecin önceki süreçlere benzemediği tüm taraflar tarafından ortaya konuluyor. Açıklamasına “Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı” başlığını atan Abdullah Öcalan, kendisiyle 3 kez görüşen İmralı Heyeti’ne sürecin adına ilişkin olarak ne söylüyor?
Ulaşılan bilgilere göre, Abdullah Öcalan süreci bütünlüklü ele alıyor, hem bölgedeki hem de dünyadaki gelişmeleri kapsamlı okuyor ve yorumluyor. Çağrı sonrası gelişmeler istenilen düzeyde gelişirse yeni bir sürecin başlayacağı ve bu sürecin değişim-dönüşüm kapsamında tüm toplumu kapsayacağı belirtiliyor. Abdullah Öcalan’ın başlığa çıkardığı çağrısıyla uyumlu “Demokratik Toplumu İnşa Süreci”nin başlayabileceği kaydediliyor. Bu sürece “Demokratik Toplum İnşası” demenin en doğru tanımlama olacağı vurgulanıyor. Kürt siyaseti, bu süreci aynı zamanda bir “mücadele süreci” olarak görüyor ve hazırlıklarını buna göre yapıyor. Süreci topluma taşıma kararı alan DEM Parti ve tüm bileşenleri, çağrıyı topluma anlatmak için 100’ü aşkın merkezde halk buluşmaları gerçekleştirecek. Bu buluşmalarda süreç ve gelişmeler anlatılacak, toplumun eleştiri ve önerileri alınacak.
SIRA DEVLETTE!
Tarihi çağrıdan sonra gözler “yasal ve hukuki düzenlemeler” için devlet ve iktidar kanadına çevrildi. Böylesi süreçler geçmişte devreye konulan darbe mekaniğiyle akamete uğratılırken, tarihi önem atfedilen yeni dönem için devletin elini çabuk tutmasının elzem olduğu belirtiliyor. İlk adımın, 26 yıldır ağır tecrit altında tutulan ve Kürt sorununun çözümü için 1993 yılından bu yana büyük çaba harcayan Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması ve fiziki özgürlük koşullarının yaratılması olduğu üzerinde ortak bir yaklaşım var. Süreçte aktif olarak rol üstlenen DEM Parti İmralı Heyeti, İmralı’daki çağrıya katılan eş genel başkanlar ve Kürt siyasetinin bütünü bu adımın aciliyetinin altını çiziyor.
KRİTİK 10 GÜN
“Asrın çağrısı” ve “Demokratik toplum manifestosu” olarak tanımlanan Abdullah Öcalan’ın açıklamasından itibaren ilk 10 günün önemli ve kritik olduğu belirtiliyor. Bu kritik 10 günde beklenen “yasal ve hukuki” adımların atılması için devlet ve iktidara sorumluluk düşüyor. Genişleyen İmralı Heyeti, bu süreçte salt adım atmayı beklemeyecek, aynı zamanda iktidar başta olmak üzere tüm siyasi kesimlerle temaslarını sürdürecek. Heyetin görüşme planlamasında Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın da olduğu dün açıklandı. Abdullah Öcalan’ın çağrısının Kuzey ve Doğu Suriye’yi kapsayıp kapsamadığı tartışıladursun, İmralı Heyeti’nin koşullar yaratılırsa Kuzey ve Doğu Suriye'ye giderek, Özerk Yönetimle temas kurması düşünülüyor. Heyetin aynı zamanda Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ başta olmak üzere tutsak siyasetçileri bir kez daha ziyaret edip, gelişmeler hakkında bilgilendirme yapacağı belirtiliyor.
MA / Mehmet Aslan