MÊRDÎN - Yaşamın her alanında verdiği mücadeleyle dikkat çeken kadınlardan Hüznügül Kalkan, yeri geliyor evde, tarlada yeri geliyor eylem alanlarında ve cezaevi yollarında oluyor. Hüznügül Kalkan, birlikte mücadele ettiği kadınlardan güç alıyor.
55 yaşındaki Hüznügül Kalkan, Mêrdîn’in Stewr (Savur) ilçesine bağlı kırsal Barman Mahallesi’nde dünyaya geldi. Köylerinde yaşam mücadelesini verirken, 1990’lı yılların bir anda çöken karanlığında devletin baskısıyla karşı karşıya kaldı ve ailesiyle birlikte köylerini terk etmek zorunda kaldı. Koruculuk baskısı nedeniyle köylerinden ayrılmak zorunda kalanların mesken tuttuğu Artuklu ilçesine bağlı Saraçoğlu Mahallesi’ne yerleşen Hüznügül Kalkan ve ailesi, burada da köydeki yaşamlarını aynı şekilde sürdürmeye çalıştı. Ancak devletin baskısı burada da eksik olmadı. Hüznügül Kalkan ve ailesi, bir taraftan yaşam mücadelesini, diğer taraftan da baskılara karşı direnişini sürdürdü.
Sabahın ilk saatlerinde beslediği hayvanların yem ve suyunu verdikten sonra sağımını yapan Hüznügül Kalkan, daha sonra sağdığı sütten peynir ve yoğurt yapma işine koyuluyor. Tarladaki çapadan evin temizliği ve yemeğine yetişen Hüznügül Kalkan, diğer taraftan da eylemlere yetişmeye çalışıyor. Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın özgürlüğü için Barış Anneleri’nin öncülük ettiği Adalet Nöbeti’nden Özgürlük Yürüyüşü’ne, tutsaklar için gerçekleştirilen eylemlerden Newroz kutlamalarına, kadın katliamlarına karşı isyandan Jineoloji atölyelerine kadar her yerde karşılaşılan Hüznügül Kalkan, her hafta tutsak oğlu Emrullah Kalkan’ı görmek için de Mêrdîn’den Erzurum’a yola çıkmak zorunda kalıyor.
Hüznügül Kalkan, yaşamı mücadeleyle yoğrulmuş bir hayat hikayesine sahip. 8 Mart Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla yaşamını kendisinden dinliyoruz.
GÖÇTEN SONRA YENİ BİR YAŞAM
Köyde geçirdiği gençlik dönemlerine değinerek hikayesini anlatmaya başlayan Hüznügül Kalkan, “Köy yaşamı başkaydı. Orada da hayvanlarımız vardı, tarlada çalışıyorduk, koyun sağıyorduk. Çocuk yaştaydık ama yine de her işi yapıyorduk. Yorulmak, nedir bilmiyorduk. Ne iş olsa yapıyorduk. Sonrasında zaten köyümüzde baskı, zulüm yapıldı. Askerler sürekli baskın yapıyordu. Köyü terk etmek zorunda kaldık. Buralara geldik. Burada da kendimize bir yaşam kurduk. Arazi aldık, hayvanlar yetiştirdik. Yaşamımızı burada devam ettirdik” dedi. Barış Anneleri Meclisi’nde çalışma yürüten Hüznügül Kalkan, sabah saatlerinde kalkıp işlerini yaptıktan sonra Barış Anneleri Meclisi’nde yer alan diğer arkadaşlarına katıldığını ifade ederek, ekledi: “Durmuyoruz. Birlikte eylemlere, taziyelere gidiyoruz. Sonrasında yine kendi işlerimizi yapıyoruz. Cezaevlerinde tutsak olan çocuklarımızın serbest bırakılmasını istiyoruz. Bu nedenle birbirimize destek veriyoruz. El ele verip kanı durdurmanın mücadelesini veriyoruz. Birbirimizden güç alıyoruz.”
'MÜCADELE AYAKTA TUTUYOR’
Her şeyden önce Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın özgür olmasını istediklerini ifade eden Hüznügül Kalkan, Kürtlerin özgürlüğünün Abdullah Öcalan’ın özgürlüğüne bağlı olduğunu söyledi. Abdullah Öcalan’ın 27 Şubat’taki tarihi çağrısını dinlemek için Amed’e giden grupta yer alan Hüznügül Kalkan, “Keyifle, aşkla gittik. Başkanın da aramızda olması gerekiyor. Güzel olacağına inanıyorum. Bunun için mücadele veriyoruz zaten. Birbirimizden güç alıyoruz. Çünkü aynı acıyı yaşıyoruz. Birbirimizi her gördüğümüzde sanki ilk defa görmüş gibi sarılıyoruz. Hepimiz bir oluyoruz. Bu mücadele sayesinde ayakta duruyoruz. Düşünün çocuklarımız cezaevinde, hepimiz birbirimize benziyoruz. Hepimiz birbirimizi soruyoruz, çocuklarımızın durumunu soruyoruz, böylece birbirimize sahip çıkıyoruz. Tutsaklarımızın varlığından kaynaklı tanımasak bile diğer ailelerle tek bir aile gibi oluyoruz” ifadelerini kullandı.
MA / Ahmet Kanbal