AMED - Cezaevleri önünde başlatılan Adalet Nöbeti'ne katılan tutsak yakınları, tüm annelerin barışın önündeki engelleri kaldırmak için mücadele vermesi gerektiğini vurguladı.
Cezaevlerindeki tutsak yakınlarının tahliye edilmesi için başlattıkları Adalet Nöbeti'yle gündeme gelen aileler, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın "Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı'nı" desteklediklerini belirtti. Tutsakların, 27 Ekim 2023'te "Abdullah Öcalan'a özgürlük, Kürt sorununa demokratik çözüm" kampanyası kapsamında açlık grevine girmesiyle nöbetlerini, tutsaklarla dayanışmaya dönüştüren ve açlık grevlerinin sonlandığı 4 Nisan 2024'e kadar sürdüren aileler, acının sonlanması için çağrının önemli olduğunu vurguladı.
Hasta tutsak kızı Şivekar Ataş için nöbete yer alanlardan Rabia Ataş, "Kızımın kalp kapağında çürümeler var, onun dışında da hastalıkları var. 15-20 günde bir hastaneye kontrole götürüyorlar. Bir kızımda 2013'te PKK’ye katıldı. Ondan da hala haber alamıyorum. İyi mi; değil mi bilmiyorum. Kızım gittiğinden beri her gün ondan kötü haber alacağız korkusuyla uyanıyoruz. Ama hiçbir şekilde haber alamıyoruz. Cezaevindeki kızımın da sağlık durumu zaten iyi değil" dedi.
Abdullah Öcalan'ın üzerindeki tecridin kırılması ve fiziki özgürlüğünün sağlanabilmesi için adalet arayışında olduklarını belirten Rabia Ataş, "Biz bu tecridin kırılmasını istiyorduk. Şuan bir adım atıldı, umuyoruz ki bundan sonra daha güzel şeyler olacaktır. Uzun yıllardır barışı bekliyoruz. Kan kanla temizlenmez. Önderimiz bir adım attı, zaten halk da önderinin arkasında. PKK de ateşkes ilan ederek, bir adım attı. Ama tek taraflı barış olmaz. Devlet tarafından da bir adım atılmalı. Çünkü ölen sadece Kürtlerin çocukları değil, Türklerin de çocukları ölüyor. Bu kan artık durmalı. Biz anneler olarak gidenlerden sonra daha fazla gidenimizin olmasını istemiyoruz. Bir barış olursa cezaevindeki kızım özgürleşecek, dağdaki kızıma kavuşacağım. Hasretim giderilecek. Biz barışın olmasını istiyoruz" diye konuştu.
'ONURLU BARIŞA KADAR MÜCADELE EDECEĞİZ'
Kardeşi Hamdulsena Ada'nın Tekirdağ'da cezaevinde olduğunu ve sağlık problemlerinin olduğunu söyleyen Reşahat Ada kardeşinin her ay hastaneye götürüldüğünü belirtti. 16 yıldır cezaevinde olan kardeşinin tahliyesinin 6 ay ertelendiğini kaydeden Reşahat Ada, "Cezası bitti diye ailece bunun mutluluğunu yaşadık. Bu defa kardeşimi bırakmıyorlar. 'Pişman mısın?' diyorlar. O da '16 yıldır ben bu davadan tutsak edilmişim, nasıl davamdan pişman olayım. Ben davamdan pişman değilim' diyor" ifadelerini kullandı.
Onurlu barış ve adalet sağlanıncaya kadar mücadelelerinin süreceğini ifade eden Reşahat Ada, "Önderimiz ve PKK bir adım attı, şimdi sıra devlette. Ben buradan Cumhurbaşkanı ve Adalet Bakanı'na sesleniyorum, artık bir adım atsınlar. Onlarında bir adım atması lazım. Adımlar atılsın ki hiçbir anne ağlamasın. Ne Kürtlerin ne de Türklerin annesi ağlasın. Biz bu zulme karşıyız, zulmü kabul etmiyoruz. Bu gün Türklerin de anneleri gelsin el ele verelim. Çünkü biz barışın, kardeşliğin ve adaletin mücadelesini veriyoruz" şeklinde konuştu.
'HERKESİN ACILARI VAR ANCAK EL ELE VERMELİYİZ'
Tekirdağ Cezavi'nde tutsak bulunan Mahsum Saruhan'ın annesi Sulhiye Saruhan, uzak bir cezaevinde olmasından kaynaklı oğlunu 6 aydır göremediğini söyledi. Ekonomik şartlar ve sağlık koşulları nedeniyle yılda bir kez cezaevine gidebildiğini dile getiren Sulhiye Saruhan, şunları söyledi: "Tutukladıkları yetmezmiş gibi ailelerinden uzak yere sürgün ediyorlar. Böylelikle hem tutsağa hem de aileye zulüm ediyorlar. Oğlumu çok özlüyorum, insanın bir parçasının kendinden uzak olması nasıl bir şey biliyor musun? Yemek yiyorum, aklıma o geliyor, su içiyorum aklıma o geliyor. 2 tane çocuğumu evlendirdim, yanımızda olamadı. Yasımız oldu, yanımızda olamadı. Yani bir parçamız hep eksikti. Gözüm hep onu arıyor. Biz gördük başkası görmesin, artık yeter yeter yeter… Bir barış olsun, daha fazla kan dökülmesin. Hiçbir anne ağlamasın. Biz Kürdistan topraklarını kanımızla suladık. Kardeşlerimiz, ağabeylerimizi ve evlatlarımızı kaybettik. Türkleri de yadırgamıyoruz, onlar da bizim gibi onlarında acıları var. Ama biz 'gelin el ele verelim' diyoruz. Biz anneler el ele verdik mi önümüzde hiçbir engel duramaz, bütün engelleri kırabiliriz."
'ZİNDANLARIN KAPILARI AÇILSIN'
Abdullah Öcalan'ın çağrısının çok önemli bir adım olduğunu vurgulayan Sulhiye Saruhan, şunları söyledi: "Abdullah Öcalan'ın adımı çok önemli. Mesajını duyduğumuzda onu içimizde hissettik. Sonuna kadar Önderliğimizle beraberiz ve davamızın peşindeyiz. Üstümüze düşeni de yerine getireceğiz. Abdullah Öcalan bir adım attı. Şimdi adım atması gereken devlet. PKK de ateşkes ilan etti, silah kullanmıyor. Ama devletin saldırıları hala devam ediyor, artık bu saldırılarını durması gerekir. 46 yıldır devam eden bir savaş var, şimdi de bunun durması için tüm siyasi partiler üstelerine düşen sorumlulukları yerine getirmeli. Artık yeter, zindanların kapıları açılsın, bir barış olsun."
MA / Heval Önkol