WAN - ÖHD Genel Merkez Yöneticisi Avukat Mustafa Özoral, “Devlet Kürtlerle barışacağım diyorsa, Kürtlerin lider olarak gördüğü Sayın Abdullah Öcalan’ı bu aşamada artık doğrudan serbest bırakmalıdır” dedi.
Kürt sorununun çözümüne dair Meclis Komisyonu’nun Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan ile görüşmesiyle birlikte Barış ve Demokratik Toplum Süreci’inde ikinci aşamaya geçildi. İkinci aşamanın ön koşulu olarak Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın özgürlüğü ve "umut hakkı" öne çıkıyor. Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD) Genel Merkez Yöneticisi Avukat Mustafa Özoral, "umut hakkı"nın tanınması ve fiziki özgürlüğün sağlanması gerektiğini belirtti.
‘KOMİSYON ARTIK SOMUT ÖNERİLER SUNMALI’
Bugüne kadar hükümetin sürece hizmet edecek her hangi somut bir adım atmamış olmasının süreci olumsuz etkilediğini dile getiren Özoral, “Bugüne kadar Meclis çatısı altında yasal bir zemini olmayan komisyon dışında her hangi bir adım atılmamıştır. Bu komisyon ise bugüne kadar belli STK’ları ve kişileri dinlemiş ve son olarak da İmarlıya giderek Sayın Abdullah Öcalan’la bir görüşme almıştır. Komisyon artık dinleme aşamasını tamamlamıştır. Bundan sonra komisyonun yapması gereken şey ise, bugüne kadar devam eden inkar ve imha politikası güden yasaların artık düzeltilmesi gerektiğine dair adımların atılması hususunda çalışmalar yürütmesidir. Bu toplum barışına hizmet edecektir. Bu yönde somut gelişmeler yaşanmadığı sürece toplumda da Kürt halkında da barışa dair var olan bu inanç soluklaşacaktır. Sürecin sekteye uğramaması adına bir an önce somut adımların atılması gerekiyor” dedi.
İSTİSNA HUKUK UYGULANIYOR
Türkiye'de bir istisna hukukunun uygulandığını söyleyen Özoral, “TMK, infaz kanunu, anayasa CMK ve yerel yönetimler kanunlarının değişmesi gerekiyor. Tüm bu hususlarda somut adımlar atılmadığı sürece yerel yönetimler güçlendirilmediği sürece, istisna hukuku yaratan anayasanın tüm ilgili maddeleri düzeltilmediği müddetçe herhangi bir barışın inşasından söz etmek mümkün değildir. Devlet, ‘Kürtlerle barışacağım’ diyorsa Kürtlerin lider olarak gördüğü Sayın Abdullah Öcalan’ı bu aşamada artık doğrudan serbest bırakması gerekiyor. Kendisinin özgür çalışma koşularının yaratılması gerekir. Bu özgür çalışma koşulları kapsamında da fikirlerini düşüncelerini hem topluma hem de dünyaya duyurma imkânlarının sağlanması gerekmektedir. 2014 yılında Sayın Abdullah Öcalan ve başka tutsaklar hakkında Avrupa Konseyi umut hakkının düzenlenmesi gerektiğine dair kararlar vermişti, ancak bu kararlara rağmen bugüne kadar herhangi bir somut adım ve mevzuat değişikliği yapılmamıştır.”
Meclise getirilen 11. Yargı paketine de bakıldığı zaman bir istisna hukukunun uygulandığının altını çizen Özoral, “Sayın Abdullah Öcalan ve siyasi tutsakların tamamen istisna tutulduğu ve bu yeni yargı paketinden de faydalanmadığı açıkça görülmektedir. Bu kapsamda da özelikle Avrupa Konseyinin Türkiye’ye yönelik kararların uygulanması bakımından ciddi bir baskı oluşturması gerektiğine inanıyoruz” dedi.
‘KAYYIM POLİTİKALARI SÜRECE ZARAR VERİYOR’
Kayyım politikalarının sürece zarar verdiğini dile getiren Özoral, “Kürt halkının barışa olan umutlarının karşılık bulması için Kürt halkının iradesini tanımayan kayyım politikalarından biran önce vazgeçilmeli ve belediye başkanları biran önce görevlerine dönmeleri isabetli bir karar olacaktır. Toplumsal barışın anahtarı yerel yönetimlerden geçer. Kayyıma gerekçe gösterilen davalardan belediye başkanları beraat ediyor. Daha birkaç gün önce Bahçesaray Belediye Eşbaşkanı Ayvaz Hazır ve Wan Büyükşehir Belediye Eşbaşkanı Neslihan Şedal yargılandıkları davalardan beraat ettiler. Belediye eş başkanlarının bu süreçte görevlerine dönmesi elzemdir. Bu da sürecin olumlu yönde ilerlemesinin önemli bir adımı olacaktır” diye ifade etti.
MA / Lütfü Pala
