Mustafa Karasu: Devlet içinde bir kesim süreci bozmak istiyor

img

HABER MERKEZİ - KCK Yürütme Konseyi Üyesi Mustafa Karasu, devlet içinde bir kesimin süreci bozmak istediğini belirterek, "Sürecin doğru anlaşılması için devletin çaba göstermesi gerekir. Bunun yolu Önder Apo’nun özgürlüğün sağlanmasında geçer" dedi. 

KCK Yürütme Konseyi üyesi Mustafa Karasu, Medya Haber TV’de yayınlanan özel programda gazeteci Kadir Hürdoğan’ın Kürdistan, Türkiye ve Ortadoğu’da yaşanan güncel gelişmelere dair sorularını yanıtladı, önemli değerlendirmelerde bulundu. Mustafa Karasu, PKK’nin 12’nci Kongresi’ne, Kongre Divanı’na bağlı çalışmalar nedeniyle katılamadığını belirterek, “Kongrenin verdiği bir görev vardı. Bu bakımdan kongreye katılamadık. O zaman belirtmek istediğimiz veyahut da belirtemediğimiz konuları bu programda değerlendirmeye çalışırız” dedi. 
 
ALİ HAYDAR KAYTAN’I ANDI 
 
3 Temmuz 2019’da yaşamını yitiren Kürt özgürlük hareketinin öncü kadrolarından Ali Haydar Kaytan'ı anan Karasu, “Fuat (Ali Haydar Kaytan) arkadaşı minnetle saygıyla anıyorum. Fuat arkadaşın bizim için anlamı büyüktür. Fuat arkadaş Önder Apo'nun ilk Apocu arkadaşı. Çubuk Barajı'na katılan arkadaşıydı. O günden şehit düşene kadar da Önder Apo'yu, çizgisini, mücadelesini, izleyen; Önder Apo çizgisini en iyi biçimde pratikleştirmeye çalışan bunun için en büyük çabayı gösteren bir yoldaşımızdı, arkadaşımızdı. Fuat arkadaşın bu mücadele yeri, emeği, kattıkları çok fazladır. Bizim hareketimiz en başta da bir ideolojik, düşünce hareketiydi. Bir felsefi hareket oldu. En başta da bu alanda etkili olarak özgürlük mücadelesini geliştirdi. Eğer PKK 50 yıldan fazla başarılı mücadele yürüttüyse bunun nedeni; Önder Apo'nun ideolojik, felsefi, ve teorik yaklaşımıdır. Bunda da en büyük destekçisi Fuat arkadaş oldu. Fuat arkadaş hepimizden daha fazla Önder Apo'yu anlayan, Önder Apo çizgisinin parti içinde somutlaşması için çalışan, çaba gösteren, Önder Apo’nun ideolojisinin, teorisinin ve düşüncesinin kadrolar, halk tarafından kavranılması için büyük çaba, gayret gösteren bir arkadaşımızdı. Sürekli yazıyordu, konuşuyordu. Emeği çok fazladır. Fuat arkadaşın bizim mücadelemizin, Önderlik çizgisinde, yürümesinde yürüttüğü ideoloji çalışmalarının çok büyük payı vardır. Gençlere eğitmede, savaşçıları eğitmede çok büyük emek vermiştir. Örgüt toplantılarında yaptığı değerlendirmelerle Önder Apo'nun çizgisini konferanslarımızda, kongrelerimize vermiştir. Yönetim toplantılarımızda Önderlik çizgisinin doğru anlaşılması, doğru pratikleşmesi konusunda da emeği çok fazladır. Fuat Arkadaş'ı böyle bilmek gerekiyor” diye belirtti. 
 
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın Ali Haydar Kaytan’ı "Beni benden daha iyi anlayan arkadaş” olarak tarif ettiğini hatırlatan Karasu, “Gerçekten de böyle bir yoğunlaşması vardı. Önderlik yoğunlaşması çok fazlaydı. Yüzlerce defa Önderlik gerçeği dersi vermiştir. Önderliğin en iyi anlaşılması için çaba göstermiştir. Önderlik iyi anlaşılmadan bu mücadele doğru yürütülemez, etkili yürütülemez. Bunu yapmıştır. Fuat arkadaş bir entelektüeldi. Bir aydındı. Fuat arkadaşta oryantalistlerin ya da modernistlerin Ortadoğu'ya baktığı gibi bir bakış yoktu. Ortadoğu'yu Ortadoğu'da anlama, Ortadoğu tarihini derinlemesine çözme, çözerek anlama yaklaşımı vardı. Fuat arkadaşın, düşünceleri, birikimleri, verdiği Önderlik dersleri, partiyi ve Önderliği anlamak açısından çok önemlidir. Parti ve Önderliği anlamak isteyenler en başta Önderliği anlamaları ama bununla birlikte Fuat arkadaşı okuyup anlamaları da gerekiyor. Önder Apo zindandaydı, bazı çözümlemeleri gönderdi, ama sınırlıydı; onların sürekli anlatılması, açılması, ne anlama geldiğinin ortaya konulması açısından Fuat arkadaşın birikimi önemliydi” diye konuştu. 
 
‘ZÎLAN YOLDAŞ FEDAİ ÖLÇÜLERİNİ YÜKSELTTİ’
 
Zeynep Kınacı’nın (Zîlan) özgürlük mücadelesi tarihinde önemli bir yeri olduğunu vurgulayan Karasu, “Şehit Zîlan’ın bıraktığı mektupta; nasıl bir Önderlik, özgürlük ve mücadele bakışı, tutkusu olduğu görülür. Önderliğe bağlılık çok derin olduğu gibi, Önderliğin bu mücadele için anlamı nedir? Bu mücadele için ne ifade ediyor? Bunu da çok iyi kavramış bir arkadaştır. Bu arkadaşın yaptığı fedai eylem bizde fedai ölçülerini yükseltti. Evet, bizde fedailik başından beri var. Önder Apo'nun ilk sözcükleri fedai bir duruşu ifade ediyor. O dönemde o çıkışı göstermek büyük cesaret işidir. Apoculuk böyle bir harekettir. 14 Temmuz direnişi Apocu harekette fedailiği yükseltmiştir. Zîlan yoldaş bunu da yükselten bir tutum ortaya koymuştur. Zîlan yoldaşın, hem PKK’de fedailiğin derinleşmesi, güçlenmesi, kapsamlaşmasında rolü çok önemlidir hem de kadın özgürlük çizgisinin sıçrama yapması, kadın özgürlük çizgisinin, özgürlük tutkusunun daha da derinleşmesi açısından önemli etkisi ve rolü olmuştur. Önder Apo, Zîlan'ın arkadaşın şehadeti ile birlikte kadın özgürlük çizgisini daha da yoğunlaştıran bir yaklaşım içinde olmuştur” ifadelerini kullandı.  
 
‘ŞÊX SAÎD’İN İDAMI BÜYÜK BİR TRAJEDİDİR’
 
Şêx Saîd ve yol arkadaşlarını da anan Karasu, şunları söyledi: “Şêx Saîd ve arkadaşlarının idam edilmesi Kürt tarihinde çok büyük bir trajedidir. Özellikle Şêx Saîd ve arkadaşlarının idam sehpasındaki sözleri hala hepimizin kulaklarında çınlıyor. Büyük bir yurtseverlik, cesaret ve iradeyle idam sehpasında sömürgecilere, Kürt'ü yok etmek isteyenlere karşı en ufacık bir zaaf göstermiyorlar. Bu çok önemlidir. Şêx Saîd ve arkadaşları değerlendirirken; onların bu duruşunu hiçbir zaman unutmamak lazım. Şêx Saîd ve arkadaşları Lozan'la başlayan Kürdistan'ın dört parçaya bölünmesi ve Kürt inkarına karşı bir itiraz ve tepkidir. Yeterli hazırlık, örgüt yok. O yönlü eksikler, yetersizlikler var. Bu tepkinin erkenden harekete geçmesini sağlayan devlet politikaları da var. Kabul etmeme, reddetme çok önemlidir. Direnişin eksikleri ve yetersizlikleri var. 50 yıllık mücadelede; Kürt tarihindeki olumluluklara, onların bu iradeli duruşuna, tutumuna, itirazlarına dayandık.  Diğer taraftan da neyi eksik yaptık, neyi yetersizlik yaptık?.. Onları değerlendirerek, 50 yıldan fazladır büyük mücadele verdik. Önder Apo 1972'de cezaevindeyken Denizler, Mahirler niye erkenden katledildiler, şehit düştüler üzerine yoğunlaşmıştır. Ve şunu demiştir; ‘Öyle bir mücadele yürütmeliyim ki bir daha bu devrimci hareketler bir devrimci duruş erkenden tasfiye olmasın.’ Bu bakımdan Şêx Saîd ve arkadaşların direnişi bizim mücadelemiz için hem büyük değerdir. En büyük tecrübedir. Bu tecrübeleri dikkate alarak doğruya ulaşıyoruz. Son 200 yılda inkar, yok etme siyaseti var. Burada hem düşmanı değerlendireceğiz, hem de kendimizi değerlendireceğiz. PKK ilk çıkışında; Kürt'ün yetersizliğinin ne olduğunu ve eksikliklerini değerlendirerek kendini güçlendirip soykırımcı sömürgecilere karşı güçlü mücadelesini yürütmüştür. Şêx Saîd ve arkadaşlarının mücadelesi bundan sonraki mücadelemizde de bize güç verecek, bizi başarıya götürecek tarihsel birikimimizdir.”
 
‘ALEVİLER İÇİN EN BÜYÜK İBADET ÖRGÜTLENMEDİR’
 
Sêwaz’da (Sivas) 2 Temmuz 1993 yılında Madımak Oteli'nde gericiler tarafından katledilen 33 aydın, yazar ve sanatçıyı da anan Karasu, “Bu Türkiye'deki siyasi ve toplumsal gerçeğin ne olduğunu gösteriyor. Bu insanlar niye katledildi? Katledildiği ortam 1993'tür. Bizim mücadelemizin yükselişte olduğu dönemdir. Bu dönemde Alevi gençler hareketimize yoğun katılım gösteriyordu. Alevi topluluğunun mücadelemize ilgisi artıyordu. Devlet bu gerçeği görerek Alevi toplumunu, Alevi Kürt toplumunu mücadelemizden uzaklaştırmak için bu katliamı gerçekleştirmiştir. Bu katliamı böyle anlamalıyız. Bunun için en uygun zemin ise Sivas'tır. Sivas'ta Alevi-Sünni gerilimi vardı. Bunun yarattığı tarihsel güvensizlik, ön yargılar var. Ben 16-17 yaşına kadar orada yaşadım. Her gün Madımak Oteli'nin önünden geçiyordum. Sivas gerçeğini biliyorum. Nasıl bir huşuyla toplanıp, yakıyorlar. Bunun üzerinde durulması gerek. Bu toplumsal ve siyasal bir gerçektir. Bu daha tam değişmemiştir. Değişmezse yarın bu tür şeyler yine olabilir. Türkiye tam demokratikleşmediği, demokrasi ve özgürlükler gerçekleşmediği müddetçe bu tür katliamlar her zaman olabilir. Bunların olmaması için de yapılması gereken; Türkiye'deki demokrasi ve özgürlük mücadelesi içinde yer almaktır. Alevileri bu tür durumdan kurtaracak, inanç özgürlüğüne ulaştıracak demokrasi mücadelesidir. Örgütlü demokratik mücadeledir. Aleviler için günümüzdeki en büyük ibadet; demokrasi mücadelesine katılmaktır. Bunu bir kere bütün Alevilerin, Alevi canlarımızın bilmesi gerekiyor. 93'ten dersler çıkarmamız gerekiyor. Yassı Muharrem dönemindeyiz. Bizim evde her zaman Muharrem matem orucu tutulmuştur. Ben öyle bir gelenekten geliyorum” şeklinde konuştu.  
 
‘ALEVİ DOSTLAR SAPTIRMALARA KULAK VERMEMELİ’
 
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın PKK’nin 12’nci Kongresi’ne gönderdiği manifestoda Aleviliğe dair yaptığı değerlendirmelerin manipüle edilmesine değinen Karasu, sözlerini şöyle sürdürdü: “İttihat ve Terakki'nin Aleviliğe yönelik, Aleviliği saptıran, kendine göre bir anlayışı yaratan yorumlamalarına karşı Önderliğin değerlendirmeleri olmuştu. Buna bazıları bağlamından kopararak tepki göstermişler. Bu yaklaşım doğru değil. Önder Apo ve hareketimiz Alevilerin kimlik ve inanç mücadelesine en büyük katkıyı sağlamıştır. Bunu bir beklenti içinde yapmamıştır. Biz hareket olarak; bütün ezilenlerin, özgürlük ve demokrasi ihtiyacı olanların hareketiyiz. Alevilik saptırılmaya çalışılmıştır. Otantik özünden boşaltılmaya çalışılmıştır. Özellikle Türkiye'de Alevilik için Orta Asya, Türk kökenli teorileri yapılmıştır. Dedem itikatlı, inançlı, Alevi inancı çok bağlıydı. Kafasını koparsanız inancından taviz vermezdi. Ama şehre gelmiş, etkilenmişti; ‘Biz Horasan'dan gelmişiz. Gerçek Türk biziz teorileri vardı.’ Aleviliği otantik özünden saptıran yaklaşımlar var. Aleviliğe yönelik saldırılar son 200 yıl içinde olmuştur. Alevilik asimile edilmeye, dönüştürülmeye, değiştirilmeye, Sunilik içinde eritilmeye çalışılmıştır. Alevilik Kürt soykırımında bir örtü olarak kullanılmaya çalışılmıştır. Bunlar gerçek.  Alevi dostlar, çevreler, Alevi örgüt ve kurumları bu tür çarpıtmalara kulak vermemeleri gerek. Mücadelemizin 50 yıllık pratiği, yarattıkları, değerleri var.”
 
‘İMRALI’DA TECRİT DEVAM EDİYOR’
 
İmralı’da tecrit halinin sürdüğüne dikkatleri çeken Mustafa Karasu, Abdullah Öcalan ile görüşme talebini içeren kampanyaların önemli olduğunun altını çizdi. Abdullah Öcalan ile yapılan görüşmelere değinen Karasu, devamında şunları belirtti: “Bazı arkadaşlar İmralı'ya gittiler. Ama bunlar yetersizdir. Tecrit 26 yıldır devam ediyor. Son 10 yılda çok katı bir tecrit uygulandığı için şimdi biraz görüşme olunca tecrit kalkmış gibi algı yapılıyor. Öyle bir şey yok. Hala avukatlar, aileleri istedikleri zaman gidemiyor. Diğer zindandaki tutsakların aileleri 15 günde bir, avukatları her zaman gidiyor. İmralı’da böyle bir durum söz konusu değil. Önder Apo 1 Ekim'de Devlet Bahçeli'nin çağrısına cevap vererek bir inisiyatif aldı. Kürt sorunu Türkiye'nin en temel sorunudur. Böyle çok temel bir sorun var. Sorunun muhatabını devlet de kabul etmiş durumda. Ama hala tecrit sürüyor. Önder Apo siyasilerle görüşemiyor. Eğer bir çözüm olacaksa, Türkiye Türk-Kürt kardeşliğine ulaşacaksa o zaman Önder Apo'nun önünün açılması, rolünün oynamasını sağlanması gerekir. Uluslararası alandan çok sayıda isim Önderlikle görüşmek istiyor. Türkiye'ye gelip Önderlikle görüşmek isteyenler oldu. Bu daha da artacak. Türkiye'de de zaten görüşmek isteyenler var. Gazeteciler ve siyasetçiler görüşmek istiyor. Aslında çok insan görüşmek istiyor. Böyle bir durum hala yok. Önderlik ile görüşmenin önü henüz açılmış değil. Bu çabalar önemli, önemsiyoruz. Fakat özellikle Türkiye'deki sol, demokrat güçlerin daha fazla çaba göstermesi lazım. Onların daha fazla Önderlikle görüşmek istemesi gerekiyor. Kürt sorunu Türkiye'nin geleceği, demokratikleşmesi ve özgürleşmesi ile ilgili. Sol ve demokratların geleceğinin ne olacağı bu soruna bağlı. Bu sorun çözülmediği müddetçe, sol ve demokratlar üzerinde baskı devam eder. Şu anda Türkiye'de şikayet edilen baskı ortamı var. Bu ortamı yaratan nedir? Bunun cevabı Kürt sorununun çözümsüzlüğüdür. Herkesin böyle görmesi lazımdır. Bunun dışında özgürlük, demokrasi ve sosyalizm söylemleri kendini kandırmaktır.”
 
‘BAHÇELİ’NİN TAAHHÜT ETTİKLERİ GERÇEKLEŞMEMİŞTİR’ 
 
Abdullah Öcalan ve PKK’nin attıkları somut adımlar karşısında devletin somut bir adım atmamasını değerlendiren Karasu, “Bu sürecin başlangıcı Devlet Bahçeli'nin çağrısıydı. ‘Gelsin DEM Parti grubunda konuşsun, örgütünü fesih etsin, silahlı mücadeleyi sonlandırsın’ dedi. Sonra da; ‘Umut hakkından yararlansın’ dedi. Bu Devlet Bahçeli'nin sözleridir. Devlet Bahçeli'nin çağrısı Önderlik tarafından yerine getirilmiştir. Ama Devlet Bahçeli'nin verdiği taahhüt, umut hakkı, tecridin ortadan kaldırılması ve Önderliğin bu sürece aktif katılması hala gerçekleşmemiştir. Böyle olunca da bu süreç fazla ilerlemiyor. Bu böyle olmaz. Eğer Kürt sorunu ciddi bir sorunsa, eğer Devlet Bahçeli bu sorunu çok ciddi görüp öyle bir çağrı yaptıysa bu kadar ciddi bir konuysa o zaman da ciddiyetle yaklaşıp, gerekli adımların atılması gerekiyor.  Önder Apo'nun bu durumu sürecin ilerlenmesini etkiliyor, yavaşlatıyor. Birçok çevrenin süreci yeterince anlamamasına yol açıyor. Halbuki herkesin hem bizlerin hem devletin; sürecin doğru anlamasına çaba göstermesi gerekir. Bunun yolu Önder Apo’nun özgürlüğün sağlanmasıdır” dedi.  
 
‘ÖNDERLİK BU SÜRECİ YÜRÜTMEK İSTİYOR’
 
Abdullah Öcalan’ın tarihi çağrısı ile başlayan Barış ve Demokratik Toplum Süreci’nin geldiği aşama ve iktidarın yaklaşımını yorumlayan Karasu, “Sürecin geldiği aşama tıkandı mı, tıkanmadı mı? Biz tıkandı demeyiz. Biz istiyoruz ki önü açılsın, gelişsin. Ama tıkandığı değerlendirmelerine yol açan bir durum var. Bunu yaratan da iktidarın yaklaşımıdır. Kesinlikle bizim yaklaşımımızda bu süreci geriye çeken bir şey yoktur. Bu sürecin de bir karakteri, bir diyalektiği, gereklilikleri var. ‘Öyle hiçbir şey yapmayacağız. Ya da eskisi gibi olacak’ denilemez. Eğer böyle büyük bir sorunun çözümü isteniyorsa, kafalarının, politikalarının ve yaklaşımlarının değişmesi lazım. Yeni bir başlık, yaklaşım ve söylemin olması gerekiyor. İktidarda bunu göremiyoruz. DEM Parti ‘hala süreç tıkanmadı’ açıklamaları yapıyorsa, nedeni Önderliğin yaklaşımlarıdır. Önderlik bu süreci yürütmek istiyor. Ama Önderliğin de çabası, emeği, niyeti bir yere kadardır. Zaten kendileri demedi mi ‘Tek kanatlı uçmaz.’ Biz gereklerini yerine getirdik. Kongremizi topladık. Örgüt feshi yapıldı ve silahlı mücadelenin sonlandırılması yapıldı. Besê (Bese Hozat) arkadaşın dediği gibi; ‘daha ne istiyorsunuz?’ Silah bırakıldı mı, bırakılmadı mı? Dünyada böyle bir şey var mı? Sen bir hangi güvenceyi vermişsin? Böyle bir yaklaşım dünyada yok. Kaldı ki Önder Apo sürecin önünü açmak için dünyanın hiçbir yerinde olmayan bir yaklaşımı baştan ortaya koydu. ‘Silahlı mücadeleyi sonlandırıyoruz’ dedi. Dünyadaki çatışma-çözüm pratikleri içinde böyle bir şey yok. Bu Önder Apo’nun sürecin önünü açmak, sonuca götürmek için gösterdiği bir tutum, inisiyatiftir. Türk devleti gerekleri yapması gerekiyor. İlk günlerde kendileri televizyonlarda ‘Silahlı mücadele bitince yasalar çıkması lazım. Devlet bu konuda adım atmalı’ diyorlardı. Silahları bırak ne olacak? ‘Kurda kuşa yem olun demek’ istiyorlar. Öyle bir şey yok. İnsandır, kendi savunması var. O tür tartışmalarla süreci muğlaklaştırmak, zehirlemek süreç karşıtlığıdır. Demek ki istemiyor. Biz bunu böyle anlarız. Herkes doğru yaklaşmalı. Doğru bir tutum içinde olmalı. Yapılan bir şey yok, olmadığı gibi hala bizden bekleniyor. Adalet Bakanı'yla DEM Parti’nin bir görüşmesi oldu. Büyük bir ihtimalle hasta tutsakların durumu konuşulmuştur. Acil bir durumdur bu. İnfazı durduranlar var. Mahkemeler zaten olmuş, bu ikinci mahkeme nedir? Şimdi Erdoğan'la da görüşme olacağı söyleniyor. Biz hep iyimser yaklaşmak istiyoruz. Bizim yaklaşımımız teşvik edici. İsteriz ki olumlu gerçekleşsin. Yakında Öndelikle görüşme olacağı da söyleniyor. Şu anda iyimserlik yaratacak adımlar yok. Süreci sonuna kadar götürmek istiyoruz. Bu konuda bizim yaklaşımımızda, tutumumuzda herhangi bir yetersizlik yok. Biz netiz ama gereklerini yerine getirmeyen hükümet olmaktadır” diye konuştu. 
 
‘DEVLET İÇİNDE BİR KESİM SÜRECİ BOZMAK İSTİYOR’
 
PKK’nin 1 Mart’ta tek taraflı ateşkes ilan etmesi ve 5-7 Mayıs tarihlerinde yaptığı 12’nci Kongre ile çalışmalarını sonlandırma kararına rağmen Türkiye’nin saldırılara devam etmesini provokasyon olarak değerlendiren Karasu, “Kim bunu kabul ediyor. Oradaki insanlar kendini savunacaktır. Sen öldürmeye gidiyorsun. Kimyasal gaz atıyorsun, yasaklı silah kullanıyorsun. Bu çok ciddi bir durumdur. Biz bunu değerlendiririz; ‘Devlet içinde bir kesim bu süreci bozmak istiyor.’ Bunun anlamı budur. Sen niye saldırıyorsun o insanlara? Herhangi bir eylem, eylem girişimi, çabası, planlaması yok. Bu tür şeyler toplumda kaygı yaratıyor. Devletin içinde bir kesim sürece karşı sabote etmek istiyor. Ama o zaman devlet de bu süreci götüren hükümet de buna müdahale etmesi gerekiyor. Bunu seyretmemesi gerekiyor” dedi. 
 
‘SADECE KAYGI BELİRTMEK YETERSİZDİR’
 
Kürt özgürlük hareketi ile yol yürüyen kesimlerin iktidara karşı kaygıları olduğunu vurgulayan Karasu, “Niye kaygılanıyorlar diyemeyiz. Hasta tutuklar bırakılmıyor, ölüme terk edilmiş. Hala tutuklanmalar var. Muhaliflerin üzerine gidiliyor, gazeteciler tutuklanıyor. Önemli adımlar atmamıza rağmen devlettin adım atmaması kaygı yaratıyor. Kaygıları anlıyoruz ancak kaygıyla yaklaşmak yetersizdir. Evet, kaygılı olunabilir. Dostlarımız, halkımız böyle düşünebilir. Ama önemli olan bu sürece sahip çıkmak, bu sürecin başarıya getirilmesi için mücadele etmektir. Bunu yapmak gerekiyor. Kaygıyla hareket etmek mücadeleyi, çabayı, coşkuyu engeller. Biz bu sürece coşkuyla, heyecanla katılarak; örgütlemeli, aktif mücadele yürütmeliyiz. Devlet ve hükümet üzerinde bir toplumsal baskı yaratmalıyız. Görev budur. Biz de eleştirdik. Hep ‘Niye yapmıyor?’ söylemi geliştirmek yanlıştır, yetersizdir. Biz mücadele edeceğiz. Biz demokratik mücadeleyi örgütlenmeyi geliştireceğiz. Barış ve Demokratik Toplum Süreci’ni yaygınlaştıracağız. Böyle yaparak görevimizi yerine getireceğiz. Toplum, demokratik siyaset, sosyalist güçler sahiplenmezse böyle bir toplumsal güç olmazsa iktidar bu konuyu araştırabilir. Geçmişte oldu. Sadece kaygı belirtmek yetersizdir. Kadınlar, gençler, Aleviler, işçiler, emekçiler, sosyalistler, ekolojistler… tüm farklı toplumsal kesimler örgütleyip barış ve demokratik toplum çağrısına sürecine sahip çıkmaları ve hükümet üzerinde devlet üzerinde baskı yürütmeleri gerekiyor. Demokrasi böyle gelişir. Demokrasi bir gerilim sonucudur. Önder Apo şöyle dedi; ‘Demokrasinin dili eylemdir.’ Eylem derken silahlı eylemi kastetmiyorum. Demokratik eylem. Demokratik eylemin bin bir çeşidi var. Böyle olursak o zaman demokrasi mücadelesi verdiğimizi bu sürece sahiplendiğimizi söyleriz. Diğeri doğru bir yaklaşım değil. Diğeri demokratik bir yaklaşım değil. Demokratlar beklemez. Demokratlar örgütlenip harekete geçer, talep eder. Değiştirmeye çalışır. Bu bakımdan herkesi bu demokratik toplum çağrısı etrafında örgütlenmeye ve bu yönlü mücadeleyi geliştirmeye çağırıyoruz” ifadelerini kullandı. 
 
‘MUHALEFETE SALDIRILAR DOĞRU DEĞİL’
 
“Kürt sorunu bir demokratikleşme sorunudur” diyen Karasu, demokratikleşmenin de bir mücadele sorunu olduğunu sözlerine ekledi. Dünyada çatışmalı süreçlere dair yapılan çözüm süreçlerine değinen Karasu, devamında şunları söyledi: “Dünyanın her yerinde çatışma, çözüm süreçlerinde iktidarlar, hükümetler, muhatap olanlar toplumsal desteği artırmaya çalışırlar. Böyle yaparak sorunu çözmek isterler. Bu genel bir kural. Herkes bunu ister. AKP'nin de MHP'nin de istemesi gereken CHP dahil tüm bu muhalif kesimlerin bu sürece destek olmasını sağlamaktır. Tutuklamalarla o desteği sabote ediyorlar. Bu desteğin verilmesini engelleyen bir durum ortaya çıkarıyorlar. Tersi bir durum oluyor. Muhaliflerde, ‘Demokrasiye bu kadar saldırı varken sorunların nasıl çözeceksiniz?’ diye soruyorlar. Haksızlar diyebilir misiniz? Bu doğru bir tutum, yaklaşım değil.” 
 
‘KÜRT SORUNU ÇÖZÜLMEDEN DEMOKRASİ GELMEZ’
 
Karasu, “Kürt sorununun çözümü reddedilerek Türkiye'ye demokrasi gelebilir mi?” şeklinde yöneltilen soruyu, şöyle yanıtladı: “Türkiye'de faşizm olacak, baskı olurken Kürdistan'a demokrasi olmaz. Bu öyledir yani. Demokrasi olacaksa hem Kürdistan’a hem de Türkiye’ye olacak. Bir yerde faşizm varsa her yerde vardır. Bu kesin öyledir. Sanki Kürt sorunu çözülmüş, Kürdistan'a demokrasi gelmiş, Kürdistan güllük gülistanlık olmuş da; Türkiye'de hiç olumlu bir şey yok. Kürdistan'da böyle bir durum mu var? Hala 10 bin tutuklu var. Bir Kürt gerçekliği var. Peki, Kürtler neyi kullanıyor? Hangi haklar var? Dilini, kültürünü kullanamıyor. Türkler sanki baskı altına almış. Kürtler ne hak elde etmiş? Hangi temel hakkı hukuki güvenceye kavuşturulmuş? Şunu bilmeleri gerekir; Kürt sorunu çözülmeden Türkiye'ye demokrasi ve özgürlük gelmez. Türkiye'de şikayet ettiğiniz bir şey varsa nedeni, Kürt ve Alevi sonunun varlığıdır. Alevi Bu iki temel sorun çözülmeden Türkiye’ye nasıl demokrasi, özgürlük gelecek? Gerçekten demokratlarsa, özgürlükten yanalarsa bu diyalektiği bilmeleri gerek. Bu bir denklemdir. Ne sıkıntıları varsa, sorunları varsa kaynağı Kürt sonu çözümsüzlüğüdür. Basit, propagandacı söylemler, Türk toplumunda provoke eden söylemlerdir. Bu bir nevi Kürt karşıtlığıdır.”
 
‘ÖNDERLİK HERKES ADINA YOĞUNLAŞMIŞTIR’
 
Abdullah Öcalan’ın PKK’nin 12’nci Kongresi’ne gönderdiği “Politik Rapor”u işaret eden Karasu, “Önder Apo’nun yoğunlaşmaları çok önemli. Zindanda kalanlar bir yönüyle zindanları düşünce, ideolojik, teorik ve kişilik haline getirmişlerdir. Bunun tarihindeki en büyük örneği Önder Apo'dur. Tarihte başka örnekler var ama en çarpıcısı Önder Apo'dur. Önder Apo’nun son 10 yıldaki yoğunlaşmalarını aktardığı bir süreç oluyor. Koşulları yetersiz. Yani o yetersiz koşullarda 10 yıllık yoğunlaşmalarını, Kürt, Türkiye ve dünya halklarına aktarmak istiyor. Önderlik yeni bir felsefi bakışla dünyayı, olguları, Sosyalizmi, demokrasiyi, mücadeleyi değerlendiriyor. Bir felsefi bakış. Bu önemli. Biz ilk sosyalizm mücadelesi verince felsefenin başlangıç ilkelerini, sonra felsefenin temel ilkelerini okuduk. Tarihsel materyalizmi okuduk. Reel sosyalizmin eksiklerini felsefi bakışının eksikleri de var. Önderlik onu da değerlendiriyor. Tarihsel materyalizmi değerlendirmeyi, felsefi olarak eksiklerini, yetersizliklerini değerlendiriyor. Önderlik bu bakımdan bu eksikliklerin felsefi temelinde düzeltmek için önemli felsefi yoğunlaşması var. Önderliğin değerlendirmelerini herkes okumalı, tartışmalı, gerekirse eleştirmeli, eksiği varsa söylemeli. Bu konuda bir sorun yok. Doğru, samimi, niyetli olduktan sonra eksik görebilir, eleştirebilir. Tam anlamayabilir ama doğru yaklaşmak lazım. Marx'ın söylediklerini 150 yıl sonra aynen tekrarlamak Marx'a bağlılık değildir. Engels'e bağlılık değildir. 150 yıl önce fizik bilimi ne düzeyde dişi ne düzeyde. Toplumsal bilim, sosyal bilimler ne düzeyde. Bunlar dikkate alınarak Önder Apo, Marx'ın bazı değerlendirmelerini eleştiriyor. Lenin'in değerlendirmelerini eleştiriliyor. Doğru daha doğru sosyalizm, sonuç alan sosyalizmi yaratmak için yapıyor. 
 
‘ELEŞTİREBİLİRLER AMA UCUZ YAKLAŞIMLAR OLMAMALI’ 
 
Bugün dünyada derinlikli, kapsamlı, doğru, antikapitalist Önder Apo'dur. Tarihin en derin, en kapsamlı toplumcusudur. Sosyalisttir. Biz böyle görüyoruz. Okuyup eleştirilebilirler ama ucuz yaklaşımlar olmamalı. Propagandist yaklaşımlar olmamalı. Tartışılmalı, değerlendirmeli. Bir yönüyle Önderlik herkes adına yoğunlaşmıştır. Arkeolojide yeni keşifler yapıldı. O kadar arkeolojik çalışmalarını yapıldı. Göbekli Tepe'dir örneği ortada. Bunlar ister istemez tarihe bakışı, yorumu değiştiriyor, değiştirecek. Önder Apo’nun felsefesinde, yaklaşımda kapitalizme, devlete, diktatörlüklere karşı az mücadele verme, onları kabul etme yoktur. Aksine Onların gerçek yüzünü açığa çıkarıp daha etkili mücadele verilmesinin önünü açıyor. Onların gerçeğini çıplak ortaya koyuyor. Önder Apo'ya hakkını vermek lazım. Önder Apo, ne Lenin'e, ne Marx'a, ne Engels'e hiçbirine haksızlık yapmaz. Ne İsa'ya, ne Muhammed'e, ne Musa'ya hiç kimse haksızlık yapmaz. Derler ya ‘Sezanın hakkını seza verme.’ Önderlikte böyle bir ahlak, böyle bir vicdan vardır. Öndelikte ret-kabul ölçüleri vardır. Her şeyi doğru kabul etmez.  Sol kesimler, sosyalist kesimleri Önderliği daha doğru anlamalı, hakkını vermeli. Eleştirileri de propagandist, duygusal olmamalı” diye konuştu.  
 
‘ÖNDER APO EKSİKLİĞİ KABUL ETMEZ’
 
Abdullah Öcalan’ın manifestosunda yer alan “Judenrat” tanımlanası üzerinde duran Karasu, şu uyarılarda bulundu: “PKK'ye Önder Apo'ya bazı çevreler tarafından 50 yıldır bir karşıtlık var. Bazı çevreler bitmemiş. Aslında birçok söylediklerin 50 yıl önce de söylemişler, 30 yıl önce de söylemişler, 20 yıl önce de, 10 yıl önce de şimdi de söylüyorlar. Hiçbir şey değişmemiş onlara göre. Kürt halkına, Kürdistan’a, insanlığa, özgürlük, demokrasi mücadelesine dair hiçbir katkıları da yoktur. Ama ‘PKK ve Apo karşıtlığı’ nedeniyle diyorlar; ‘Gözün üzerinde kaş var.’ Böyle kişiler, çevreler var. İsim vermek istemiyorum. Bir tanesini şey ettik. Baktım. Gerçekten utanmazlık. Evet, Önder Apo ilk Apocu düşüncede de Kürtleri eleştirerek başlamıştır. Kürtlerin eksikliğini kabul etmemiştir. Öfke duymuştur eksikliğine. Yanlışına öfke duymuştur. O öfke Önderliği büyük devrimci yapmıştır. Bizleri o öfke büyük devrimci yapmıştır. Bu 50 yıldır mücadele içine koymuştur. Öfkemiz büyüktür. Eksiye yanlışa karşı... İlk önce kendimizdekine büyüktür. Kendimizdekini düzeltmeden ötesi işe düşman nasıl yerle bir edeceğiz? Düşmanı nasıl püskürteceğiz? Bu bakımdan Önderlik ‘Kürt tarihinde bilmem şurayı eleştirmiş, bilmem Kürtleri eleştirmiş.’ Evet, eleştiriyor. Eleştiriyor. Bizi de her gün eleştiriyor. Bu Önder Apon'un karakteridir. Eksikliği kabul etmez, yanlışlığı kabul etmez. Eksiklikle yan yana yaşamaz, yanlışlıkla yan yana yaşamaz. Kürt'ün yan yana yaşamasını da istemez. Onun için şimdi güzel Kürt'ü ortaya çıkarmıştır. Şu anda ortaya çıkaran Kürt dünyanın en güzel güzel halkıdır. Evet, eksiği yetersiz hala vardır. Hala işbirlikçisi vardır. Hala Kürt toplum gerçeği, Kürdistan gerçeğinden kopmuşlar vardır ama şu anda 50 yıldır yaratılan Kürt-Kürdistan gerçeği, Kürt-Kadın gerçeği de bu eleştiriler temelinde olmuştur. 
 
‘ÖNDER APO YÜCELTECEK BİR KÜRT AKLI YARATMAYA ÇALIŞIYOR’
 
Bizler bile kadın özgürlük mücadelesini ilk önce kabul eden, kendimizi değiştiren durumda olmadık. Önderliğin eleştirileriyle zorlamasıyla bu çizgiye geldik. Kürt şu anda mücadele ediyorsa, şu anda gençlerimiz daha da fedai ise büyük bir yurtseverlik varsa Önder Apo’nun fikirlerinden etkilenen Rojava'da, Rojhilat’ta, her yerdeki Kürt mücadele içindeyse eksikleri eleştirerek olmuştur. Yetersizliklere eleştirerek olmuştur. Bu mücadele olmasaydı hangisi var olabilirdi? İnsan biraz konuşurken utanır. Kürt'ü onure eden Önderliktir. Hurilerden, Gutilerden, Medlerden bu yana bütün Kürt tarihindeki olumlu değerleri açığa çıkararak Kürt'e tarihte bir temas kazandırıyor. Önder Apo ‘Ben bir Kürt aklı yaratmaya çalışıyorum’ diyor. Kürt'ün aklı hep başka hizmet ediyordu eskiden. Kendi çıkarlarını göremiyordu. Kendisine hizmet edemiyordu. Önderlik şimdi Kürt’ün kendisine hizmet edecek -milliyetçi dar sadece kendisine değil kendisine ve bütün halklara bütün insanlara hizmet edecek- bir Kürt aklı yaratıyor. Karşılaşan, düşman olan Kürt aklı değil. Hem kendini yüceltecek hem de Kendisiyle birlikte çevresini yüceltecek bir Kürt aklı yaratmaya çalışıyor. Bütün Kürtler bu Kürt aklını anlamaya çalışsın, öğrenmeye çalışsın.”
 
ALİ KEMAL ÖZCAN’A TEPKİ 
 
Bu duruma Ali Kemal Özcan’ın bir YouTube kanalında sarf ettiği sözler üzerinden örnek veren Karasu, sözlerini şöyle sürdürdü: “Orada bizi güya eleştiriyor. Çözüm süreçlerine engel bizmişiz gibi. Ben toplumda yanlış anlamalar olmaması için ‘Herkes bilmeli ki Önder Apo ne aldatır ne aldanır. Herkes bu gerçeği bilecek’ dedim. Yani aldanan bir Önderlik değil, aldatan bir Önderlik değildir. Bunu açık programda söyledim. Ali Kemal Özcan kalkmış demiş ben Karasu’yu dinledim, mealen diyor ki ‘Önderliğimizi kandırıyorlar.’ Ya bu kadar ters yorum mu olur? Bu kadar ters değerlendirme mi olur? Sen hani akademisyendin, profesördün. Araştırma inceleme yapıyordun. Güya doğru söylüyordun. Sen okuduğunu böyle mi anlıyorsun? Dinlediğini böyle mi anlıyorsun? Ben diyorum bu Önderlik aldatılamaz. Sen kalkmış diyorsun Karasu ‘Önderliğimizi aldatıyorlar’ diyor diye yorum yapıyorsun. Bu senin düzeyini gösteriyor. Onun üslubuna da girmek istemiyorum. Yine başka arkadaşlar için de uydurma yalan şeyler söylüyor. Anlaşılıyor ki bize karşı ön yargılı olduğu için kafasında bir ön yargı. Zaten ona göre ‘bu örgüt Apo'ya karşı. Böyle bir ön yargı oluşturduğu için bizi dinleyince tersinden anlıyor. Bu yaklaşımı bırakmalı. Önderlik ile ilgili doğru veya yanlış değerlendirme yapıyor. Fakat bir gerçeği bu kadar ters düz etmek de kimseye yakışmaz”  
 
Kendisinin PKK’nin 12’nci Kongresi’ne katılmaması üzerine ortaya atılan bazı iddialara değinen Karasu, “Bunu o da (Ali Kemal Özcan) söylemiş. Bazı çürük kafalarının söylediği gibi, ‘ben kongreye katılmamışım, bilmem ne olmuş.’ Bu da kalkmış diyor ‘Karasu kongreye katılmamış. Umarım sağlıklıdır.’ Senin kafanın ne olduğu belli. Senin kafan da o çürük kafalar gibi çalışıyor. Çürük kafalar nasıl ki; Apo, PKK düşmanıysa, sende de benzer bir yaklaşım içine giriyorsun. Kürtler, aydınlar, doğru anlayanlar bunlara tutum takınmalı. Herkes meydanı boş bulmamalı. Bu kadar ucuz konuşmamalı. Bu kadar ucuz yaklaşımlar olur mu? Bilmem ben kongreye katılmamışım şimdi de acaba sağlığım yerinde midir? ‘Umarım yerindedir’ diyor Ali Kemal Özcan. İlginç bir adam, bu kadar ters yüz etmek, bu kadar kamuoyunu aldatmak, bizim hakkımızda kamuoyunda olumsuz algı yaratmak için bu kadar gayret göstermek… Artık pes doğrusu” dedi. 
 
İSRAİL-İRAN SAVAŞI
 
Karasu, İsrail-İran arasında 12 gün süren savaş ve Rojhilat’ta Kürt güçlerinin durumuna dair şunları söyledi: “Sıranın İran'a geleceği, söylendi defalarca. İran, gelişmeleri doğru değerlendiremedi. Hamas olayı, Hizbullah'ın İsrail'e saldırması, Yemen'in saldırıları… İran'ın yaptığı kendi bindiği dalı kesme veyahut kendi kendine vurmaydı. Siyaset güncel gelişmeleri somut koşullarını somut haliyle değerlendirmek zordur. Ayrı ideolojik yaklaşımlar olabilir. Hizbullah ezildi, Suriye düştü, vekil kuvvetleri yıpratıldı. Böylelikle İran aslında hedef haline geldi. Açıkça İran'a ABD'de, İsrail'de bizim ‘Ortadoğu politikalarımızın önünde engel olmayacaksın, uyum göstereceksin’ dedi. Şimdi şu gerçekler de var; İsrail İran'a çok öfkelidir. ABD'de de çok öfkelidir. İsrail'in çok öfkeli öfkeli olmasının tarihsel nedenleri var. İranlılarla Yahudilerin ilişkisi tarihseldir. Yahudiler kendi varlıklarını bir yönüyle de İranlılara bağlarlar. İsrail'in güncel, bölgesel tepkileri yanında tarihsel gerçekliğe dayanan tepkileri de var. İran biraz Ortadoğu'ya, Asya'ya, Rusya'ya dayanıyor. İran'ın jeopolitik konumu çok önemlidir. Bu bakımdan İran'ı zayıflatmak istediler. Teslim almak da istediler fakat şunu gördüler; çok da ileri giderlerse İran'daki bir kaos, bir kargaşanın kendi çıkarlarının olmayacağını gördüler. Kendilerine bağlı İran olsun istiyorlar. İran'ın dağılmasını, İran'ın belli yönlerle çökmesini sonuçlarını, belirsizliklerini göze almadılar, durdurdular. Ama zayıflattılar. Zayıf İran'ın üzerinden kendi politikalarını yürütmeye çalışacaklar. İran Devleti bu konuda yaratıcı politika üretmezse kendisini güçlendiren politika üretmezse mevcut durumu uzun süre sürdüremez. Bu Türkiye açısından da geçerlidir. İç cephe demokratikleşmeyle güçlenecek. İran'ın ve Türkiye'nin kendilerini güçlendirmesi için, iç cepheyi güçlendirmesi için demokratikleşmeleri gerekiyor. İran tarihi buna yatkındır. İran'ın geleceği biraz da kendi politikalarını değiştirmesine bağlıdır. 
 
İRAN’IN İHTİYACI OLAN DEMOKRATİKLEŞMEDİR
 
Ortadoğu altüst oluyor, değişiyor. İran'da bir altüst oluş yaşadı. İran zayıfladı. İran'da sorunlar belki bundan sonra daha da ağırlaşacak. Bu yönüyle; hem Rojhilatlı Kürt güçlerinin hem bütün İranlı halkların, demokratların bu dönemde yaklaşımları milliyetçilikten uzak, farklı din ve etnik gruplara, otoritelere yaklaşım içinde olmayan onlara demokratik sistem içinde gören bir demokratik ulus anlayışı olmalı. Devletle de bir uzlaşma programı olabilir. Olmalıdır. Nasıl ki şu anda Önder Apo Bakûr’da bir program çalışıyorsa, Rojhilat’ta da böyle bir programla gerekli. Bütün İran'daki demokratikleşmeyi, farklı etnik ve dinsel topluluklarının özgür ve demokratik yaşamını esas alan, onların yerel demokrasisini esas alan bir programla mücadelelerini yürütme gerekli. İran'ın ihtiyacı olan budur. Dışarıdan saldırılar olur, başka şeyler olur. Bunlar kendileri dışında bir konu. İran'da zaten dış saldırılarının olmasının nedeni de İran'ın böyle bir demokratik sistem, böyle bir bütünlüklü bir sistem olmaması nedeniyledir. En büyük öz savunma, en büyük direnç kaynağı kendi toplumla barışarak demokratik bir sistem haline gelmektir.” 

Diğer başlıklar

02/07/2025
23:32 Demokratik Toplum Buluşmaları devam ediyor
22:50 Festivalde çocuklar için çanta boyama atölyesi düzenlendi
22:11 Çetin Arkaş cezaevinden çıktı
21:47 'Madımak'la yüzleşilmeden demokratikleşme olmaz'
21:26 Çetin Arkaş tahliye edildi
21:10 Mustafa Karasu: Devlet içinde bir kesim süreci bozmak istiyor
20:10 Gençlerden 'Suruç Katliamı' anması için bildiri
19:44 Zeynep Kınacı, Ekin Wan ve Sema Yüce anıldı
19:36 Giresun'da maden tepkisi
19:28 Emekliler: Direniyoruz
18:45 Silopya Belediye Eşbaşkanı kesin ihraç istemiyle disipline sevk edildi
18:21 HDP'li Doğan Erbaş hakkında tahliye kararı
18:11 Antakya'da yangın kontrol altına alındı
17:52 DEM Parti Madımak için araştırma komisyonu istedi
16:55 18 meslek örgütü: Gazetecileri serbest bırakın
16:49 Meclis’te ‘Ayrımcılığın Önlenmesi Komisyonu’ kuruldu
16:43 Leman soruşturmasında 4 tutuklama
16:43 Pakistan’ı muson yağmurları vurdu: 64 ölü
16:29 Rapor: Aborjinler soykırıma uğradı
15:19 Ege'de orman yangınları
15:16 Şirnexliler bakanlık önünde: Baraj projeleri iptal edilsin
14:51 Özel: Akın Gürlek'le yarışan onunla birlikte hesap verir
14:50 DFG ve MKG’den Zeynep Durgut’a dayanışma ziyareti
14:22 Leman soruşturmasında 4 kişi hakkında tutuklama talebi
14:09 İran, Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı işbirliğini askıya aldı
14:09 Gemlik'te 4.3 büyüklüğünde deprem
13:42 Çocuğu tecavüz davasında 'tutukluluğa devam' kararı
13:30 Amed Barosu’ndan Yargıtay’a Nevzat Bahtiyar başvurusu
13:27 Hastanede zihinsel engelli çocuğa tecavüz
12:57 Hedef gösterilen Leman'a mali soruşturma
12:53 İzmir'deki yangın kontrol altına alındı
12:52 Halide Türkoğlu Meclis’e yapılacak yürüyüşe çağrı yaptı
12:32 Avrupa’dan gelen heyet: Öcalan koşulsuz serbest bırakılmalı
12:26 Agirî İl Genel Meclisi kentteki usulsüzlükleri açıkladı
11:45 Tecavüze maruz kaldıktan sonra intihara sürüklenen çocuğun duruşmasına çağrı
11:21 Madımak Katliamı anması: Komisyon kurulup, özür dilenmeli
11:16 Trump’tan Gazze açıklaması: İsrail ateşkesin şartlarını kabul etti
11:15 İran’da Beluc kadınlara saldırı: 1 ölü, 11 yaralı
10:32 Madımak Katliamı 32. yılında: Adalet için yüzleşme gerekiyor
10:31 'İzBB'ye dönük operasyon Kent Uzlaşısı'na saldırıların devamıdır'
10:31 Öcalan'dan Avrupa heyetine mesaj
09:17 Antalya cezaevlerinde hasta tutsakların durumu ağırlaşıyor
09:16 Sekasur’da direniş sürüyor: Doğaya zararın telafisi olmaz
09:14 İktidarın hedefi bu kez kıyılar
09:13 Kadınlar sürece dair taleplerini Meclis'e iletecek
09:11 'Anız yangınları felakete yol açıyor'
09:09 Mexmur'da ambargo: Hastaların tedavisi engelleniyor
09:08 İran'da Kürtlere baskı arttı: Özerklik talebi bastırılıyor
09:06 Erdîş festivaline katılan gençler: Kültürümüzü özgürce yaşamak istiyoruz
09:05 Gurbetelli Ersöz Kadın Gazetecilik Ödülleri: Mirası ilham oldu
09:05 Gimgim festivalinden: Özgür kadın özgür toplum demektir
09:04 Mutabakat sonrası Serêkaniyê, Girê Spî ve Efrîn'de son durum
09:03 Îdir Barosu Başkanı Tutulmaz: İktidar her adıma karşılık yasal adım atmalı
09:02 'Emekçiler sürecin öznesi olmalı'
09:00 02 TEMMUZ 2025 GÜNDEMİ
08:17 ‘Madımak’ta adalet sağlanamadı’
01/07/2025
23:31 MİT Başkanı İbrahim Kalın Hewlêr'i ziyaret etti
23:23 'Jin, jiyan, azadî' diyen yönetmen yeniden gözaltında
23:07 Tetwan'da binler festival konserinde buluştu
22:48 Gözaltına alınan 23 öğretmen serbest bırakıldı
22:15 Amed, Agirî ve Êlih'te halk buluşmaları: Devlet şeffaf davranmalı, adım atmalı
21:43 Çiğdem Doğu: Kürt halkı kendi kendini yönetmeli
Ayten Dêrsim: Her mahallenin komünü olmalı
21:34 Emekçiler 'Kayıma karşı ne yapmalı' sorusunu tartıştı
20:52 Torun: Meclis sürecin yasal düzenlemelerini bir an önce hayata geçirsin
20:28 Mêrdîn'de Demokratik Toplum bulaşmalarının startı verildi
20:17 Cizîr’de kadın katliamlarına karşı yürüyüş
20:00 Hindistan'da fabrikada patlama: En az 36 işçi yaşamını yitirdi
19:55 Orman yangıları nedeniyle 50 binden fazla kişi tahliye edildi
19:41 Amed'de bir kadın katledildi
19:26 KESK İzmir Şubeler Platformu'ndan gözaltı protestosu
19:13 Bakırhan, Avrupa'dan gelen heyetle bir araya geldi
18:45 İHD: Yangına müdahaledeki gecikme yaşamı tehdit ediyor
18:29 Seferihisar'da yangın: Başkandan yardım çağrısı
18:12 Kayyım protestolarında 5 tahliye
17:53 Özel'den 'Leman' açıklaması: Saygısızlığa da linçe de izin vermem
17:35 Sekasur'da başlatılan çadır nöbeti devam ediyor
17:21 Öğretmenler yürüyüşünde 23 gözaltı
17:05 HDK'den Leman açıklaması: İfade özgürlüğünü savunacağız
16:49 Erdoğan: Mizah kisvesiyle yapılan açık bir kışkırtmadır
16:24 Reşat Aşan ilk duruşmada tahliye edildi
16:24 Petrolün içme suyuna karıştığı köyde inceleme yapıldı
16:23 İzmir’deki gözaltılara tepki
16:18 DEM Parti komisyon taslağını Kurtulmuş’a sundu
16:14 İzmir'de 10 bin hektar alan yandı
15:45 İran’da altı ayda 424 kişi idam edildi
15:21 DEM Parti’nin komisyon için sunacağı taslağın detayları
15:06 Beyoğlu’nda provakatif buluşma
15:01 İHD Ankara Gençlik Komisyonu kuruldu
14:47 CHP kurultayı davasında ‘görevsizlik’ kararı kaldırıldı
14:45 Tarım Orkam-Sen TİS taleplerini açıkladı
14:37 Emekliler TÜİK’e yürüdü: Artık yeter
14:33 Nimet Tanrıkulu’nun davası eksik hususlar gerekçesiyle ertelendi
14:20 Tülay Hatimoğulları’ndan TESK’e ziyaret
14:18 Avrupa’dan gelen heyetten DEM Parti'ye ziyaret
14:01 IFJ: Hong Kong’da basın özgürlüğündeki sorunlar sürüyor
13:54 Dumlu Cezaevi'ndeki tutsaklara soruşturma
13:52 Leman dergisine erişim engeli
13:48 Leman dergisi çalışanlarının emniyetteki ifadeleri tamamlandı
13:47 Gemlik’te 3.0 şiddetinde üçüncü deprem
13:41 Barış ve Demokratik Toplum Süreci’nde kritik hafta
13:24 İran: ABD güvence vermezse müzakere yok
13:21 İstanbul'un enflasyonu belli oldu
13:17 Erxenî’de şüpheli ölüm
13:11 Gemlik'te 4.2 büyüklüğünde deprem
13:08 İmamoğlu: Bu ülke kumpaslarla uyanmak zorunda değil
13:08 31 yılın ardından ‘Herne Pêş’ marşıyla karşılandı
13:06 DAD'tan Madımak açıklaması: Hakikatleri Araştırma Komisyonu kurulsun
12:50 Bakırhan: Komisyon kurulsun, demokratikleşme adımları atılsın
12:30 Avrupa’dan gelen heyetten Öcalan ile görüşmek için dilekçe
12:20 Bakan Yumaklı’dan yangınlara dair açıklama
12:04 Gemlik'te deprem
11:28 Bahçeli LeMan Dergisi’ni hedef aldı
11:19 Hatay’da yangın yayılıyor: 27 uçak, 105 helikopter nerede?
11:18 AB’nin dönem başkanlığı Danimarka'ya geçti
11:17 Elkê'de 3 bölgeye girişlere yasak
11:17 DEM Parti: Muhalefeti bastırmaya yönelik her yaklaşımın karşısındayız
10:58 Fotoğraf yarışmasında dereceye girenlerin ödülleri verilmedi
10:53 ABD, Suriye’ye yönelik yaptırımları kaldırdı
10:52 Beyoğlu'nda gösteri ve yürüyüşler bir gün yasak
10:51 İstanbul'un 24 ilçesinde 8 saatlik elektrik kesintisi
10:49 Türkdoğan: Komisyon kurulursa siyasi ve hukuki zeminin önü açılacak
10:34 IHRNGO: Yeni yasa casusluk suçlamalarıyla idam riskini arttırıyor
10:13 Manisa'nın 3 ilçesinde orman yangını
09:40 İzmir'deki orman yangını 3'üncü gününde
09:25 Bayındır: Küresel gelişmeler Ulusal Kongre'yi zorunlu kılıyor
09:22 Gimgim’de kadınlar kültür, doğa ve özgürlük için buluştu
09:13 Feride Eralp: Kadınların özgür olduğu bir barış için çalışalım
09:12 Antakya'da yangın sürüyor
09:11 Tutsakların turşusuna 'stok' gerekçesiyle el konuldu
09:10 Hesandîn'de ÇED'siz faaliyet: Geri dönüşü zor tahribat uyarısı
09:08 Fatma Bostan Ünsal: Söylem dışında siyasi ve hukuki adımlar atılmalı
09:07 Riha'da çocuğa tecavüz davasının duruşması görülecek
09:06 Baro başkanları: TBB yasa izleme ve gözlem heyetleri kurmalı
09:05 Rozerin Çukur’un ailesinden AYM’ye tepki: Adaleti bulamadık
09:05 Seferi Yılmaz: Savaş rantçılarına karşı herkes barış için çalışmalı
09:02 Yazar Taç: Sürece sıkı sıkıya tutunalım
09:00 01 TEMMUZ 2025 GÜNDEMİ
07:45 İzmir'de CHP'lilere operasyon: Tunç Soyer gözaltına alındı
00:23 Tetwan festivali: Biz kadınlar sürece hazırız
30/06/2025
23:56 LeMan'ın Beyoğlu'ndaki binasına saldırı
23:43 LeMan: Sürülen lekeyi kabul etmiyoruz
23:23 Amed’de Demokatik Toplum Buluşmaları: Daha çok örgütlenmeliyiz
22:36 Agirî’de Demokratik Toplum Bulaşmaları sürüyor
22:29 Trump, Suriye'ye yaptırımların hafifletilmesine ilişkin kararname imzalayacak
22:23 Leman dergisine 'karikatür' soruşturması
22:18 Hasta tutsak Ayık için çağrı: Sağlık hakkına erişimi sağlansın
22:07 Kadın festivali Xecê ve Beser Şahin konseriyle sona erdi
21:39 ‘Nemrut Krater Gölü ve Kalderası tehdit altında’
21:36 Riha’da gerçekleştirilecek 250 halk buluşmasının startı verildi
21:31 Leyla Dolaş'ı katleden fail tutuklandı