HABER MERKEZİ - KJAR üyesi Zilan Vejîn, İran’ın en büyük korkusunun kadın mücadelesi olduğunu belirterek, “Rojhilatlı bir kadın olarak Önderlik felsefesiyle tanıştığımızda önce örgütlülüğe sonra da gerçekten o iradeye sahip olduk. Biz artık O’nun halkıyla ve kadınlarla buluşmasını istiyoruz” dedi.
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın 27 Şubat’taki çağrısıyla başlayan süreçte Kürt tarafı peş peşe adımlar attı. En son, 11 Temmuz’da, 15’i kadın 15’i erkek gerilla, Besê Hozat öncülüğünde Silêmanî’de silahlarını yaktı. Buna karşılık Meclis’te Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu kurulsa da devlet ve iktidar cephesinde süreci ilerletecek yasal adımlar atılmadı.
Birçok KCK üyesi verdiği demeçlerde, Abdullah Öcalan’ın atacağı her adımın arkasında olduklarını vurguladı ve bu yönde de somut adımlar attı.
Yeni Yaşam Gazetesi’nden Nezahat Doğan’a konuşan Rojhilat Kürdistan Özgür Kadınlar Topluluğu (KJAR) üyesi Zilan Vejîn, barışın toplumsallaşması için önyargılardan arınmak gerektiğini kaydetti. Zilan Vejîn, Silêmanî’de yapılan töreni, Abdullah Öcalan’ın ilk görüntüsü ve çağrısını, İran’daki baskıcı molla rejimine dair değerlendirmelerde bulundu.
Barışın toplumsallaşmasının tek yolunun önyargılardan arınmak olduğunu söyleyen Zilan Vejîn, “Kolay değil elbette; Einstein’ın dediği gibi ‘önyargıları yok etmek, atom çekirdeğini parçalamaktan daha zor’ olabilir. Ama önyargıları kırmanın güçlü bir anahtarı var: Karşımızdakini anlamak. Onun yerine kendimizi koymak. Yani, empati. Bugün herkesin kafasında sorular var, ama çoğu bu soruları dile getirmiyor. Görmemeyi, duymamayı, düşünmemeyi tercih ediyor. Oysa cesaret, yolun ilk adımı. İktidar ve merkez medya barış için masada olan tarafı görmezden geliyor; kimileri üç maymunu oynuyor. Empati yerine yüzyıllık klişelerle barış karşıtlarının söylemini yeniden üretiyor. Bir kısım siyaset ve medya, sadece silahların bırakılmasına odaklanırken; gerillanın neden silaha sarıldığını, hangi koşullarda dağa çıktığını, dağda nasıl yaşadığını sorgulayan kimse yok. İşte bu sorulmayan soruları ve duyulmayan cevapları sizlerle buluşturuyoruz. Hem de bir kadın gerillanın dilinden dökülenlerle” dedi
Zilan Vejîn, Kürt Özgürlük Hareketi ile tanışma süreci anlatarak, “Rojhilat halkı ve kadınları 80’lerin başında mücadeleyle tanıştı. Yakından tanıma dönemi ve yurtseverlik Önderliğin esaretinden sonra oldu. Çünkü o dönem Rojhilat’ta Urmiye, Sine ve Mahabad’da büyük serhildanlar yaşandı. Serhildanlarda tutuklamalar, şahadetler oldu. En çok da o dönemde katılımlar oldu. Ben de o zaman katıldım. Bizim oralarda Zeynep Kınacı’nın adı hep anılırdı. Ama 99’dan sonra hem Önderliğin esareti hem de geri çekilme sürecinde gerillayı görüp tanışma sürecimiz başlamış oldu. Kadın ve erkek dağlarda birlikte yaşıyor ve öyle temiz yaşamları var ki. Savaşıyorlar, tek başına kalıyorlar, yerlerini kendileri yapıyorlar; raxtları (hücum yeleği), silahları… Bir kadın kendi başına bu dağlarda nasıl yaşar? Bu nasıl olabilir? Kendi yaşam imkanlarını nasıl yaratıyor, kendini nasıl savunabiliyor? Bu doğada her açıdan insanın yaşam koşulları çok zor. Kar var, yağmur var, çamur, yemek, ekmek kısacası her şey” diye belirtti.
‘DAĞLARDA HEPİMİZ YOLDAŞIZ’
Dağların yolunu tuttuğunda çektikleri zorluklara da değinen Zilan Vejîn, “İlk geldiğimizde arkadaşlar bize nasıl yaşayacağımızı öğretti; ateş yakmaktan çay ve yemek yapımına kadar. Bu dağlarda hepimiz yoldaşız. Tabii ilk katıldığınızda derin iz bırakan şey yoldaşların her şeyi sana öğretmesi ve ilgisi. Seninle uğraşıyor, emek veriyor, öğretiyor. Sen ayaklarının üzerinde durana kadar ve sonrasında da seninle. Ailende bile görmüyorsun bunu. Yaşam mücadelesi vermek kolaylaşıyor haliyle. Elbette zorluklar var, zor. Ama o yoldaşlık ve o sevgi her şeyi kolaylaştırıyor. İnsan gelirken tuhaf hissediyor. Evet; bir amaç için geldin ve büyük bir amacın var ama küçük küçük şeylerden başlaman gerek. İlk adım çok önemli çünkü. Kararlı olman, ısrarlı olman gerek. Büyük amacı düşünürken en küçük şeyle karşılaştığında zorlanabiliyorsun. Mesela yaşam koşulları, öğrenene ve alışana kadar zor. Zamanla insan kendini de tanıyor. İradeni ve ruhunu ortaya koymadan, kendini tanımadan bu mücadeleye devam edemezsin. Kürdistan’ın kurtuluş mücadelesi için; bir kadın olarak kendi özgürlüğüm için katıldım. İlk başta iradeli olabilmek önemli ve bunları öğrenince yükün daha da ağır oluyor, esas oradan başlıyor” diye konuştu.
KADINLARIN MÜCADELESİ
İran ve Rojhilat’ta kadına yönelik tabuları kırmanın hiç kolay olmadığını aktaran Zilan Vejîn, “Kadınlar bu kodları, bu tabuları kırmak için ‘Jin Jiyan Azadî’ şiarıyla ne kadar mücadele etti ve serhildanlara kalktı. Orada aristokrat aile yapısı var, orta sınıf var, işçi, emekçi kesim var. Ama o kadar baskı ve şiddet bir patlamaya yol açtı. Jîna Emînî bir kıvılcımdı. Kadınların şahsında bütün topluma, inançlara ve kültüre her yere çok baskı politikaları olunca da o serhildanlara yol açtı. Ortadoğu’da ve İran toplumunda çok direngen, özgürlüğe hasret kalan, mücadeleci ve iradeli kadınlar çok var. İran toplumu dışa kapalı tutulduğu, geliş gidişler engellendiği için İran kadınları dışarıda çok tanınmıyor. Özgürlüğe hasret kalan bir kadın topluluğunun mücadelesi her zaman daha keskin ve radikal olur. Daha cesaretli olur. Bence kaynağı bu. Bunu keşfetmek de çok önemli. Mesela Afgan toplumu da İran’a komşudur. İran kadınlarının yaşadığı, karşılaştığı sistemin aynısı Afganistan’da da var. İran’daki kadın mücadelesi çok derindir ama yaygın olmamıştır. Zindanda kadınlar var. Zeynep Celaliyan, Pexşan Ezîzî gibi. Zeynep Celaliyan 18 yıldır zindanda. 2 yıl önce cezası bitti ama rejimin istediği itirafı yapmadığı için bırakılmıyor. Biz onlar için de mücadele ediyoruz ve zindanlarda da örgütlüyüz” ifadelerini kullandı.
‘ÖNDE APO’NUN FELSEFESİNDE KADINLAR ÖNCÜDÜR’
Rojhilat ve İran’daki cezaevlerinde tutsak olan kadınların verdiği mücadeleye dikkat çeken Zilan Vejîn, “Cezaevlerinde Önderlik felsefesi anlatılıyor. Bir gün belirleniyor ve o gün herkes tüm zindanlarda eylem yapıyor. İran’da Salı günleri hep eylem günüdür. ‘İdama hayır. Yaşama, özgür yaşama evet’ eylemleri yapılır. İlk defa bu kadar örgütlüyüz zindanlarda. Rejimin en hakim olduğu, politikasını yaydığı yerde biz de gücümüzü örgütlülüğümüzle gösterdik, gösteriyoruz. Yirmi yıldan fazladır Önder Apo’nun felsefesi üzerine PJAK ve KJAR olarak Rojhilat’ta çok etkili bir biçimde mücadele yürütüyoruz. Bu mücadelede Önderliğin felsefesiyle bu kadar etkileyici oldu. Bizim hareketimizde, Önder Apo felsefesinde kadınlar öncüdür. Kürt kadınları olarak birlik çalışmaları yürütüyoruz ama Rojhilat’ta eski partiler içerisinde kadın örgütlülüğü olmadığı için zorlanıyoruz. Bizim Ortadoğu’daki farkımız, Kürdistan’da önder gibi bir Önderliğe sahip olmamızdır” dedi.
Zilan Vejîn, Rojhilat’ta büyük öncülerin olduğunu anımsatarak, “Rojhilatlı bir kadın olarak Önderlik felsefesiyle tanıştığımızda ve buluştuğumuzda önce örgütlülüğe sonra da gerçekten o iradeye sahip olduk. Kadınlar olarak yan yana geldik. Bizim Rojhilat’da çok büyük öncülerimiz oldu. Heval Şîrîn en büyük öncülerimizdendir. Önderliğin felsefesinde yer alan ve ilk idam edilen devrimci kadındır Heval Şîrîn. Daha zindandayken o duvarlara ‘Jin Jiyan Azadî’ yazdı. Her türlü işkenceye uğradı ama direndi, pes etmedi. İdam sehpasına gidene kadar da bu direnişi gösterdi. Gazeteci Pexşan Ezîzî tutuklandı, üç defa idam sehpasına götürüldü teslim alınmak için ama direndi. Bu direniş daha da örgütlenerek, ‘Jin Jiyan Azadî’ serhildanlarıyla, Önderliğin felsefesiyle dünyaya yayıldı ve evrenselleşti. İran’ın korkusu kadın mücadelesi ve onun güçlenmesidir. İsrail saldırısı, Amerikan saldırısının dışında asıl korkusu kadın kurtuluş ideolojisidir” diye belirtti.
‘İRAN REJİMİNİN EN KORKTUĞU ŞEY KADIN MÜCADELESİDİR’
Abdullah Öcalan’ın reel sosyalizm hakkındaki fikirleri anımsatan Zilan Vejîn, “Önderlik bunu çok net ifadelerle dile getirdi. Demokratik sosyalizmin, özgürlüğün temeli nedir? Kadın özgürlüğüdür. Sosyalist olmak için kadına nasıl davranacağını bilmektir. Komünün temeli de özgür öncü kadındır. Demokratik sistem demokratik toplum inşası da kadın özgürlüğüyle olur. Önder Apo dedi ki; ‘Özgür toplum özgür kadınla olur. Kadın özgürleşirse toplum da özgürleşir. En büyük sorun kadın sorunudur. O sorun çözülürse de sosyalizm de demokratik sosyalizm de demokratik komün de gelişir.’ O yüzden diyorum İran rejiminin en korktuğu şey kadın mücadelesi, onun örgütlülüğü ve kadın birliği. Biz etkili olduk ama bizim özeleştirilerimiz de var. Mesela bir Beluc kadınını örgütlülüğe teşvik etmek… İran kadını, Arap kadınıdır, Azeri kadınıdır hatta bu rejimin zulmünü çeken Fars kadınlarıdır. Çok uluslu olarak o kadınları örgütleyip, bilinçlendirip, çalışmalarımızı daha geliştirip Önder Apo’nun felsefesi üzerine eğitim çalışmaları yürütme konusunda eksikliklerimiz oldu. Bunun koşulları zordu ama koşulları yaratmak şimdi bizim hedefimizdir. Mesela benim de yıllardır bu mücadelede yer almam, bu düzeyde bu bilinci kazanmam Önderliğin emeğiyle oldu. Ama biz Önderliğimizle buluşamadık. En son Önderliğin görüntüsü geldiğinde…” ifadelerini kullandı.
‘ÖNDERLİĞİN HALKI VE KADINLARLA BULUŞMASINI İSTİYORUZ’
Abdullah Öcalan’ın görüntülerini 26 yıl aradan sonra ilke gördüğünde hissettiklerini anlatan Zilan Vejîn, “Çok etkileyiciydi. Biz Önderlik ile fiziki olarak görüşemedik, o şansımız olmadı. Önderlik bizi var etti. ‘Kürt varlığını kazandım, şimdi özgürlük zamanıdır’ dedi. Kadın olarak da bizim varlığımızı bize kazandırdı. Şimdi xwebûn-kendi olmak- için daha derin mücadele etmemiz gerekiyor. Yıllar sonra o görüntüyü gördüğümüzde çok duygulandık, çok sevindik, o derin bir hasretti bizim için. Özellikle Rojhilatlı kadınlar olarak bizim için başka bir anlamdı, “Rojhilatlı kadınlar olarak en büyük hayalimiz nedir” derseniz; Önderliği bir gün Rojhilat’ta karşılamak, görmek, tartışmak, bize sorduğu sorulara cevap vermek deriz. Onun felsefesi sayesinde bu günlere geldik. Rejimin baskılarının altında Önderliğin felsefesiyle buluştuk, kendimizi örgütledik ve kadınlar güçlendi. O ilk görüntü çok fazla anlam içeriyor bizim açımızdan. Çok canlı, dinç ve disiplinli… Bu kadar yıldır o kadar zor koşullara rağmen o kadar canlı halde görmek hepimize heyecan verdi. Ama biz artık onun halkıyla ve kadınlarla buluşmasını istiyoruz” dedi.