ANKARA - Sürecin gereği olarak devlet tarafından atılması gereken adımların yetersiz oluğunu belirten siyaset bilimci Levent Köker, "Komisyonun artık vakit geçirmeden, demokratik entegrasyon ile ilgili yasa tekliflerini somutlaştırması gerekmektedir" dedi.
Kürt Özgürlük Hareketi yönetimi, 26 Ekim'de Qendîl'de düzenlediği basın toplantısıyla Türkiye'deki güçlerini Medya Savunma Alanları'na çekme kararını açıkladı. Geri çekilen Hêzên Parastina Gel (HPG) ve Yekîneyên Jinên Azad-Star (YJA-Star) gerillaların katılımıyla yapılan açıklamada, "PKK’ye özgü Geçiş Hukuku esas alınmalı, demokratik siyasete katılabilmek için gerekli özgürlük ve demokratik entegrasyon yasaları gecikmeden çıkarılmalıdır" denildi. Açıklamada, "Barış ve Demokratik Toplum Süreci'nin 2'inci aşamasına geçildiğini belirtilerek, demokratik entegrasyon yasalarının bir an önce çıkarılması gerektiği vurgulandı.
Atılan adımı ve sürecin geldiği aşamayı değerlendiren siyaset bilimci Levent Köker, açıklamadaki, "Türkiye sınırları içinde çatışma riski oluşturan ve olası provokasyonlara açık olan Türkiye'deki tüm güçlerimizi Medya Savunma Alanları'na geri çekme işlemini, Önder Abdullah Öcalan'ın da onayı temelinde gerçekleştirmekteyiz" ifadesine işaret etti. Köker, açıklamada belirtildiği gibi söz konusu adımın "yetersiz yaklaşımlara" rağmen atıldığını söyledi.
'KÜRTLER PAYINA DÜŞENLERİ YAPIYOR'
Açıklanın "silahlı mücadelenin tamamen devreden çıktığı anlamı taşıdığını" belirten Köker, "Kürdistan Özgürlük Hareketi, kendi payına üzerine düşenleri yapmış, yapmaya da hazırdır. Bununla birlikte sürecin gereği olan ve devlet tarafından gerçekleştirilmesi gereken yasal düzenlemeler ve diğer yaklaşımlar ise yeterli değildir. Bu durum karşısında, gözlerin artık Meclis bünyesinde çalışmalarını sürdüren 'Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu'na çevrilmesi gerektiği açıktır. Bugüne kadar konuyla ilgili çeşitli kişilerin ve sivil toplum temsilcilerinin görüşlerini dinleyen komisyonun artık vakit geçirmeden, sözünü ettiğimiz açıklamada da dile getirilen 'demokratik entegrasyon' ile ilgili yasa tekliflerini somutlaştırması gerekmektedir. Pazar günkü açıklama ile atılan adımın Türkiye'deki siyasi atmosferi olumlu yönde etkileyerek, barış ve demokrasi yönünde teşvik edici, süreci hızlandırıcı yönde etkili olması beklenmelidir" diye konuştu.
'BASKILAR GECİKMEYE SEBEBİYET VERİYOR'
Açıklamada yer alan "PKK'ye özgü Geçiş Hukuku esas alınmalı" ifadesine işaret eden Köker, "Bu ifade, iktidar yanlısı olsun olmasın, Türkiye medyasında çok dikkat çekti. İfadenin bu kadar dikkat çekmesinin en önde gelen sebebi, Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mehmet Uçum'un sürece ilişkin özel bir yasal düzenleme yapılmasına dair görüşleriyle paralellik içinde olması. Bu paralellik doğru ise, aslında süreç açısından olumlu görülmesi gereken bir durum söz konusudur. Ancak, bir yandan yürütülmek istenen Barış ve Demokratik Toplum Süreci, diğer yandan en büyük ve örgütlü muhalefet gücü olarak CHP üzerindeki baskılarla derinleşen otoriter uygulamalar, sürece genel kamuoyu nezdindeki desteği azaltmakta veya ciddi biçimde tahrip etmektedir. Bu tahribat, sürece kategorik olarak karşı çıkan muhalif örgütleri ve onların ideolojik yaklaşımlarını güçlendirmekte ve atılması beklenen hukukî adımların spekülatif değerlendirmelerle gecikmesine sebebiyet vermektedir" ifadelerini kullandı.
'NE YAPILMASI GEREKTİĞİ BELLİDİR'
Sürecin önemine ve yapılması gerekenlere işaret eden Köker, "İçinde bulunduğumuz anı, 'tarihi' yapan, mevcut Cumhur İttifakı iktidarının ömründen kat be kat uzun bir sürece yayılan Kürt sorununun çözümünün eşiğine gelinmiş olmasıdır. Bu tarihi anın, Kürt halkının mevcudiyetinin tanınması ile ilgili bir çözüme evrilmesi imkânı yönünde değerlendirilmesi, bugünkü siyasi iktidarın kısa dönemli çıkarlarına heba edilemeyecek kadar değerlidir. O yüzden, sürecin gerektirdiği hukuki düzenlemelerin bir an önce gerçekleştirilmesinin, mevcut siyasi iktidarın çıkarlarına hizmet edebileceği endişesiyle engellenmek istenmesine karşı, barış ve demokratik toplumu inşa etmenin değerini öne çıkaran yaklaşımların, güç kazanmasına gayret edilmelidir. Gerekli hukuki adımların atılmasında geç kalındığı doğrudur ama daha da gecikilmemesi için ne yapılması gerektiği de bellidir" şeklinde konuştu.
MA / Ömer Güngör
