ANKARA - Atanan kayyımların pek çok taşınmazı satışa çıkardığını ve milyonlarca borç yaptığını paylaşan DEM Partili Kamuran Tanhan, kayyım ve belediyelerde bulunan bürokratlar hakkında mali soruşturma açılmasını istedi.
2026 Yılı Merkezi Bütçe Kanun Teklifi’nin görüşmeleri, Meclis Plan ve Bütçe Komisyonu’nda devam ediyor. Bugün komisyonda, İçişleri Bakanlığı ve bağlı dairlerin bütçeleri görüşülüyor.
Görüşmelerde söz alan Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Antalya Milletvekili Saruhan Oluç, Bakan Ali Yerlikaya’nı sunumunda sarf ettiği “Türk-Kürt kardeşliği” ifadelerine dikkat çekerek, “Kardeşçe yaşamak, bütün bu topraklarda var olan bütün halklar, bütün inançlar, bütün kimlikler, kültürler, ana diller için geçerli olan bir şey ve hepimizin özlem duyduğu bir şey. Yani özgür yaşamak, özgürce birlikte yaşamak, ortak vatanda birlikte yaşamak, eşit koşullarda birlikte yaşamak; bunların hepsi çok önemli meseleler ve bu konudaki eksikliklerimizi önümüzdeki dönemde hem yasal anlamda hem anayasal anlamda giderme konusunda bir iradenin ortada olması hem iktidar açısından hem de muhalefet açısından böyle bir iradenin var olması önemli” dedi. Êlih Belediyesi kayyımın DEM Partililere ettiği hakaretlere işaret eden Oluç, kayyıma sert ifadeler ile tepki gösterdi.
'KADINLAR ŞİDDET GÖRDÜĞÜ EVLERE GÖNDERİLİYOR'
Söz alan DEM Parti Amed Milletvekili Adalet Kaya ise bakanın sunumunda tüm konularda gerekli tedbirleri aldığına dair konuşmasına dikkat çekerek, böylesi bir durumun söz konusu olmadığını ifade etti. Adalet Kaya, sokakta, mahallelerde, kentlerde farklı bir tablo ile karşı karşıya olduklarını söyledi. Kadınların her an şiddet ile karşı karşıya olduğunu ve hayatta kalma mücadelesi verdiğini belirten Adalet Kaya, kadınlar ile yapılan görüşmeler sonrasında ortaya çıkarılan raporlara dikkat çekti. Kadınların tedbir kararı için kolluk kuvvetlerine başvurduğunu ancak kolluğun kadınların beyanlarının sorgulandığını paylaşan Adalet Kaya, kolluğun, “Aile içi mesele” diyerek, kadınları eve göndermeye çalıştıklarını söyledi. Adalet Kaya, “ ‘Kadınlar gece saatinde başvurduğunda 'Git, sabah gel.' diyorlar ya da 'Eşindir, barışın.' diye eve gönderiyorlar’ Böyle akıl almaz cevaplar var. Psikolojik, ekonomik ve dijital şiddet ya da ısrarlı takip gibi durumlarda asla ciddiye alınmadıklarını ifade etmiş kadınlar ve bu tür meselelerle ilgili delil şartı istenmiş” dedi.
'KADINLAR KORKUDAN BAŞVURU YAPAMIYORLAR'
Göçmen kadınların gördüğü şiddete de değinen Adalet Kaya, kadınların geri gönderilme korkusu nedeniyle başvuruda bulunamadıklarını paylaştı. Ayrıca tüm kadınlardan delil istendiğini belirten Adalet Kaya, "Çoğu zaman tercüman desteği alamıyor, ifadeleri yanlış ve beyanları da eksik olarak kayda geçiyor çoğunlukla. Bu çok önemli çünkü Fatma Altınmakas örneğini hatırlamak gerekiyor burada, tercüman olmadığı için ne yazık ki hayatını kaybetmiş, katledilmiş bir kadın. Kolluk birimlerinin kadınları yeterince bilgilendirmemesi silah teslimi veya gizlilik gibi hayati öneme sahip tedbir taleplerinde kritik öneme sahip ve kritik gecikmelere yol açıyor. Bu gecikmeler can güvenliği riski yüksek olan durumlarda ne yazık ki hayati bir zaman kaybı demek ama bu da yapılıyor. Suçu doğrudan önlemekle ilgili bir şeyden bahsettiniz sunumunuzda yani aslında bütün meselelerle ilgili, bu çok önemli, yasakçı politikalarla ya da ağır cezalarla olmayacağını aslında biliyoruz” diye konuştu.
Adalet Kaya, MİT’n Göç İdaresi binalarında göçmenleri ve göçmen kadınları sorguladığını da paylaştı. Adalet Kaya, “Bir de ülkede, sokaklarda çeteler ne yazık ki tehdit savuruyor. Seçim bölgem Diyarbakır'da gece ‘Devlet biziz.’ diye silahla halkı tehdit ederek bağırıyorlar, görüntüler sosyal medyaya da yansıdı Sayın Bakan. Şimdi, kadınlar her gün şiddet görüyor ve her gün öldürülüyorlar” dedi. Adalet Kaya, Amed’te kalekolların inşa edildiğini de söyledi. Adalet Kaya, “Diyarbakır'daki her dağda, her ilçemizdeki dağlarda yapılan kalekollar halka karşı... Halk orada toprağını savunmak için ya da hayvancılık yapıyor, yaşam alanını korumak için madenciye karşı direniş gerçekleştiriyor. Orada ne yazık ki jandarmaya, askere madenciyi korumak için nöbet tutturuyorlar” diye kaydetti.
‘SONUÇ VERMEDİ’
Söz alan DEM Partili Kamuran Tanhan ise Cumhuriyet kuruluşundan beri devletin Kürt sorununa "güvenlikçi" bir pencereden yaklaştığını ve tekçiliği dayattığını ifade etti. Ancak bu uygulamaların sonuç vermediğini belirten Tanhan, “Eğer sonuç alınmış olsaydı, umumi müfettişliklerden tutun, Takrir-i Sükûn Kanunları, sıkıyönetim uygulamaları, OHAL valilikleri, kayyum uygulamalarını da bunun en güncel bir hâli olarak sunabiliriz. Dolayısıyla sonuç almadığını hepimiz ne yazık ki kötü bir tecrübeyle deneyimledik. Merkeziyetçi akıl, kendisinin yeniden ürettiği bu mekanizmalar Kürtlerin demokratik özneleşmesini engelleme amacı taşıyan tarihsel sürekliliği ifşa etmektedir aslında” dedi.
‘CAMİ VE OKULLAR SATILDI’
Yerel seçimler öncesi adaylarını belirlemek için partisinin ön seçim yaptığını dile getiren Tanhan, “Demokratik, katılımcı ve toplumsal meşruiyetini önceleyen siyaset anlayışının somut bir yansımasıdır aslında ancak ne yazık ki halkın bu açık iradesi seçimlerden hemen sonra bir kez daha idari müdahalelerle karşı karşıya bırakılmış, bugün belediye binalarına atanan kayyumlar yalnızca yöneticileri değil, bir halkın kendi yönetme iradesini, yetkisini de ortadan kaldırmıştır, aslında demokratik katılım hakkını ortadan kaldırmıştır. Ankara'dan getirilen bürokratlar eliyle mevzuata aykırı imar revizyonları yapılmakta, kat artışı yapılmakta. Parklar, sağlık ocakları, sağlık alanları imara açılarak şehirler âdeta yaşanılmaz hâle getiriliyor bu uygulamalarla hatta cami ve okulları satanları da gördük” diye konuştu.
'MALİ SORUŞTURMA AÇILSIN'
Tanhan, kayyımın atandığı belediyelerde bulunan kayyım ve diğer bürokratların mali bir soruşturmadan geçirilmesi çağrısından bulundu. Tanhan, sözlerini şöyle sürdürdü: “O zaman ne kadar büyük bir tahribat yapıldığını hep birlikte görmüş olacağız. Mardin'de 30 taşınmazın satışa çıkarıldığını basından öğrendik, kapalı kapılar altında ve âdeta yargıdan kaçırılırcasına. Yine, Batman'da 34 taşınmaz, Van Büyükşehir Belediyesinin 30 taşınmaz, toplam 600 bin metrekare arsa satışa hazırlanmış, yalnızca yedi ayda 100 taşınmaz için tahminî değer 2 milyar TL olarak belirlenmiş. Van kayyumu toplam 130'dan fazla taşınmazı satışa çıkarmış. Mersin Akdeniz Belediyesinde 680 milyonluk taşınmaz satışa çıkarılmış, dolayısıyla bu bir talan döngüsüne sebebiyet veriyor. Kayyum rejimi bir idari tedbir değil, sistematik bir kaynak transferi mekanizması olarak uygulanmaktadır ne yazık ki.
‘ELİMİZİ ÇABUK TUTMALIYIZ’
Yerel demokrasiyi savunmak, halkın iradesini korumak ve kayyum rejiminin yarattığı tahribatı onarmak için kararlılıkla mücadele etmemiz gerekmiyor mu? Bu konuda size, Bakanlığınıza büyük görev düşmektedir. Barışın toplumsallaşması ve bir an önce gerçekleşmesi için elimizi çabuk tutmalıyız. Barışın anlamını savaşmamak değil, karşılıklı birbirini anlamak, birlikte bir şey yapmak, yardımlaşmak olduğunu adaletin mahkeme salonlarında değil, birbirleriyle kucaklaşarak gerçekleştirilmesi hepimizin görevidir. Nusaybin Belediyesinin bir tane kültür merkezi şurada, fotoğrafını da ben size arz edeceğim, bakarsanız. Tek kültür merkezi belediye yönetimi tarafından o dönemde 8 Mart 2024 tarihinde ihtiyaç fazlası gerekçesiyle devredilmiş ama tek kültür merkezi belediyenin ve şu anda atıl duruyor” diye belirtti.
Görüşmeler vekillerin konuşmaları ile sürüyor.
