İSTANBUL - Stratejik öneme sahip Sirte kentinin hem UHM hem de Sarrac hükümetinin kırmızıçizgisi olduğuna dikkati çeken Ortadoğu Uzmanı İslam Özkan, Rusya ile Türkiye arasında yapılan mutabakatın da sembolik düzeyde kalacağını söyledi.
Küresel güçler ile bölgesel iktidarların karşı karşıya geldiği Libya’da dengeler hızlı bir şekilde değişiyor. Geçtiğimiz hafta Türkiye’nin desteklediği Ulusal Mutabakat Hükümeti'ne (UMH) bağlı birliklerin stratejik öneme sahip Sirte'yi ele geçirmek için operasyon başlatma kararı aldı. Bunun karşısında Mısır Parlamentosu gizli bir oturum gerçekleştirerek Libya'ya asker gönderme kararı aldı. UHM ise Mısır Parlamentosu’nun Libya'ya müdahale yetkisi vermesini “savaş ilanı” olarak nitelendirirken Türkiye ile Rusya arasında 4 madde üzerinde mutabakat sağlandı.
Libya’da hızla değişen dengeleri ve yaşanan gelişmeleri Ortadoğu Uzmanı İslam Özkan değerlendirdi.
DENGELER DEĞİŞTİ
Libya’da çatışan iki tarafın olduğunu hatırlatan Özkan, bunlardan birinin Trablusgarp Hükümeti olduğunu ve bunun içerisinde de farklı grupların olduğunu ifade etti. Müslüman Kardeşlerin de bu hükümet içerisinde yer aldığını vurgulayan Özkan, “Bunun karşısında bir de Tobruk Meclisi var. Orada da Hafter Güçleri yer alıyor. Türkiye UHM’yi desteklemeden, asker ve hava savunma sistemleri göndermeden önce UHM sıkıntılı durumdaydı. Hafter’e ait güçler Trablusgarp’ı taciz etmeye başlamıştı ve sınırlarına oldukça yaklaşmıştı. Fakat Türkiye müdahil olduktan sonra dengeler hızla değişti” dedi.
KIRMIZIÇİZGİ SİRTE
Trablusgarp Hükümeti’nin Birleşmiş Milletler (BM) tarafından resmi olarak tanınan bir hükümet olduğunu anımsatan Özkan, “Sanki bütün taraflar orada bir çatışmanın çıkmasını teşvik eder ya da en hafif tabiriyle girişmeler karşısında seyirci kalma durumundaydılar. Böyle bir durum söz konusu oldu ve gelişmeler bu noktaya kadar geldi. Tabii Hafter’in daha önceki süreçte Türkiye’nin müdahale etmesinin hemen ardından art arda aldığı mağlubiyetlerle Trablusgarp’ın kenarına çekilmesi neticesinde Türkiye ile Rusya’nın bir girişimi söz konusu oldu. Hafter bu girişimi kabul etti ama girişim sonucunda çıkan sonuçları kabul etmedi. Fakat ondan sonra UHM Hükümetine bağlı güçler ilerlemeye başladı. Şuanda Sirte yakınındalar. İki güç için de hem Sirte hem de Cufra kentleri çok önemli. UHM hükümeti iki kenti almadan siyasi bir diplomasinin ya da barışın söz konusu olamayacağını söyledi. Ancak bu kentler geri alınırsa o zaman bunun başlanacağı söyledi. Şuanda Sirte’deki çatışmaların başlangıcı aşamasındayız. Tabi her iki tarafta Sirte’yi kırmızıçizgisi olarak ilan etti” diye belirtti.
MISIR İTTİFAKA GÖRE HAREKET EDİYOR
UHM’nin Sirte ve Cufra kentlerini alma kararından sonra Mısır doğrudan Hafter güçleri adına konuşmaya başladığını sözlerine ekleyen Özkan, bunun birkaç nedeninin olduğunu söyledi. Mısır’ın içerisinde bulunduğu ittifaklar nedeniyle konuşmaya başladığını dile getiren Özkan, “Mısır burada Birleşik Arap Emirlikleri (BEA) ve Suudi Arabistan’la birlikte hareket ediyor. Dolayısıyla Mısır da içerisinde bulunduğu ittifaka göre hareket ediyor. Çünkü ekonomik olarak onlara bağımlı ve Muhammed Musri’ye yapılan darbeden sonra onlardan baya ekonomik, siyasi ve askeri olarak destek aldı. Dolayısıyla Mısır çıkarları açısından müttefikleriyle birlikte hareket etmesi gerektiğini düşünüyor. Bir de Müslüman Kardeşler homofobisi var. Müslüman kardeşler şuanda Fas’ta iktidarda, Tunus’ta hükümet koalisyonun temsilcisi. Cezayir’de iktidarda değiller ama hükümet ve ordu ile ilişkileri gayet iyi. Bunların üzerine bir de Libya’da Müslüman Kardeşlerin hükümet ya da desteklediği hükümet iktidara gelir ve iktidara hakim olursa bunu kendisine bir tehdit olacağını düşünüyor. Bu nedenle mutabakat hükümetine bağlı bir hükümeti meşru olarak görmüyor” diye konuştu.
KUTUPLAŞMA DERİNLEŞİYOR
Mısır ve Türkiye’nin Libya’da sürece dahil olması barış umudunu güçlendirmek yerine kutuplaşmayı daha da derinleştirdiğini dile getiren Özkan, şöyle devam etti: “O yüzden Libya’da işlerin bundan sonra daha da karışacağını söylemek lazım. Dikkat ederseniz Ortadoğu’daki krizlerde dışarıdan bir aktör müdahale etmeye başladığında bu durum ülkedeki barışı güçlendirmiyor ya da görüşmeleri hızlandırmıyor. Askeri çatışmayı daha çok derinleştiriyor. Bunu Suriye’de ve daha birçok yerde gördük. Dolayısıyla dışarıdan yapılan askeri müdahalelerin çok sağlam sonuçlara varmadığını söylemek lazım. Çünkü içeriden bir aktör bunlardan birini desteklediğinde bu sefer devreye başka bir aktör giriyor. O da kendisine yakın gördüğü gücü destekliyor. Dolayısıyla tarafların ikisi de askeri olarak güçlenmiş oluyor. Daha fazla tahripkar silahlara sahip oluyorlar. Buda son tahlilde halkın daha fazla zarar görmesine, daha fazla askerin hayatını kaybetmesine neden oluyor.”
TÜRKİYE-RUSYA MUTABAKATI
Türkiye ile Rusya arasında önceki gün yapılan mutabakata da değinen Özkan, iki tarafın da Libya’da barış istediklerinden emin olmadığını vurguladı. Rusya’nın gerçek anlamda barış istemesi durumunda Hafter’i ikna edebileceğini dile getiren Özkan, şunları söyledi: “Türkiye’nin de UHM’yi ikna etmesinin güç olmayacağını düşünüyorum. Dolayısıyla bu şekilde orada bir barış girişimi mümkündü. Zaten Suheyrat Anlaşması gerekli barış zeminini sağlıyordu. Ama taraflar sadece kendilerini temsil etmedikleri için aynı zamanda dışarıdaki aktörlerin çıkarlarını temsil ettikleri için bir türlü barış görüşmelerinde bir sonuca ulaşamıyorlar. O nedenle ben yakın vadede çatışmaların sona ereceğini düşünmüyorum. Rusya ile Türkiye arasında yapılan mutabakatın da sembolik düzeyde kalacağını düşünüyorum.”
MA / Ferhat Çelik