ANKARA- Bala ve Cihanbeyli ilçelerinde çalışan mevsimlik tarım işçilerinin su ve elektriğe ulaşmada yaşadıkları sıkıntılara ek olarak banyo ve tuvaletin eksikliği yaşam koşullarını iyice zorlaştırıyor. Yüzlerce işçinin kaldığı çadırlarda sadece bir banyo ve tuvalet var.
Türkiye’de günden güne artan ekonomik kriz, insanların ağır olan yaşam şartlarını daha da ağırlaştırdı. Kriz ve pandemi sürecinde yaşanan sıkıntıları en fazla hisseden kesimlerden biri mevsimlik işçiler, bu yıl yine hasat döneminde iş başı yaptı.
Ankara’nın Bala ve Konya’nın Cihanbeyli ilçelerinde çadırlarda kalan mevsimlik tarım işçilerinin yaşam koşulları oldukça kötü. Sabahın ilk ışıklarıyla çalışmaya başlayan işçilerin dillendirdikleri en büyük sıkıntıları ise yaşadıkları çadırlarda elektriğin, suyun, tuvalet ve banyonun olmaması.
SU ÇOK UZAKTA
Devam eden pandemi nedeniyle hijyenin çok önemli olduğu bu süreçte Bala’da çalışan işçilerin elektriği yok, su için de kilometrelerce yolu yürümek zorunda kalıyor. Cihanbeyli’de çalışan işçiler büyük uğraşlar sonucunda çadırlarına suyu ve elektriği getirmiş olsa da ücreti günlük yevmiyeden kesiliyor. Cihanbeyli’de çalışan işçilerden Halil Kaplan, yaşadıkları sıkıntıyı “Güneşin altına çapa sallıyoruz. 30 yıldır buradayız, 30 yıldır devlet bize el atmadı. Su istedik, eskiden su saatsizdi belediye el koydu, ‘Saat abonesi yoksa su da yok’ dedi ve suyu kestiler. Biz de mezarlıktan almaya başladık sonra su aboneliği çıkardık. Sonra elektrik geldi, elektriği de paramızla ödüyoruz. Her ay aybaşı 150-200 lira su ve elektrik parası ödüyoruz" sözleriyle anlattı.
BİR BANYO VE TUVALET
Mevsimlik işçilerin, çocuklarıyla beraber yüzlerce kişiyle kaldıkları çadırlarda kullanabilecekleri bir tek banyo ve tuvalet var. Konteyner olarak kurulan banyo ve tuvalet için sıraya girmek zorunda kalan işçiler, saatlerce güneşin altında çalıştıktan sonra ihtiyaç duydukları banyoyu ise çoğu kez yapamıyorlar. Çoğu aile evlerinin önüne kurduğu leğenlerde çocukların başını yıkarken, yetişkinler banyo sırasının kendilerine gelmesini beklemek durumunda.
13 SAATE 70 TL
Her iki ilçede yaşam koşulları ve dertleri değişmeyen işçilerin bu zorluklara katlanma bedeli ise günde 13 saate 70 TL. Sabah saat 06.00’da başlayıp akşam 19.00’a kadar çalıştıklarını belirten Kaplan, “Pandemi olsa da bizim için sorun değil. Tarım işçilerinden biri ölmüş biri kalmış kimse için bir sorun değil. Hiçbir yerden destek alamıyoruz ama çalışmak zorundayız. Nisan’ın 28’i gibi buraya geldik. Kışa kadar buradayız. Kışın da memlekete gidiyoruz. Orada da iş yok” dedi.
MESAİ EVDE DEVAM EDİYOR
Yaşanan süreçten en çok etkilenen kesim ise kadınlar ve çocuklar. Sabahın erken saatlerinde tarlada işe giden kadınların mesaisi tarladan döndükten sonra da devam ediyor. Çocukların ve çadırın sorumluluğu da tarlada 13 saat boyunca çalışan kadınlarda. Kadınlardan bazıları da ilk kez iş buldukları ve ekonomik olarak güçlendiklerini hissettikleri için yaşanan zorluklara göğüs geriyor. Kadınlardan, C.M bu durumu şöyle anlattı: “Bu güne kadar yaşamıyordum. Şimdi yaşadığımı fark ettim. Çalışmak için çok geç kalmışım. Erkeğe minnet etmiyorum artık.”
UZAKTAN EĞİTİM YOK
Çocuklar ise bir yandan çevrelerinden koparak geldikleri başka şehirlerde adaptasyon sorunları yaşarken bir yandan da eğitim haklarına ulaşamıyor. Pandemi sürecinde uzaktan şekilde devam ettirilen eğitim çalışmalarına, yaşadıkları çadırlarda elektriğin, internet veya internete ulaşabilecekleri materyallerin olmamasından kaynaklı erişimleri yok denecek kadar az. Çocuklarının uzaktan eğitime erişebilmesi için tablet başvurusunda bulunduklarını söyleyen aileler, “Zenginlere tablet verildi fakir fukaraya tablet yok. 10 sefer başvuru yaptık. Müdüre gittik ama gelmiyor. Çocuğa eğitimi gördürecek bir imkanımız yok" dedi.
Aileleriyle birlikte her yıl başka şehirlere gitmek zorunda kalan çocukların çoğu da okulu bırakmak zorunda kalıyor. Bala’da mevsimlik işçilik yapan ailesiyle tarlada çalışan 14 yaşındaki Dicle A. yaşam koşullarından dolayı okulu bırakmak zorunda kalan çocuklardan yalnızca biri. Tarlada çapa, su borularını değiştirme gibi ağır işlerde çalışan Dicle, küçük yaşına rağmen hasta olan anne ve babasının yerine bu işleri yapmak zorunda kalıyor.
Her sene yaşam koşullarının daha da kötüye gitmesinden şikayet eden mevsimlik tarım işçileri, en temel ihtiyaçlarını karşılayamaz durumdayken, çocuklar hakları olan eğitime erişemiyor. Seslerini duyurmak isteyen işçiler sorunların biran önce düzeltilmesini istiyor.