ESKİŞEHİR - Cam zanaatkarı Cem Kılıç, işlediği camların hammaddelerinin ithal olduğundan dolayı döviz kurundan etkilendiğini söyledi.
Kumun bol olduğu ve seramik yapımının geliştiği Eskişehir’de, birçok kişi geçimini cam zanaatından karşılıyor. Turistlerin yoğun ilgisine rağmen hammadde dışa bağımlı olunduğundan cam zanaatkarları, Türk Lirası’nın dolar karşısında değer kaybetmesinden oldukça etkilendi. Odunpazarı’nda cam zanaatı ile ilgilenen Cem Kılıç, “Camgöbeği” ismini verdiği atölyesinde camları işleyip takı, dekoratif ürünler ve biblo heykellere dönüştürüyor. Yaklaşık 10 yıldır cam zanaatı ile uğraşan Kılıç, hobi olarak başladığı zanaatını yavaş yavaş mesleğe dönüştürdüğünü kaydetti.
BÜYÜYEN PAZARA DÖNÜŞTÜ
Cam zanaatının çok genç ve dinamik olduğunu belirten Kılıç, “Ben bu işe başladığımda 20 yaşındaydım. Annemle beraber başladık bu sanata. Şimdi cam koleksiyonu yapan 5-6 yaşlarında çocuklar var, insanlar yeni öğrenmeye başlıyor, öğrendiğimiz gibi de giderek büyüyen bir pazara dönüştü. İyi bir iş fırsatıydı benim için” ifadelerini kullandı. Turistler tarafından yoğun ilgi gördüklerini kaydeden Kılıç, “Sabah 10 ‘da tezgahımıza oturuyoruz. Bir atölyemiz daha var. Bazen orada bazen burada vakit geçiriyorum. Özellikle hafta sonları turistlerin daha yoğun olduğu günlerde akşam 8’e kadar atölyede kakıyorum. Onun dışında bazen model çalışıyoruz” dedi.
DÖVİZ ARTIŞININ ETKİLERİ
Kılıç, cam zanaatında da dışa bağlılık olduğunu belirterek, hammaddelerin yüksek maliyetleri olduğunu söyledi. En büyük dezavantajın, hammaddenin yüksek maliyetlerde elde edilmesi olduğunun altını çizen Kılıç, “Döviz kurundaki artıştan biz de etkileniyoruz. Toplumun neredeyse yarısının görmediği bir sanat olması da ayrıca büyük bir eksiklik. Çoğu insan Eskişehir’e geldiğinde ilk defa görüyor” diye belirtti.
Eğitim vermesi için farklı şehirlere de davet edildiğini aktaran Kılıç, “Sezonluk olarak Çanakkale Antalya ve İzmir’e gittik fuarlara katıldık, buralarda çok ilgi gördü. Atölye kurmak ve eğitim vermek için birçok şehre davet edildim” şeklinde konuştu. Atölyesinde en çok takılara ilgi olduğunu kaydeden Kılıç, dekoratif ürünler, biblo heykel, duvar objeleri, mumluk gibi birçok eşya yaptıklarını da sözlerine ekledi.
EN FAZLA CAM BULUNAN BÖLGE
Cam sanatının tarihsel sürecini anlatan Kılıç, Afyon, Eskişehir ve Kütahya’nın en eski cam zanaatı merkezleri olduğunu söyledi. Kılıç, “Milattan Önce 800 yılında uğraşılmaya başlanmış. Bizans döneminde de yoğun bir şekilde devam etmiş. Dünyanın en fazla cam ürünü bulunan, kazılarda en fazla bozulmamış cam bulunan bölgeler buralar. Bir dönem bu sanata karşı uzun bir sessizlik vardı. 15 yıl önce Eskişehir’de okullarda cam bölümü açıldı ve bununla birlikte bir ivme kazandı. Bizim de çıraklarımız var gelip burada öğreniyorlar” diye konuştu.
‘ATEŞİ DOĞRU KULLANMAK GEREK’
İşin teknik boyutunda ateşi doğru kullanmak gerektiğinin altını çizen Kılıç, “Bir karışım var, propan ve oksijen alevi. Propan fazla olursa, gaz tam yanmaz is yapar. Oksijen fazla olursa da camları köpürtür etkileşime girer. Burada şekil vermek kadar onları sağlam çıkarmak da gerekiyor. Yani bir ısı dengesi olması gerekiyor, ne kadar dengeli olursa o kadar sağlam olur. Çok genç bir meslek, iyi bir pazarı da var biraz sabırlı olurlarsa güzel keyifli bir iş” ifadelerini kullandı.
MA / Berna Kişin