AMED – Marksizm Okulu'nun düzenlediği panelde, Temel Demirer, “Dünyada çok şey değişti ama ücretli kölelik devam ediyor. 19’uncu yüzyılda da köleydik, 20’inci yüzyılda da bugün de köleyiz” dedi.
Amed Marksizm Okulu'nun düzenlediği “Marksizm Günleri” paneli 2’ncisi “Enine boyuna sosyalizm, sosyalizmin dünü, bugünü, geleceği” temasıyla gerçekleştirildi. Çok sayıda yazar ve akademisyenin katıldığı panel, öğleden sonra “Üretim, teknoloji ve otomasyon, işçi sınıfındaki dönüşümler, sınıf mücadelesi üzerindeki etkileri” oturumu ile sürdü.
Wan Milletvekili Sinan Çiftyürek’in moderatörlüğünü yaptığı panelde Akademisyen Fidel Ferit, yazar Münir Köymen, Temel Demirer ve Gültekin Akarca konuşmacı olarak katıldı.
‘EMEK GÜCÜNÜ ÖRGÜTLEMEK BİZLERİN SORUMLULUĞU’
İlk olarak konuşan Çiftyürek, kapitalizmin tarihsel gelişim sürecine değindi. Çiftyürek, Kürdistan özelinde 1980’e kadar kapitalizmin sadece Dilok, Meletî, Erzirom gibi sınır kentlerinde var olduğunu söyledi. Çiftyürek, “Bilinçli bir şeydi bu. Kürdistan’da o süreçte geliştirilmedi. Kürdistan’daki bu kapitalizme, metropollerdeki Türkiye kapitalizmin bir parçası olarak rol biçildi. Bu süreçte çok ciddi bir emek gücü oluştu. Kürdistan Marksistlerinin yüzleştiği sorun bu oldu. Bu emek gücünün örgütlenmesi bizim sorumluluğumuzdur” dedi.
‘ÜCRETLİ KÖLELİK DEĞİŞMEDİ’
Yazar Temel Demirer de bugün dünyada sürdürülemez kapitalist bir krizin olduğunu ve buna 3’üncü büyük bunalım dendiğini ifade etti. Bu bunalımı niteleyen en büyük şeyin “zombi kapitalizmle” karşı karşıya olduklarını aktaran Demirer, “Dünya’da çok şey değişti ama biz Marksist Leninistler kendimizi dünyada değişen şeyler üzerine değil, değiştirilmesi gereken şeyler üzerine inşa ederiz. Dünya’da çok şey değişti ama ücretli kölelik devam ediyor. 19’uncu yüzyılda da köleydik, 20’inci yüzyılda da bugün de köleyiz. Öyleyse biz tarihi süreci değiştirilmesi gerekirken değişmeyen şeyler üzerinden tarif etmek üzerindeyiz” diye belirtti.
Bugün emperyalizmin ve burjuvazinin kapitalizminin bilim alanında da devam ettiğini kaydeden Demirer, işçi sınıfının tarihsel rolünü görmezden gelen erteleyen her türlü söylemi karşı devrimci olarak nitelendirdi. Demirer, “ Sosyalizm dediğimiz şey ücretli köleliğin lav edilmesidir, yabancılaşmanın ortadan kaldırılmasıdır. Yabancılaşmayı ortadan kaldırmak içinde özel mülkiyeti yok edilmesidir. Başka türlü bir sosyalizm bize ait değildir” şeklinde konuştu.
Münir Köymen ise kapitalizmin kendi işleyişiyle kendi ölümüne koştuğunu vurguladı. Kapitalizmi öldürecek birilerinin olması gerektiğinin altını çizen Köymen, bunun da işçi sınıfının politik örgütlenmesinde geçtiğini belirtti. Artan iş cinayetlerine dikkat çeken Gültekin Akarca, “Mülkiyet ilişkileri işçinin canını okur, değiştirilmesi gereken dost veya düşman ilan edilmesi gereken mülkiyet ilişkileri ve onun temsilcileridir. Çünkü biz onlarla ilişki kurarız” dedi.
‘İŞ VE EKONOMİK KAYIP’
Akademisyen Fidel Ferit, 21’inci yüzyılda karma karışık bir işçi yapısı ile karşı karşıya olduklarını belirtti. Ferit, son 30 yılda teknolojik gelişmelerin insanları derinden etkilediğini ancak teknolojiyi üretim gücüyle aynı görmenin hatalı olduğunu vurguladı. Teknolojik gelişmelerin özellikle iş dünyasında düzeni temelden sarmış olsa da gelişmelerin sadece sermayedarlar için olumlu olduğunu belirten Ferit, “Her ne kadar olumlu olsa da mevcut sistem bu faydaları işçi sınıfına taşımadığı gibi aynı zamanda işçi sınıfının üzerinde gelir eşitsizliği, iş güvencesizliği gibi çeşitli sorunlara yol açtı. İş kaybı ve ekonomik kayıpta olan işçiler ekonomik, sosyal ve psikolojik ciddi bir baskıya maruz kalmıştır” ifadelerini kullandı.
Panelin ardından Sinan Çiftyürek’in moderatörlüğünde katılımcılarla “Tarihte sosyalizm, 19’uncu ve 20’inci yüzyıl sosyalizmi yıkılış nedenleri,21’inci yüzyıl sosyalizminin ana çizgileri” başlıklı yuvarlak masa toplantısı düzenledi.