DİYARBAKIR - Ermeni ustasından öğrendiği demircilik mesleğine 60 yılını veren Aziz Sapan, atölyesinde bir zamanlar demiri tavına getirmek için harladığı ateşi, şimdilerde sadece ısınmak için yakıyor.
Bir milyon 200 bin dolayında insanın hayatını kaybettiği tahmin edilen 1915 soykırımından kurtulabilen Ermenilerin bir kısmı dönemin hükümeti tarafından sürgün edildikleri bazı il ve ilçelerde yaşamlarını sürdürebildi. Bu merkezlerden biri olan Diyarbakır’ın Lice ilçesinde yaşayan son Ermeniler ise, 1975 yılında ilçeyi vuran depremin ardından burayı terk etti. Diğer birçok zanaat gibi demircilikte de adlarından söz ettiren olan Ermeni ustalar, Lice’de bu mesleği birçoklarına öğretip, çırak yetiştirdi.
15 YIL ÇIRAKLIK YAPTI
İlçenin çarşısında “Sıcak Demirci” isimli küçük bir dükkânı bulunan 73 yaşındaki Aziz Sapan, henüz 13 yaşındaki iken yanına çırak olarak verildiği Ermeni ustasından 15 yıl boyunca bu mesleğin inceliklerini öğrendi ve bu mesleğe 60 yılını verdi. Tıpkı kendisi gibi bu mesleği yine Ermeni ustalardan öğrenen Baki Güngörmez’le birlikte açtıkları dükkanı yıllarca işleten Sapan, ortağı hastalanıp artık çalışamaz hale gelince tek başına kaldı.
ISINMAK İÇİN YAKIYOR
İlerlemiş yaşı nedeniyle artık gözleri iyi göremez, kulakları zor işitse de her sabah işinin başında olan Sapan, küçük atölyesinin her yeri çalıştığı malzemeler ve yaptığı el aletleriyle dolu. Fakat bir zamanlar demiri tavına getirmek için harladıkça harladığı ocak bugün sönük. Makineleşmenin yanı sıra eskiden ürettiği tarım aletlerini sattığı köylülerin yaşadığı köylerin bugün artık büyük oranda boşalmış olmasından dolayı yaptığı aletlere alıcı bulmakta zorlanıyor. Bu yüzden ki atölyesinde ateşi şimdilerde sadece ısınmak için yakıyor. Yanında çalıştığı ustalarla birlikte burada yaşayan son Ermenilerin de yaşanan deprem sonrası ilçeden ayrıldığını anlatan Sapan, sadece aileleri geçmişte burada bulunmuş yurtdışında yaşayan iki Ermeni kardeşin her yıl sonbahar aylarında ilçeye gelerek birkaç gün kendisine misafir olduklarını dile getirdi.
USTALIĞA GEÇİŞ HİKAYESİ
Sapan, “Ermenilerin yanında çıraklık yapa yapan bu zanaatı öğrendik. Önceleri körüğü üflerdik, sonra ağırlıkları vururduk” sözleriyle anlatmaya başladığı çıraklıktan ustalığa geçiş hikayesinde, ağır bir iş olsa da demirciliğin geçmişte parlak bir meslek olduğunu biraz da hayıflanarak dile getiriyor. Tıpkı “Eskiden köylerde kömür çıkarırlardı. Ancak şimdi o tokmak çıkmış (döner kepçeli ekskavatör), onlar daha güçlü” diyerek, bu iş için ürettiği kimi aletlere bugün hiç talep olmamasından yakındığı gibi. İş yapabilmesinin köylülere bağlı olduğunu dile getiren Sapan, “Ancak bütün köyler bugün harabe olmuş, kimse kalmamış. Zulümden kaçmışlar, yuvaları yıkıldığı için girmişler” diye belirtti. İş ortağının hastalanmasıyla yalnız kalınca, gelen tek tük siparişleri de tek başına yapamaz halen gelen Sapan, daha çok atölyesindeki hazır ürünleri satıyor.
ÇIRAK BULAMIYOR
Bugün demirciliğin artık para getirmemesi nedeniyle ailelerin çocuklarını çırak vermediğini söyleyen Sapan, şunları ekledi: “Bugün kimse artık demirciliğe ilgi duymuyor. Bu sebeple kimse artık bu işte çalışmıyor. 100 TL’ye ne gelir? O para artık kâğıt olmuş. Kimse de bu zanaatı yapmıyor, ağır çünkü. İnsanlar zahmetten de kaçıyorlar.”
Sapan’ın canını sıkan bir diğer şey ise artık müşteri bulamazken kayyım yönetimindeki belediye ait atölyesinin kirasına yapılan zam. Yıllarca ter döktüğü ekmek teknesinden para kazanmayan Sapan, aldığı emekli maaşıyla ancak geçimini sağlayabildiğini belirtti.
MA / Ceylan Şahinli