AĞRI - Maden, inşaat, fabrika ve atölyelerde koronavirüs riskine rağmen çalışmak zorunda bırakılan işçilerin durumuna dikkati çeken Dr. Sedat Abbasoğlu, “Kovid -19 salgınında işçilerin sağlığı patronların insafına bırakılmıştır” dedi.
Ankara Tabip Odası İşçi Sağlığı Komisyon Üyesi Doktor Sedat Abbasoğu, koronavirüs (Kovid-19) riskine rağmen üretimin sürdüğü iş sahalarının durumunu değerlendirdi. Salgın nedeniyle birçok iş sahasının risk altında olduğunu belirten Abbasoğlu, her yıl yaklaşık 2 bin kişinin iş cinayetlerinde hayatını kaybettiğini hatırlattı. İşçi sağlığı hizmetlerinin piyasalaştığını söyleyen Abbasoğlu, on binlerce iş kazasının kayıt altına alınmadığı bir çalışma düzeninde işçilerin koronavirüs salgını ile karşı karşıya olduğuna dikkati çekti.
ŞEFFAFLIK ÖNEMLİ
Konuya dair meslek birliklerinin, sendikaların üyeleriyle temasa geçerek, çeşitli anketler yapıp hastalık ile ilgili verileri toplamaya çalıştığını; ancak elde edilen verilerin yeterli olmadığını dile getiren Abbasoğlu, “Her gün Sağlık Bakanı’nın açıkladığı veriler, yapılan test sayısı, yeni vaka sayısı, yaşamını yitiren hasta sayısı, iyileşen hasta sayısı gibi verilerin ötesinde elimizde bir veri yok. Oysa salgınlarla uğraşan Halk Sağlığı uzmanları ve epidemiyologların süreci değerlendirebilmeleri, salgının seyri ile ilgili toplumu bilgilendirebilmeleri için çok fazla sayıda veriye gereksinimimiz olduğunu ifade etmektedirler. Hastalananların yaş grupları, cinsiyetleri, meslekleri, mevcut durumda yaptıkları işler, çalışma alanları, hangi şehirde yaşadıkları gibi verilerin bilinmesi sürecin şeffaflığı, güvenilirliği ve salgın ile ilgilenen bilim insanlarının yorumları için oldukça önemlidir” dedi.
İŞÇİ SAĞILIĞI
Yoğun bakım ve pandemi servislerinde çalışan sağlık çalışanları ve taşeron işçilerin çalışma alanlarının riskin en yüksek olduğu alanlar olduğuna dikkat çeken Abbasoğlu, sağlık çalışanlarının çalışma koşullarının, çalışma saatlerinin ve iş yüklerinin hem iş yasası hem de işçi sağlığı açısından olumsuzluklar içerdiğini belirtti. Abbasoğlu, “Aile Sağlığı merkezlerinde kişisel koruyucu ekipman sıkıntısı halen devam etmektedir. PTT dağıtım elemanları günde 6 saat yol yürüyerek, 75 – 80 yere uğramak zorunda kalmaktadırlar. Bir diğer riskli çalışma alanı olan marketlerde çalışan kasiyerler günde yüzlerce insana fiziksel mesafenin uyulmadığı koşullarda hizmet vermek zorunda kalmaktadırlar. Üretimine devam eden inşaat iş kolunda da özellikle yemek saatlerinde ve dinlenme saatlerinde risk ciddi düzeye çıkmaktadır. Küçücük konteynerlerde sosyal mesafe koşularının olanaklı olmadığı yaşam ortamlarında inşaat işçileri dinlenmekte ve uyumaktadırlar. Doğal olarak hastalığı bulaştırma riski de çok yüksek olmaktadır. Madenlerde de üretim yavaşlatılmış olsa da devam etmekte ve inşaat işçilerine benzer koşullarla karşı karşıyadırlar” diye konuştu.
HEKİMLER 'KİRALIK İŞÇİ'
AKP iktidarının 2012 yılında işçi sağlığı sorunlarını çözeceğini söyleyerek çıkardığı 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Yasası’yla sorunların çözülmediği gibi işçi sağlığı hizmetlerinin özelleştirildiğini söyleyen Abbasoğlu, şöyle devam etti: “İş Sağlığı hizmetinin taşeron örgütlenmesi olan OSGB’ler ( Ortak Sağlık ve Güvenlik Birimleri ) eli ile yürütülmesini öngörmüş ve işçi sağlığı ve iş güvenliği ile ilgili sorumluluğu patronlara değil işçi sağlığı profesyonellerine yüklemiştir. 6331 sayılı yasa ile OSGB’lerde çalışan işyeri hekimleri ve iş güvenliği uzmanları kiralık işçi konumuna getirilmişlerdir. Mevcut hali ile işçi sağlığı hizmeti kağıt üzerinde yapılır hale gelmiştir. Böylesi bir işçi sağlığı sisteminde Kovid-19 salgınında işçilerin sağlığı patronların insafına bırakılmıştır.”