AMED - ÖHD’li Muhittin Muğuç, demokratik bir ülke isteyen kesimlerin ilk olarak İmralı tecridine karşı söz kurması gerektiğini vurguladı.
İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde 25 yılı aşkın süredir tecrit altında tutulan PKK Lideri Abdullah Öcalan’dan 41 aydır haber alınamıyor. Aile ve avukatlarıyla görüştürülmeyen Abdullah Öcalan’dan en son, kardeşi Mehmet Öcalan ile 21 Mart 2021 tarihinde kesintili telefon görüşmesiyle haber alınabildi. Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) yöneticilerinden Muhittin Muğuç, mutlak tecridi değerlendirdi.
‘HUKUKİ HAKLAR UYGULANMALI’
Abdullah Öcalan’a yönelik tecridin uluslararası komployla Türkiye’ye getirildiği 15 Şubat 1999 tarihinden bu yana devam ettiğine dikkati çeken Muğuç, İmralı’da tutukluluk haklarının uygulanmadığını dile getirdi. Asıl amacın Kürt sorununun çözümünde hem Kürt halkı hem de Türkiye halkları tarafından muhatap kabul edilen Abdullah Öcalan’ın halkla bağının koparılmak olduğunu söyleyen Muğuç, “Bugün bir yurttaş Türkiye yasaları kapsamında yargılanıyorsa ve kendisine ceza veriliyorsa aynı hukuktan gelen hakları da mevcuttur. Sen bir kimseyi hukuksal anlamda yargılamaya başladığında o yurttaşın hukuksal anlamda hakları olduğunu da kabul etmek zorundasın” diye belirtti.
‘HUKUK GARABETİ DEVAM EDİYOR’
Abdullah Öcalan’ın Türkiye’ye getirildiği süreci “hukuk garabeti” olarak nitelendiren Muğuç, şunları belirtti: “Birleşmiş Milletler (BM) sözleşmesi var. Bir yurttaşın idam edilme ihtimali ya da olasılığı varsa kesinlikle başka bir güvenli ülkeye girişinin sağlanması gerekiyor. Türkiye’ye getirilişinde bile uluslararası mecranın ya da hukukun ne kadar yetersiz olduğunu ve ne kadar güvenli bir ortam yaratmayan bir mekanizma olduğunu ortaya koymaktadır. Şu anki süreci 1999 yılındaki süreçten ayrı tutamayız. BM, uluslararası anlamdaki mekanizma ya da sözleşmeler bazı durumların önüne geçebilir ancak Abdullah Öcalan şahsında maalesef bu durum gelişmiyor.”
‘SALDIRILAR TECRİTTEN BAĞIMSIZ DEĞİL’
Son günlerde Kürt dili ve kültürüne dönük yaşanan saldırıların İmralı tecridinden bağımsız olmadığının altını çizen Muğuç, “İmralı’da görüşmeler sağlandığında bu ve benzer sorunlar aşılacaktır. Bu görüşme siyasal, ekonomik, politik anlamda birçok yerde kendini hissettirecek ve herkesin rahat olabileceği bir ortam sağlayacaktır. İletişim kanalları açıldığında toplumsal olarak da rahat bir nefes alabileceğimize inanıyoruz” dedi.
‘HERKES SÖZ KURMALI’
Ekonomik ferah bir gelecek isteyen ve demokratik bir ülke olmasını isteyen herkesin tecrit konusunda söz kurması gerektiğini dile getiren Muğuç, “Kürt sorununun muhatabıyla görüşülmesi için iletişim kanallarının açılması gerekiyor. İletişim kanallarının açılabilmesi için de herkesin bulunduğu yerden İmralı Adası’ndaki tecridin kalkması için elinden geleni yapması gerekiyor” diye kaydetti.