ANKARA - Cezaevlerinde devam eden açlık grevleri için duyarlılık çağrısı yapan Beyaz Tülbentli Anneler, “Ölümler yaşanmadan İmralı kapıları açılmalı” dedi.
PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerinde uygulanan tecridin kaldırılması ve hak ihlallerinin sonlandırılması amacıyla 27 Kasım 2020 tarihinde başlatılan açlık grevi 76’ncı gününde. Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı Leyla Güven öncülüğünde 8 Kasım 2018’de başlatılan ve 200 gün süren açlık grevleri döneminde tecridin kaldırılması için Ankara sokaklarında olan Beyaz Tülbentli Annelerden Hasret Karaman, Narıç Temel ve Halime Kahraman kamuoyuna duyarlılık çağrısında bulundu.
Tutukluların haklı talepleri için bedenlerini açlığa yatırmalarının acı verici olduğunu dile getiren Hasret Karaman, yaşanılanları "hukuksuzluk" olarak nitelendirdi. Hukuksuzlukların son bulması için Öcalan üzerindeki tecridin bir an önce kaldırılması gerektiğini vurgulayan Karaman, “Her gün hukuktan bahseden iktidar artık şunu anlasın; Tutuklular en demokratik hakları olan insanca yaşama hakkı için 76 gündür grevde. Hukuk demeden önce cezaevlerine baksınlar. İktidar yetkilileri bir gün yemek yemeden durabilirler mi?” diye sordu.
8 İNSAN YAŞAMINI YİTİRDİ
Öcalan’ın avukatlarıyla görüşmesinin önemine değinen Karaman, “Sayın Öcalan'ın ailesi ve avukatlarıyla görüşmesine izin verilmeli. İmralı’da tecrit varken, tutuklular açlık grevinde olduğu sürece, evimde sıcak yemek yapamıyorum. Bazı günler sofrayı kuruyoruz ama yemeden tekrar kaldırıyoruz. İnsanın vicdanı el vermiyor” diye konuştu. Leyla Güven öncülüğünde 8 Kasım 2018’de başlatılan eylemlerde 8 insanın tecridi protesto etme amacıyla yaşamına son verdiğini anımsatan Karaman, “Süreç başka yere evirilmeden talepler kabul edilmeli. Başka ölümlerin yaşanmaması ve tutukluların sağlığının bozulmaması için bir an önce yetkililer adım atmalı” uyarısında bulundu.
DAHA GÜZEL BİR DÜNYA İÇİN…
İnsan hakları aktivistlerine de seslenen Karaman, “Tutukluların taleplerini sokaklarda haykırmamız lazım. Bütün herkes el ele vermeli. Tutsak olan insanlar daha güzel bir dünya yaratmak için mücadele ediyorlar, bu mücadelede onları yalnız bırakmak vicdani değil” dedi.
ACININ TARİFİ YOK!
Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılmasının vicdan sahibi herkesin talebi olduğunu vurgulayan Narıç Temel de, 2018’de yaşanılan sürecin bir benzerinin yeniden yaşanıyor olmasına karşı kaygılı olduğunu dile getirdi. Annelerin tarifi imkansız acılar yaşadığını dile getiren Temel, “Bir anne yüreğiyle söylüyorum yaşadıklarıma karşı içim yanıyor. Artık annelerin yürekleri yanmasın. Devlet bu tutumundan bir an önce vazgeçmeli” ifadelerini kullandı. Temel, devamında duyarlı insanlara çağrıda bulunarak, açlık grevlerini uluslararası kamuoyunun gündemine getirilmesi için herkesin mücadele etmesi gerektiğini söyledi.
Öcalan üzerinde 21 yıldır uygulanan tecridin bütün topluma yayıldığına dikkati çeken Halime Kahraman ise, devam eden açlık grevlerinin ölüm oruçlarına evrilmeden taleplerin kabul edilmesi gerektiğini vurguladı. Ölümler yaşanmadan İmralı’nın kapılarının açılması çağrısında bulunan Kahraman, “Kürtler hiçbir zaman kendilerine karşı yapılan hukuksuzluklara baş eğmedi bundan sonra da eğmeyecek” diye belirtti.
ÖZGÜRLÜK SAĞLANANA KADAR…
Cezaevlerindeki açlık grevleri eylemlerine her kesimin ses vermesi gerektiğini söyleyen Kahraman, şöyle konuştu: “Cezaevlerinin sesi olmalıyız. Her alanda her yerde sesimizi yükseltmemiz gerekir. Uluslararası kamuoyunda daha fazla baskı yapmamız lazım. Herkesin kendi diliyle konuştuğu bu topraklarda biz Kürtçe konuşamıyoruz, tecrit ediliyoruz. Buna karşı mücadele etmek zorundayız. Sadece tecride karşı değil Öcalan'ın özgürlüğünü sağlayana kadar mücadele etmemiz gerekir. Bu hukuksuzluklara karşı sadece Kürtlerin sesini yükselmesi de yetmez, herkes ‘yeter’ demeli. Kürt, Türk Arap, Asker, Gerilla farketmez bütün anneler el ele vererek herkes için barış istemeli, bu taleplerini sesleri çıktığı kadar haykırmalı.”