ANKARA - Esra Hankulu'nun ölümüyle ilgili Ümitcan Uygun'un ağırlaştırılmış müebbetle yargılandığı davada mütalaasını açıklayan savcı, Uygun için müebbet hapis istedi.
Ankara'nın Mamak ilçesi Akdere Mahallesi'ndeki evinde geçen yıl 5 Ağustos’ta şüpheli bir şekilde yaşamını yitiren Esra Hankulu’nun ölümüyle ilgili Ümitcan Uygun'un "kasten öldürmek" suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasıyla yargılandığı davada savcı, celse arasında mütalaasını mahkemeye sundu. Savcı, sanık Uygun'un Hankulu'nun başına cebir uyguladığı, kafasını sert ve künt bir zemine çarptırılması sonucu ölümüne neden olduğunu, ardından cenazeye yatakta bulunduğu pozisyonu verdiğini belirterek, "kasten öldürmek" suçundan müebbet hapisle cezalandırılmasını istedi.
Ankara 9'uncu Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davanın ilk duruşmasında savunmalarını yapan sanıkların hiçbiri suçlamaları kabul etmedi. Mahkeme, sanık avukatlarının yeniden adli tıp kurumundan rapor alınması yönündeki taleplerini reddederek, toplanacak başkaca delil ve dinlenecek tanık kalmadığını bildirerek, savcıya mütalaası için söz verdi. Celse arasında mütalaasını sunan savcı, Hankulu'nun, 3 Ağustos 2021'de sanıkların tamamı evdeyken, künt kafa travmasına bağlı iç kanama sonucu öldüğünü belirtti. Sanık Uygun'un odada, Hankulu'nun hayati bölgesi başına cebir uyguladığını, böylece maktulün düşürülmesi veya kafasının sert ve künt bir zemine çarptırılması sonucunda hayatını kaybettiğini, ardından sanığın cenazeye yatakta bulunduğu pozisyonu vererek, evden ayrıldığını aktardı.
‘UYGUN ÖLDÜRDÜ’
Mütalaasında adli tıp raporlarına dikkat çeken savcı, Hankulu’nun ölümünden önceki 24 saat içinde beyin kanaması geçirdiğini, ölüm olayının 01.00'dan sonra gerçekleştiğini, o süre içerisinde sanık Uygun'un evde bulunduğunu kaydederek, "Sağlık ekiplerinin müdahalesi esnasında maktulün çenesinin kitlendiği gözetildiğinde, olayın gece saatlerinde sanığın maktul ile birlikte aynı evde oldukları vakitte olduğu anlaşılmıştır. Alınan raporlardan ve sanıkların beyanlarından anlaşılacağı üzere vücuttaki darbelerden sonra 1 saat içerisinde maktulün kustuğu ve şuurunun bozulduğu, bu şekilde maktul Hankulu'nun Ümitcan Uygun tarafından öldürüldüğü belirlenmiştir" ifadelerine yer verdi.
Mütalaada, sanık Uygun'un Hankulu'yu darp ettiği belirtilerek, "Bu darbeler neticesiyle maktulün vücudunun birçok yerinde bası, ekimoz ve sıyrık izleri oluştuğu anlaşılmaktadır. Bunlar maktulün kendini savunmak isterken meydana gelen izlerdir" denildi.
MÜEBBET HAPİS TALEBİ
Sanık Uygun'un Hankulu'nu uyku halinde öldürdüğüne ilişkin bir delil ve iddia olmadığı belirtilen mütalaada, Hankulu’nun başına aldığı darbe ile ölümü arasındaki nedensellik bağının adli tıp raporlarıyla da tespit edildiği kaydedildi. Kişinin olay sırasında alkollü olması ya da ilaç almasının tek başına “Kendisini savunamayacak durumdaki kişiyi kasten öldürme” suçunu oluşturmadığı vurgulanarak, bu nedenle sanığın “kasten öldürme” suçundan cezalandırılması talep edildi.
SUÇ DELİLLERİ GİZLENDİ
Mütalaada, tutuksuz sanıklar Furkan Gürgil ve Dilan Civelik'in olaydan sonra Uygun'un telefonda, "Beni bu işe karıştırmayın" demesi üzerine polisteki ifadelerinde Uygun'un adını vermedikleri aktarıldı. Her 2 sanığın da Hankulu'na ait telefonu sakladıkları ve polis ifadesinde Uygun'un ismini vermedikleri, bu nedenle “suç delillerini gizlemek” suçundan hüküm kurulması istenildi.