Kadınlar ittifak tartışmaları için ne diyor?

img

İSTANBUL - Kadının olmadığı hiçbir ittifakın kendileri için bir seçenek olmadığını belirten kadın örgütü temsilcileri, “Demokratik, eşitlikçi ve özgürlükçü bir paradigmaya sonuna kadar güç ve desteğimizi sunarız” dedi. 

Türkiye’de derinleşen ekonomik ve siyasal kriz toplumda rahatsızlıklara yol açarken, harekete geçen muhalefet partileri, bir yandan erken seçim çağrısı yaparken, diğer yandan saha çalışmalarını hızlandırdı. 27 Eylül 2021 tarihinde “Tutum Belgesi”ni açıklayan Halkların Demokratik Partisi (HDP), son günlerde kamuoyuna yansıyan Demokrasi İttifakı tartışmalarıyla gündemde. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne karşı bir araya gelen CHP, İyi Parti, DEVA Partisi, Gelecek Partisi, Saadet Partisi ve Demokrat Parti ise, “Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem” ittifakında anlaşmaya vardı.
 
Kadınların, siyasi partilerin ittifak arayışına ilişkin ne düşündüğünü ve önerilerini sorduk.
 
KADINLARI YOK SAYAN İTTİFAKLAR 
 
Özgür Kadın Hareketi (Tevgera Jinên Azad-TJA) aktivisti Zekiye İlbasan, Türkiye’de uzun süredir Cumhur ve Millet ittifaklarını değerlendiklerini ancak bu iki ittifakın da kadın haklarıyla bağdaşmayan yaklaşımlarının olduğunu söyledi. Her iki ittifakın da kadınları görmeyen bir politika yürüttüğüne işaret eden İlbasan, “Dolayısıyla bu politikalara Kürt kadınlar olarak güç ve destek vermemiz mümkün değil. Özellikle 2020 ve 2021 yılını değerlendirdiğimizde İstanbul Sözleşmesi’ne dahi tahammül edemeyen bir iktidar bloğu var. Kadınlar olarak bu zihniyete karşı çıkıyoruz ve mücadelemizi yürütürüz. Bugün mücadele yürüten onlarca kadının cezaevinde olmasına sebep olan bir iktidara ya da bir ittifaka onay vermeyiz” ifadelerini kullandı. 
 
GERÇEK İTTİFAK KADINLARLA OLUR 
 
Kürt kadınların özellikle altını çizdiği 3’üncü siyasetine işaret eden İlbasan, kadın şahsında gelişecek üçüncü bir yolun tüm toplumun özgürlüğünü sağlayacak bir yol olacağını söyledi. Kadınların Cumhur ve Millet ittifakları arasında sıkıştırılmak istendiğini belirten İlbasan, şunları söyledi: “Bu üçüncü yol dediğimiz aslında demokratik eşit, özgürlükçü kadın paradigmasını benimseyen bir yol olmalı. Bu yolu benimsemeyecek herhangi bir ittifakı kadınların güç katması, katkı sunması imkansız. Demokratik, eşitlikçi ve kadın özgürlükçü bir paradigmaya biz sonuna kadar güç ve desteğimizi sunarız. Biliyoruz ki kadın özgürleşmeden toplum özgürleşmez. Ancak toplumu değiştiren, dönüştüren kadınların yönetime dahil olacağı bir anlayış, savaşın, sömürünün, yoksulluğun ve kadın katliamlarının önüne geçecektir. Üçüncü yolu bu anlamda benimseyecek olan bütün siyaset ve politikaya güç ve desteğimizi sunarız.” 
 
ÖCALAN ÜZERİNDEKİ TECRİT
 
Türkiye’de gelişecek hiçbir ittifak ve siyasetin tecrit gerçeğini görmezden gelerek ilerlemeyeceğinin altını çizen İlbasan, “Bu üçüncü yol, Kürt Halk Önderi Sayın Abdullah Öcalan üzerindeki tecridi ele almadan olmaz. 2013 yılında bir diyalog yürütülmüş ve Türkiye toplumunda bir huzur yaratılmıştı. Tamda üçüncü yolu ele aldığımızda, o günden bugüne tecridin başlamasıyla toplumdaki yoksulluk, savaş ve ekonomik krizin önü devasa bir şekilde açıldı. Şu anda Türkiye’de tecrit sadece Sayın Öcalan üzerinde değil tüm topluma yönelik yürütülüyor. Dolayısıyla üçüncü yol önemlidir. Bu yüzden Kürt kadın hareketi, bunu bilen bir yerden yaklaşıp, üçüncü yolun örülmesinde katkımız ve mücadelemiz olacaktır” dedi. 
 
AKP’DEN BEKLENTİ YOK 
 
Sosyalist Kadın Meclisleri (SKM) Sözcüsü Çiçek Otlu da Cumhur İttifakı’na karşı burjuva restorasyonunu ilan eden Millet İttifakı’nın kurulduğunu ancak her iki ittifakın da kadın, işçi ve ezilenler açısından bir seçenek olamayacağını söyledi. AKP rejiminin erkek egemenliğini kurumsallaştırmaya çalıştığını ve İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçerek, nefret cinayetlerine sebep olduğunu sözlerine ekleyen Otlu, AKP’nin iktidara geldiği günden bu yana binlerce kadının katledildiğini hatırlattı. AKP döneminde bir cins kırımının yaşandığını belirten Otlu, “makul kadın” tanımını kabul etmediklerini ve buna karşı her alanda mücadele yürüttüklerini vurguladı. Otlu, “Bu coğrafyada eğer örgütlüyseniz başta Sebahat Tuncel, Gülten Kışanak, Ayşe Gökkan, Leyla Güven gibi çok yüksek cezalara çarpıtılabilirsiniz. Son bir yıla baktığımızda Deniz Poyraz’ı Garibe Gezer’i katleden, Aysel Tuğluk’u cezaevinde tutan faşist erkek egemen rejimden hiçbir beklentimiz yok. Bu yüzden bu seçeneği dışta bırakıyoruz” diye belirtti.
 
“Yoksulluğun, şiddetin ve sömürgeci politikaların yaşandığı Türkiye ve Kürdistan’da kesinlikle başka bir alternatifimiz var” diyen Otlu, şöyle dedi: “Bu topraklarda 7 Haziran seçimlerinde HDP nasıl ki büyük bir siyasi zafer kazanmış ise biz kadınların da alternatifi olan birleşik mücadeleyi yaratabiliriz. Bu üçüncü cephe ezilenlerin, işçilerin, Kürt özgürlük hareketinin, LGBT+’ların, ekolojistlerin sesi olan tamamen ezilenlerin ve hakların programından yana olan bir üçüncü cephenin kurulma şansı vardır. Bu cephenin özelliği kesinlikle faşist erkek rejimine karşı birleşik anti faşist mücadelenin yükseltilmesidir.  Birleşerek kazanacağımıza inanıyoruz.”
 
KADINLAR OLMADAN TARTIŞILIYOR
 
Kadın Zaman Derneği Başkanı Dilek Başalan ise ittifak tartışmalarını yakından takip ettiklerini belirtti. Kadın kazanımlarının siyasi vaatlere alet edildiğine dikkati çeken Başalan, “Bunu riyakarlık olarak da yorumlayabiliriz. Daha da somutlaştırırsak seçimlerde billboarda, siyasi liderler kadınların haklarıyla ilgili ve geleceğiyle ilgili birçok vaatlerde bulunuyor ama bu vadelerin seçim sonrası partilerin gündeminde olmadığını görüyoruz. İttifaklar konuşuluyor ama kadınlar ne istiyor?  Bu anlamda somut önerileri nelerdir? diye bakıldığında; tartışmalarda genelde kadını aileye hapseden bir anlayış var. Yani kadını bir kere aileden çıkarmak zorundayız. Kadınların yaşam hakkı ve geleceği söz konusu. Kadınlar olarak ailenin içinden çıkmak istiyoruz. Babaya, kocaya siyasi liderlere hapis olmak istemiyoruz. Bizim özgün bir gelecek inşamız var. O yüzden bütün siyasi partilerden de istediğimiz; kadının hapsedildiği, kapatıldığı o dar yerden çıkarılmasıdır” ifadelerini kullandı. 
 
SEÇENEK KADIN ÖRGÜTLÜLÜĞÜ
 
Kadın politikalarıyla ilgili siyasi partilerde eşbaşkanlık sisteminin önemine değinen Başalan, “Ülkede diğer partiler, eşbaşkanlığı tartışmaya açtı mı? Böyle bir kazanımımız varken kadını eşit gören, yaşam alanlarında saygılı olan ve eşit temsiliyeti savunan eş sözcülük ve eşbaşkanlık varken diğer partiler bunu tartışıyor mu? Bunlar bizim için çok önemli. Kadınlar için üçüncü bir seçenek kadınların örgütlülüğüdür, kadın örgütlülüğü dışında bir inşa düşünemiyoruz” dedi.