İSTANBUL - AKP-KDP ortaklığıyla sürdürülen saldırılara tepki gösteren DAD Kadın Meclisi, “Zaman sahipsiz, mekân rızasız, mazlum çaresiz değildir” dedi.
Türkiye’nin Kürdistan Demokrat Partisi'nin (KDP) ortaklığıyla Federe Kürdistan Bölgesi'nde bulunan Zap, Metîna ve Avaşîn'e yönelik 17 Nisan'da başlatılan saldırılara bir tepki de Demokratik Alevi Dernekleri (DAD) Kadın Meclisi'nden geldi. Yapılan yazılı açıklamada, şu ifadelere yer verildi:
“Evrenin, güneş sisteminin ikrarlı, rızalı hali üzerinde yaşadığımız dünyada çar anasırın ( güneş, su, hava, toprak) ikrarlı, çarkı pervaz hali, vardan varoluşun cümle canı Haq’ın görünen yüzü kabul eden inancımız rıza şehrinde barış, özgürlük, adaletli bir yaşamı kabul etmiş Alevi toplumsallığı ve kadınları olarak içinde bulunduğumuz savaş halini kabul edemediğimizi ve evrende rızasız can alan her eylemi ret ediyoruz.
HALKLARA SAVAŞ DAYATILIYOR
Körükleyerek harladığınız savaş, belki ırkçı, iktidarcı, rantçı egolarınızı ve duygularınızı tatmin edebilir ki ediyor. Bu durum inanç öğretimiz olan rıza şehri, yani demokratik, özgür, barışçı, adil ve onurlu yaşamı hepimizin elinden alıyor. Evrenin ikrarlı akış halini salisenin onda biri bir süre müdahale; kaos halini ve yok oluşa sebep olur. Alevi kadınlar olarak, savaş halini ret ediyoruz, doğumu Haq kapısı bilen bizler yaşamayı, yaşatmayı, üretmeyi, paylaşmayı, cümle canı ve doğayı koruyup kollamayı yaşam düsturu olarak algılar ve böyle yaşarız. Savaş hali inancımıza ters, yol düsturumuza aykırıdır. Kapitalist modernitenin ulus devlet zihniyetiyle bizlere yoksulluk, doğa talanını, kadın kırımını, eğitimsiz toplumu, yurtsuz insanları, mutsuz ve umutsuz yaşamı ayrıca barışı, özgürlüğü, demokrasiyi talep edenlere de savaşı dayatmaktadır. Bizimle birlikte bu savaş etrafımızdaki diğer halkları da savaş sarmalının içine çekmiştir.
ÊZİDÎ KADINLAR
Bu sarmal içersinde 74 ferman gören Êzidî halkı, ulusal kimliğinden dolayı katliama uğradı. Kadınları ve çocukları köle pazarlarında satıldı. Akıbeti bilinmeyen yüzlercesi de var. Bir yenisini asla kabul etmiyoruz. Kendi içimizde de ortak yaşamı kuramadığımız tüm halklar ve inançlar bu durumun ortadan kalkması için mücadele halindedirler. Hala da kendilerine özgür ve onurlu yaşamı sağlayamadılar, sağlayamadık. Halklar ve inançların kadim beşiği olan Ortadoğu, Mezopotamya topraklarında sürüp giden savaş hali çözümsüz bir halde devam etmektedir. Sorun adeta evrensel bir boyut kazandı. Deyim yerindeyse eldeki düğüm dişe düşmüştür. İktidar, rant ve kirli geçmişlerini kapatmak için insanlığa dayatılan savaş bir an evvel sonlandırılmalıdır. Akan kan, gözyaşı bir an evvel durmalıdır. Yurdundan edilenleri yerine, toplumu barışa ve sükunete bir an evvel kavuşturmak için herkesi barışa davet ediyoruz. Zaman sahipsiz, mekân rızasız, mazlum çaresiz değildir."