Yaşamı savaşa karşı direnmekle geçti

  • kadın
  • 09:11 2 Mayıs 2022
  • |
img
İZMİR - Yaşamı savaşlara karşı direnmekle geçen Barış Anneleri Meclisi'nin kurucularından İne Akgün'ü anlatan yakınları, "Hiçbir zaman 'ah' demedi, boyun eğmedi. Geriye mücadele mirası bıraktı" dedi.
 
İzmir’de yıllarca savaşa karşı barış mücadelesi veren İne Akgün, 28 Nisan'da yaşadığı sağlık sorunları nedeniyle 77 yaşında yaşama gözlerini kapadı. Menderes ilçesinde toprağa verilen Akgün, ömrünü adadığı barışı görmeden göçerken, arkasında büyük bir mücadele mirası bıraktı. 
 
EŞİ CEZAEVİNDE YAŞAMINI YİTİRDİ
 
Mardin'in Ömerli ilçesi Fafe köyünde dünyaya gelen ve burada büyüyen Akgün, 1973 yılında yakını olan Necip Akgün ile evlendi. Yaşadıkları ekonomik sorunlardan kaynaklı bir süre sonra ailesiyle İzmir'in Kadifekale ilçesinde göç etmek zorunda kalan Akgün'ün eşi 1992 yılında "Örgüt üyesi" iddiasıyla gözaltına alındıktan sonra tutuklanarak, Buca Cezaevi'ne konuldu.  Gözaltında 13 gün işkence gören Akgün'e, yargılama sonucu 12 yıl 8 ay hapis cezası verildi. İki yıl sonra Buca Cezaevi'nden sırasıyla Çankırı ve Aydın'a sevk edilen Akgün, gördüğü işkenceden dolayı akciğer kanserine yakalandı ve 1999 yılında tutulduğu Aydın Cezaevi'nde yaşamını yitirdi.
 
İLK BARIŞ ANNELERİNDEN
 
İne Akgün eşinin tutuklanmasının ardından nerede bir eylem, hak ihlali varsa en ön saflarda yerini aldı. Eşinin yaşamını yitirdiği 1999'da kurulan Barış Anneleri İnisiyatifi'nin kurucularından oldu. İnisiyatif çatısı altında mücadelesini sürdüren Akgün, barış mücadelesinin simge isimlerinden oldu. Yürütülen savaşa karşı bölge kentlerine giderek, sınırda canlı kalkın ve çadır eylemlerine katıldı. Çocuğu olmayan Akgün, 77 yıllık yaşamı boyunca tek başına ayakta kalarak, tüm çocuklara savaşsız, şiddetsiz bir ülke bırakmak için direndi. 2015 yılında verdiği bir röportajda ömrü yettiğince mücadeleyi sürdüreceğini belirten Akgün,"Evde oturamıyorum bir direniş, bir eylem olsa orada ilk ben olmak istiyorum. Mücadele içinde olmak beni dinç tutuyor" sözleriyle kendini anlattı.
 
Akgün'ün mücadele dolu yaşamını kardeşi, yol arkadaşı ve yeğeni anlattı.  
 
MÜCADELE DOLU BİR YAŞAM
 
Ablasının zor ve mücadele dolu bir yaşamı olduğunu belirten Sevim Sökmen, eşinden sonra mücadeleden geri durmadığını söyledi. Ablasının 4 yıldır sağlık sorunları nedeniyle eylem ve etkinliklerde aktif yer alamadığını, bundan kaynaklı da çok üzüldüğünü ifade eden Sökmen, "Birlikte mücadele yürüttüğü arkadaşlarını çok severdi. Sürekli onlarla birlikte nerde bir eylem, açıklama olsa gitmek isterdi. Tek başına olmasına rağmen hiç birimizin evine gelmek istemezdi. Evinde bile sürekli birlikte yol yürüdüğü arkadaşlarıyla olmak istiyordu. Ablamın hayatı zorluklara karşı direniş ve mücadele ile geçti. Ablamı ayakta tutunda mücadeleydi. Yaşamını yitirmesi hayatımda büyük bir boşluk ve üzüntü oluşturdu" dedi. 
 
VARLIĞI GÜÇ VERİYORDU
 
Birlikte Barış Anneleri'nde yıllarca mücadele veren Behiye Yalçın da, Akgün'ü  tanıyıp, birlikte yol yürümenin gurunu yaşadığını söyledi. Yalçın, "İne Anne, hasta olduğunda bile eylem ve açıklamalarımıza gelirdi. Hasta olmasından kaynaklı gelmesini istemezdik ancak o bize, 'Sizinle birlikte mücadelenin içerisinde olduğumda hastalığımı unutuyorum. Mücadele beni iyileştiriyor' diyordu. Bütün yaşamı mücadeleydi. Nerede bir ailenin, annenin başı sıkışsa İne Anne oradaydı, yanlarındaydı. Çok güzel bir arkadaşlığı, yoldaşlığı vardı. İne Anne ile Dersim, Diyarbakır Şırnak bölgelerinde yürütülen savaş politikalarına karşı birlikte gidip, çadır eylemleri, canlı kalan ve nöbetler tuttuk. Doğal bir öncü misyonu vardı. Her annemiz kıymetlidir. Ama İne Anne'nin yeri başkaydı. Varlığı ve yaşamı bize güç veriyordu" diye belirtti. 
 
DÜNYANIN EN GÜÇLÜ KADINI İDİ
 
Çocukluğundan beri teyzesiyle birlikte yol arkadaşlığı yapan yeğeni Berfin Ökmen (26) ise, yaşamında büyük bir boşluk oluştuğunu söyledi. Teyzesini "Benim için dünyanın en güçlü kadınıydı" olarak tanımlayan Ökmen, şöyle devam etti: "Örnek alınabilecek biriydi. Çocukluğum onun yanında geçti. Onun ellerinde büyüdüm. Birlikte çok zamanlar geçirdik. Çocukken cezaevi görüşüne, katıldığı eylemlere birlikte giderdik. Tüm zorluklara rağmen hiç bir zaman ah demedi, boyun eğmedi. Ekonomik olarak da çok zorluk çekti. Ancak buna karşı da dikiş dikerek, el emeği işiyle evini idame etti. Teyzem bana, zorlu yaşamında ayakta durmayı öğretti. Mücadeleyi miras bıraktı. Hiç bir zaman vazgeçmedi. Bize bıraktığı mücadele mirası her şeyden en önemlisiydi. Her zaman 'Benim çocuklarım yok, ama bütün Kürdistan'ın çocukları benim çocuklarımdır. Ben onları kendi çocuğummuş gibi bağrıma basıyorum' diyordu. O hepimizin annesiydi." 
 
MA / Semra Turan - Delal Akyüz