ADIYAMAN - Gün doğumu ile batımı arasında tütün işçiliği yapan kadınlar, emeklerinin karşılığını alamamanın yanında, satışı şarta bağlayan yasayla da uğraşıyor.
Tütün fidesini toprakla buluşturduğu andan, fabrikada işlenmesine kadar her aşamada yer alan kadınlar, emeklerinin karşılığını alamıyor. Öyleki bu alanda sömürülen kadınların isyanı 1884’de kurulan Cibali Tütün Fabrikası’na kadar dayanıyor. Fabrikalarda çalışan işçilerin yarısını kadınlar oluşturmasına rağmen erkeklerden az ücret almaları nedeniyle seslerini 1927’de şu sözlerle duyurmak istediler: “Her gün erkek işçilerle aynı safta ve aynı şartlar altında çalıştığımız halde yevmiyelerimizde bariz farklar var. Bir erkek işçinin yaptığı işi bilfiil biz de yaptığımız halde yevmiyelerimiz arasındaki pek büyük farklar neden ileri geliyor? Eğer hakikaten fark gözetiliyorsa hükümet meseleye el koysun ve erkek işçinin almakta olduğu ücreti biz de alalım, çünkü biz de aynı sınıfın birer ferdiyiz.”
2002 yılına geldiğimize ise "meseleye el koyan" hükümet ince tütün ve tütün mamullerini özelleştirildi, yetiştiriciliğine ise kota getirdi. Son alarak tütün üreticilerinin kendi ektiklerini satmasının önüne geçen 2017 yılında 5607 sayılı “Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu'nda” yapılan düzenleme ile Tarım ve Orman Bakanlığı'ndan "yetki belgesi" alma şartı getirildi. Yetki belgesini alamayan üreticilerin tütün ticareti yapması tamamen yasaklanırken, yetki belgelilerin ise ancak kuracakları kooperatif aracılığıyla satış yapabilecekleri kanuna eklendi. Yasa, Ocak 2022’de yürürlüğe girdi.
İktidarın yürürlüğe koyduğu yasa ile “kaçak eşya” (Sadece kurulacak kooperastifleri satabilme yasası) haline getirilen tütünde yıllarca emeğinin karşılığını alamayan kadınlar, "satışı yasak" olan ürünü yetiştirebilmek için bir de artan girdi maliyetleri ile mücadele etmek zorunda kalıyor. Adıyaman'da tütün fidelerini toprakla buluşturan kadınlar, elde edecekleri mahsulü nasıl pazarlayacaklarının kaygısı taşırken, diğer taraftan hala satamadıkları geçtiğimiz yılın mahsülüne dair de kara kara düşünüyor.
KADIN EMEĞİ
Tütün tarlasının uzaklığına göre sabahları saat 03.00- 05.00 arası bazen henüz güneş doğmadan uyandıklarını söyleyen Meryem Lale (45), merkezdeki Karapınar Mahallesi’nde bulunan bahçesinde fide yetiştirdiğini söyledi.
Lale, "Fideler yetişince tarlaya ekiyoruz. Olgunlaşınca tek tek yaprakları sırayla koparılıyor. Elle topladıklarını getirip iplere diziyorsun, kuruyunca hepsini eğiriyorsun. Zahmeti çok parası az” diye anlattı. Eskiden arazi kiralayarak ekip topladıkları tütünleri Adıyaman’a getirdiklerini, ancak bu sene maddi olarak yetemeyecekleri için yapmaktan vazgeçtiklerini söyleyen Lale, aynı zamanda firmalara da ucuza tütün satmak durumunda kalacakları için zararlarının katlanarak artma riski taşıdığını ifade etti.
'YEVMİYE İLE YAĞ ALINMIYOR'
Eşi Mahmut Demir ile birlikte aynı mahallede yıllardır tütün eken Yasemin Demir (38), 5 çocuğunu tütünden elde ettiği para ile okuttuğunu söyledi. Tütünün yapılan son yasal düzenlemelerin de etkisi ile geçen seneye göre artık kazanç getirmediğini ifade eden Demir, “İnsanlar eskiden yevmiye usulü çalışmak için tarlaya gidiyordu, şimdi onda da para yok. Geçen sene günlük 130-150 arası yevmiye veriliyordu, bu sene de aynı. Gidiyorsun sabahtan akşama kadar çalışıyorsun 150 TL alıyorsun. O parayla ise 5 kilo yağ alamıyorsun. Zar zor idare ediyoruz. Böyle devam ederse geleceğimizi görmüyoruz” diye konuştu.
Karapınar Mahallesi’nin diğer bir yaşayanı Fadime Şenses (65) ise, “Tütün ekiyoruz ama satılmıyor, satılmadığında aç kalıyoruz. Her gün her şeye zam yapılıyor. Tütünü satamazsak aç kalacağız. Her alanda bu krizden çok etkilendik, bir şey alamıyoruz” dedi.
İŞÇİ TUTAMIYORLAR
Günlerinin ev işi ve tarla işi arasında sıkışarak geçtiğini söyleyen merkeze bağlı Mestan Mahallesi’nde yaşayan Sevda Çıtrık, tarlaları için bazen işçi tuttuklarını, ancak ekonomik kriz sebebiyle son yıllarda bunu da yapamadıklarını dile getirdi. Çıtrık, “Krizden dolayı bu sene çoğu kişi de işçi tutamadı. Biraz yorucu işimiz. O yüzden bazen bir birimizle yardımlaşarak çalışıyoruz. Dayanışma ile ayakta kalıyoruz” diye konuştu.
EN ÇOK KADININ EMEĞİ SÖMÜRÜLÜYOR
Tütün yasası sebebiyle sıkıntılı bir süreç yaşadıklarını, “yeni bir umut” diyerek yeniden tütün ektiklerini söyleyen Çıtrık, “Geçen sene kaldırdığımız tütünlerimiz hala ambarda duruyor. Bir yandan onları satamadık, bozulma riski var bir senenin emeği çöp olacak. Bir yandan tekrardan bunları ekiyoruz. Satılır da elimize iki kuruş geçer diye. Ben bunun parası ile çocuğumun dershane masraflarını karşılıyorum” diye anlattı. Bölgede tarlaların hemen hepsinde kadınların çalıştığına değinen Çıtrık, bu açıdan gözlemlediği ortamı “Bu coğrafyada en çok kadınların ezildiğini ve emeğinin sömürüldüğünü düşünüyorum” sözleriyle özetledi. Çıtrık, “Tabii ki Karadeniz’de de en çok kadınlar eziliyordur ama tütün işçiliği gerçekten çok zahmetli. Ben bu memlekette özellikle kadınların daha çok ezildiğini düşünüyorum. Kadın olmasa evde aş burada da iş olmuyor” diye konuştu.
'TARLAMI SATABİLİRİM'
2 çocuğu ile geçim mücadelesi veren aynı köyden Berihan Çıtrık ise, şunları söyledi: “Tütün ekiyoruz yapabildiğimiz tek iş bu. Ancak devlet bize imkan tanımıyor. Ektiğimizi de satamıyoruz, evimizde çürüyor. Başka yapabileceğimiz bir iş de yok. Sabah 4-5 gibi kalkıyoruz, burada akşam 8-9’a kadar çalışıyoruz. Tek başımayım. Burada sadece bir tarlam var onu da satma ihtimalim var. Başka elimde bir şey de yok. Her yıl zarar arttı. Param yok, maaşım yok. Eskiden de tütünün satışı sıkıntılıydı ama bugün kimse satmaya cesaret edemiyor. Buradan tütünle çıktığını görürlerse el koyuyorlar.”
MA / Ceylan Şahinli