ANKARA - Söylemleri nedeniyle medyada “Che’nin Halası” olarak da bilinen Zehra Canan, sokakta çalışmasına izin verilmediğini belirterek, “‘Yoksul yok’ diyorlar. Nereden biliyorsun olmadığını. Gezdin mi mahalleleri? Gidin bir bakın evlere” dedi.
Ankara’nın sokaklarında 6 yıldır lif, çorap, peçete gibi ürünler satarak geçimini sağlamaya çalışan Zehra Canan, uzun süredir polis ve zabıtaların baskısına maruz kalıyor. Her gün sabahın erken saatlerinde Mamak’tan yola koyularak Kızılay’a gelen Canan, yazın sıcakta kışın da soğukta ihtiyaçlarını gidermek için çalışıyor. Ekonomideki krize dair verdiği demeçlerle kamuoyunda “Muhalif teyze” ve “CHE’nin halası” olarak da tanınan Canan, ekonomideki krizi, maruz kaldığı polis ve zabıta baskısını Mezopotamya Ajansı’na (MA) anlattı.
‘SOĞUK BİR YANDAN POLİS BİR YANDAN’
Kızılay’ın yakınlarından kovulduğu için Çankaya ilçesinde bulunan Kızılırmak Sokağı’na gitmek zorunda kalan Canan, sürekli polislerin baskısına maruz kaldığını anlattı. Ankara ayazında dahi Kızılay’a gelerek, satış yapmaya çalıştığını hatırlatan Canan, “Çok zorluklarla satıyorum. Soğuk bir yandan, polis, bekçi zabıta bir yandan. Geçen gün metrodan çıktım, duvarın üstünde oturuyorum ama çantaları açmadım. 50 tane polis geldi, beni yakalayıp arabaya attılar. Araba da hapishane arabası gibiydi. Kendileri önde ben arkada karanlık, basık, camı kapalı bir yerde oturdum. Ter içinde kaldım. Beni orada bir saat beklettiler. 2 buçuk 3 bin TL’lik eşyamı elimden aldılar. Böyle 50-60 erkek çorabı, örgüler var. Ben bunların ipinin tanesini 15 TL’ye alıyorum. Örmesi de var. Bak kollarım ağrıyor. Ben buna hep para, vergi veriyorum. El koydular vermediler” dedi.
‘NE YİYELİM?’
Karanfil sokakta daha önce polisler tarafından yerde sürüklendiğini de anlatan Canan, “Cezam neyse vereyim karakola götürmeyin lütfen, diyorum ‘Hayır görevimizi yapacağız’ diyorlar. Görevi benim üzerimde mi buldunuz! Neymiş bunu satması yasakmış, oradaki esnaf şikayetçiymiş. Ben açıkta gıda satmıyorum herhangi bir enfeksiyon yok. Sadece ben değil kağıtçıları, hurdacıları, simitçileri kovalıyorlar. Amacınız nedir? ‘Yasak’ diyorlar. Niye yasak, biz ne yiyeceğiz? ‘Bana ne benim görevim’ diyor. Bende sinirlendim, ‘Sayın emniyet müdürüne git söyle o da maaşını bana versin ben de gelmeyeyim bu işe’ dedim. Meraklı mıyım bu yaşta çıkıp da sabah erkenden polisle karşılaş, her gün zabıta ile karşılaş! Ya kağıtçıları bile topladılar. Ya ne yesin bu adam?” diye sordu.
‘O KADAR OTORİTERLER Kİ’
İktidarı eleştiren Canan, “Ben onlar gibi bedava konutlarda oturmuyorum. Elektriğim bedava değil. Suyum bedava değil. Karanfil’de sinir krizi geçirdim, aldırmıyorlar. Karakolda ‘Fazla konuşma seni nezarete atarım’ diyorlar. Hani cevap veremiyorsun, hakkını arayamıyorsun. O kadar otoriterler ki! Adamların gözü dönmüş benim üzerimde deniyorlar hırslarını. Ben ne yaptım? Bir şey mi çaldım, yolsuzluk, hırsızlık mı yaptım, mafya mıyım? Yaşamak kolay! Çok zor şartlar altında yaşıyorum. Bundan 3 sene evvel böyle bir şey yoktu. Ankara belediyesi değişti, yasaklar başladı” ifadelerini kullandı.
‘EKONOMİ KÖTÜ, DEVLET TİCARET YAPIYOR’
İktidar sözcülerinin “ekonomi iyi” açıklamalarına değinen Canan, “Diyorlar ki ‘Ekonomi iyi, çok güzel, süper’. Yalan söylüyorlar. Ekonomi hiç iyi değil. Niye ‘Ekonomi güzel’ diyor biliyor musun? Devletin içinde her türlü oligarşi var. Yiyenler çok! İş verenler, sermaye, mafya, çete birbirlerine girmişler. Bunlar, ticarete girmiş, ticaret yapıyorlar. Devleti yönetmiyorlar, halkı düşünmüyorlar” diye konuştu.
‘GEZDİNİZ Mİ MAHALLELERİ?’
Geçen günlerde 100 TL’lik gaz aldığını belirten Canan, şöyle devam etti: “10 metre küp vermedi. Ben eskiden 100 TL’ye gaz alırdım, 3- 4 ay giderdi. Kışın ne yapacağız? ‘Yoksul yok’ diyorlar. Nereden biliyorsun olmadığını. Gezdin mi mahalleleri? Gidin bir bakın evlere. O evlerde neler dönüyor… Şu ekmek 4 TL. 3 kişiyiz günde 6 ekmek alıyoruz, içi boş. Şu peyniri ben alamıyorum ya. Ayıp çok ayıp! Nereden biliyorsun yoksul olmadığını! ‘Herkesin altında araba var’ diyorlar. Arabayı da sen dağıttın. Türkiye’de lüks yoktu, siz getirdiniz. Emperyalizmin, kapitalizmin mallarını satmak için ülkeye soktunuz. Milletin eline kart verdiniz, borçlandırdınız. Ya fakirin bir arabası varmış onu da kredi ile almış zavallı, çok mu? Yazıklar olsun, bir arabayı bile çok görüyorlar!”
‘SRİLANKA’YI GÖRSÜN’
“Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir devlet böyle bir yönetim görmedim” diyen Canan, “Srilanka’ya ne oldu görsün. ‘Asarım, keserim’ deyip birde milleti korkutuyorlar. Binlerce polis, bekçi aldın. Ne işe yarayacak? Anca milleti dövüp kendilerini koruyacak. Üretmedin, istihdam yaratmadın, ha bire hazırdan yedin. Devamlı liberal, kapitalist sistemi ve Amerikan politikalarını kullandın. Bıçak geldi, kemiğe dayandı. Dolar çıktı bilmem kaça. Ne yaptın? Köprü, yol yaptın. Köprü, gelir getirmez. Sen buğdayı Ukrayna’dan Rusya’dan alıyorsun. ‘Ekonomi çok güzel, uçuyoruz’ diyorsun. Gelen bütün iktidarlar onların piyonu. Sadece bu değil diğerleri de aynı. Özal’ıydı, Çiller’iydi, Mesut’uydu hep yolsuzluk yaptılar. 70 seneden beri hiçbir sosyal parti iktidara geldi mi? Aman komünistler, komünizm geldi ülkeye. Ya neden korkuyorsun komünistlikten. Ha komünizm eşitlikten yana ya, zenginler yiyemeyecek, malları servetleri olmayacak. Ondan korkuyorlar. Komünistlik bir yönetim biçimi, ne korkuyorsun! O da Amerika'nın politikaları. Amerika, sosyalizm gelirse sömüremez.”
‘ZENGİNDEN VERGİ ALIN’
“Bir devlet yoksuldan, küçük esnaftan vergi almaz” diyen Canan, sözlerini şöyle noktaladı: “Sen zenginden, iş verenlerden, o büyük sermayeden niye vergi almıyorsun? Soydular yediler. Yine iyi dayandı memleket! Dünyanın dört bucağında bunların paraları, villaları var. Sizin neleriniz var. Tekeli kapattı, Türkiye Elektrik Kurumu ve Telekom’u özelleştirdi. Senin neyin kaldı? Biz bu kadar verginin hangi birine yetişelim. Bir devlet her şeyden vergi almaz. Sağlık, eğitim hep özelleştirildi. Sermayeyi getirmiş devletin içine sokmuş, beraber yiyorlar. Bir iktidar olayım, şu özellerin hepsini kapatacağım.”