İSTANBUL- “Vakti Geldi: Sinema Endüstrisinde Cinsel Taciz” adlı panelde konuşan Giresun Üniversitesi RTS Bölüm Başkanı Hülya Uğur Tanrıöver, kadınların sinema sektöründe var olabilmesinin iki koşulunu, "İlki Kadın olarak onlara tabi olmak, onların dediklerini yapmak. İkincisi ise kadının tamamen cinsiyetini unutturarak onlara adapte olmak" sözleriyle açıkladı.
Bu yıl 16’ncısı düzenlenen Filmmor Kadın Filmleri Festivali çeşitli etkinliklerle devam ediyor. Festival kapsamında “Vakti Geldi: Sinema Endüstrisinde Cinsel Taciz” adlı panel Fransız Kültür Merkezi’nde gerçekleştirildi. Panele, Giresun Üniversitesi Radyo Televizyon Sinema (RTS) Bölüm Başkanı Hülya Uğur Tanrıöver, Televizyon Sendikası Üyesi Sinem Derya Çetinkaya, Oyuncu Arzu Okay ve çok sayıda kadın katıldı.
‘EN TEMEL TACİZ DİLDE BAŞLAR’
Panelde ilk olarak konuşan Hülya Uğur Tanrıöver, kadınların 70 ve 80’li yıllarda yüksek öğretim bir dalı olarak kadın hareketi ile birlikte sinema sektörüne girdiğini belirtti. Kadınların sinema sektöründe var olabilmesinin iki koşulu olduğunu belirten Tanrıöver, “Bunlardan ilki kadın olarak onlara tabi olmak, onların dediklerini yapmak. İkincisi ise kadının tamamen cinsiyetini unutturarak onlara adapte olmak. Yani cinsiyetsizleşmek” dedi. Tanrıöver, sinema endüstrisinde kadınlara yönelik en temel tacizin dil ve söylemde olduğuna dikkat çekti.
'ERKEKLER KADINLARI ÖNE SÜRÜYOR'
Kadınların sinemada daha çok "vitrinlik" olarak görüldüğünü belirten Tanrıöver, “Film endüstrisinde cinsiyet ayrımcılığı var. Daha az kadın yönetmen bir sürü kadın asistan, dizilerde daha fazla kadın yönetmen sinemalarda daha az kadın yönetmen. İşlevsel olarak baktığımızda prodüksüyonda kadın fazla çalışıyor. Erkekler işlerini bir an önce çözebilmek adına kadınları öne sürüyorlar” dedi.
‘KADINLAR ,ERKEKLEŞEREK VAR OLABİLİYOR’
Sinema sektöründe toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin yaşandığını da dile getiren Derya Çetinkaya ise, “Sinema ve dizilerde repliklerin sadece yüzde 30’u kadınlarda. hakimlik, doktorluk gibi nitelikli işleri daha çok erkekler yapıyor. Başrolde kadınlar sadece yüzde 23’ünü oynuyor” ifadelerinde bulundu. Kamera arkasında ise yapımcı, yönetmen, post prodüksiyonda, ışıkta erkeklerin görünürlüğü fazla iken kostüm, reji, asistanda kadın görünürlüğü fazla. Kadınlar ancak erkekleşerek var olabilmeye çalışıyor” dedi.
‘HİYERARŞİNİN YIKILMASI GEREKİYOR’
Sinemada tacizlerin daha çok konuşulabilmesi için hiyerarşinin yıkılması gerektiğinin altını çizen Çetinkaya, “ Taciz ya da diğer sorunlarda meslek örgütlerine, sendikalara başvuran kadınlar başvuru cesaretini gösteriyorlar fakat konuyla ilgili bir şey yapılacağı zaman ‘ben çok yıprandım’, diyor ya da eşlerin sevgililerin araya girmesiyle kadın meselesi erkeklik meselesine dönüşüyor. Bu nedenle iktidar ilişkisinin kırılması gerekiyor” diye konuştu.
Panel soru cevap ile son buldu.