BATMAN - Hasankeyf için verilen mücadeleyi anlatan “Suyun Ölüm Tarihi” belgeselinin yönetmeni Ali Ergül, yapılacak her eylem ve etkinliğin Hasankeyf ve Sur'u kurtarmaya bir adım daha yaklaştırdığını belirterek, ses çıkarmanın önemi üzerinde durdu.
Batman’da bulunan 12 bin yıllık geçmişe sahip Hasankeyf, yapımı süren Ilısu Barajı nedeniyle sular altında kalacak. Yıkım ve dolgu işlemleri devam eden baraj çalışmaları kapsamında daha önce Zeynel Bey Türbesi’nin taşındığı biçimde önümüzdeki günlerde bu kez tarihi minarelerin Raman Dağı eteklerinde kurulan Hasankeyf Yeni Kültürel Park Alanı'na taşınması gündemde. Kentin tepkilere yol açan çarşısının da yine yakın zamanda yıkılması bekleniyor.
Tarihi miras olan Hasankeyf için verilen mücadeleyi konu alan “Suyun Ölüm Tarihi” belgeselinin yönetmeni Ali Ergül ise, bir yandan Hasankeyf'i kayıt altına almaya devam ederken, diğer yandan Avrupa ülkelerinde organize edilen gösterimlerle Hasankeyf için kamuoyu oluşturma çabasında.
Belgesel çekimlerinin ardından ilk defa Hasankeyf'e gelen Ergül, yıkımın gün geçtikçe daha da arttığını söyledi.
'BÖLGENİN İKLİMİ DEĞİŞECEK'
Ilısu Barajı'nın Hasankeyf'i sular altında bırakmasının yanı sıra Dicle Vadisi'nde de büyük bir tahribata yol açacağına söyleyen Ergül, "Dicle Vadisi büyük bir biyoçeşitliliği içinde barındırıyor. Bu baraj belki Hasankeyf ile gündem oluyor, oysaki bizi tarihsel belleğin yanı sıra büyük bir doğa felaketi de bekliyor. Dicle Vadisi boyunca yaşayan bitki çeşidini, bitki örtüsünü, yaban yaşamını, balıklardan tutalım da insan yaşamına kadar herkesi olumsuz etkileyecek. Dicle üç kentin lağımını da içinde barındıyor ve Dicle son yıllarda gittikçe kirlendi. Şimdi burası baraj ile birlikte büyük bir foseptik çukura dönüşecek. Doğa felaketinin yanı sıra bölge iklimi de değişecek ve hem insan yaşamına hem de canlı yaşamına olumsuzluklara neden olacak. Ne için topu topu 50 yıl ömrü olan bir baraj için hepsi yapılıyor" sözleriyle yaşanacak çevre felaketine dikkat çekti.
'UNESCO'NUN SORUMLULUĞU VAR'
Yaşanacak çevre felaketinin yanı sıra tarihsel belleğin de yok olacağını hatırlatan Ergül, "Hasankeyf 12 bin yıllık bir tarihe sahip ve artık yok olma tehlikesiyle karşı karşıya. Bu tarih de sadece Kürtlerin değil, tüm dünya halklarının ortak mirasıdır. Ve buranın sular altında kalacak olmasında aynı zamanda UNESCO'nun da sorumluluğu vardır” dedi.
Ergül, bu barajın sadece AKP iktidarının değil, son 50 yıllık iktidarların gündeminde olan bir proje olduğunu da ifade etti. Ergül, bugün olanın ise OHAL'i fırsat bilen iktidarın projeyi bir an önce bitirmek istemesi olduğunu kaydetti. Oysaki yapılacak yeni eylemler ile barajın yapımı durdurulabileceğini ve böylece hem Hasankeyf hem de Dicle Vadisi’nin kurtarılabileceğini vurgulayan Ergül, Avrupalı şirketlerin projeye finansör olması nedeniyle özellikle de Avrupa'da yapılacak eylemlerin önemli olduğunu belirtti.
‘HER EYLEM KURTARMAYA BİR ADIM YAKLAŞTIRACAK'
Ergül, "28 Nisan'da Hasankeyf ve Sur Küresel Eylem Günü nedeniyle Avrupa'nın çeşitli yerlerinde eylemler yapılacak. Bunların eş zamanlı olarak Hasankeyf, Sur ve çeşitli yerlerde yapılması da önemlidir. Yapılacak her eylem ve etkinlik Hasankeyf ve Sur'u kurtarmaya bir adım yaklaşacak. Neden Sur, çünkü Dicle Vadisi deyince birçok yeri içinde barındıyor. Belki Sur sular altında kalmıyor ama onun tarihi de eskiye dayanıyor ve bu bölgenin bir belleğidir. O yüzden aynı eylemlerin burada yapılması önemlidir" dedi.
'ALGIYI YIKMAK GEREKİYOR'
Hasankeyf'in sürekli kayıt altına alınması gerektiğine de değinen Ergül, "Hasankeyf'i uzun bir aradan sonra değerlendirdiğimde gördüklerim tüylerimi diken diken etti. Gün geçtikçe yıkım artıyor. O yüzden burayı gerekirse gün gün kayıt altına almak ve kamuoyuna duyurmak ve göstermek gerekiyor. Hasankeyf'i kurtarmak halen mümkün bunun en başında da Hasankeyf'in sular altında kalacak algısını yıkmak ve ardından da Hasankeyf için mücadele etmek gerekir" diye belirtti.
MA / Metin Yoksu