DİYARBAKIR – Sur’daki tahribatın asıl kaynağının kentsel ihya projesi kapsamındaki kamulaştırmalar olduğunu belirten Mimarlar Odası Yönetim Kurulu Üyesi Selma Aslan, insanlığın ortak mirası Sur’u korumak için UNESCO Dünya Miras Komitesi, ilgili taraflar, ulusal ve uluslararası kamuoyunu sorumluluk almaya çağırdı.
Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği'ne (TMMOB) Mimarlar Odası Diyarbakır Şubesi, Sur ve Hevsel Bahçelerine ilişkin oda binasında basın toplantısı düzenledi. Oda yöneticilerinin katıldığı açıklamada konuşan Mimarlar Odası Merkez Yönetim Kurul Üyesi Selma Aslan, Diyarbakır Surları ve Hevsel bahçelerinin Kültürel Peyzaj Alanı’nın 28 Haziran ile 8 Temmuz 2015 tarihleri arasında yapılan UNESCO toplantısının ardından Dünya Mirası Listesine alındığını ve tescillendiğini hatırlattı. UNESCO Dünya Kültürel ve Doğal Mirasının Korunmasına Dair Sözleşme gereğinde taraf olan devletlerin korunan alanlar hakkında Dünya Miras Komitesi’ne rapor sunmakla yükümlü olduğunu kaydeden Aslan, “Mimarlar Odası olarak, insanlık mirası Diyarbakır Surları ve Hevsel Bahçeleri Kültürel Peyzaj Alanı’nın korunabilmesi için Dünya Mirası Listesi’ne alınmasından bugüne kadar geçen sürede yaşananların tüm boyutlarıyla değerlendirilmesinin ve raporlanmasının gerekli olduğuna inanıyoruz” dedi.
‘ÇATIŞMALAR BİTSE DE YASAKLAR DEVAM EDİYOR’
2015 yılı Kasım ayı içerisinde kentte başlayan ve giderek şiddetlenen çatışmalar sonlanmasına rağmen sokağa çıkma yasaklarının 3 yıldır sürdürüldüğüne dikkat çeken Aslan, “Çatışmaların durduğu, 2016 yılı Mart ayında resmen duyurulsa da halen bölgeye giriş çıkışlar yasak ve iş makineleri çalışmalarını sürdürmektedir. Alandaki tahribatın incelenmesi ve tescilli yapıların mevcut durumlarının tespit edilmesi amacıyla çalışma yapmak üzere iletilen izin talepleri de reddedilmektedir. Çatışmaların yaşandığı ilk günlerde, TMMOB Diyarbakır İl Koordinasyon Kurulu (İKK) tarafından yürütülen saha çalışmalarında; 706 işyeri ve konutun hasar tespit çalışması yapılmış ve 693 yapının basit onarımlarla hasarının giderilebileceği, 13 yapının ise detaylı incelenmesi gerektiği belirlenmiştir” dedi.
YAŞAM ALANININ TERK EDİLMESİ
Kurşunlu Camii, Hacı Hamit Camii, Paşa Hamamı, Mehmet Uzun Evi, Ermeni Katolik Kilisesi gibi kimi tescilli sivil mimari yapıların ağır hasarlı olduğunu aktaran Aslan, “Diyarbakır Surları ve Hevsel Bahçeleri Kültürel Peyzaj Alanı’nın korunması için yapılan tüm çağrı ve açıklamalara, alınan kararlar hakkında başlatılan hukuki sürece rağmen tahribatın önüne geçilememiş. Ağır zırhlı araçların ilerlemesini sağlamak üzere evlerin yıkılmasının ardından Suriçi’nde yer alan yerleşim yerlerinin haritadan silinmesi süreci başlatılmıştır” diye konuştu. Aslan, yasağın ilan edildiği Cevatpaşa, Fatihpaşa, Dabanoğlu, Hasırlı, Cemal Yılmaz ve Savaş mahallelerinde ise 2014 yılı adrese dayalı nüfus verilerine göre 26 bin 84 olan nüfusunun neredeyse tamamının yerinden edilerek yaşam çevrelerini terk etmek zorunda bırakıldığını söyledi.
ASIL TAHRİBAT 'KENTSEL İHYA PROJESİ'
Aslan, Sur'da yaşanan tahribatın asıl kaynağının çatışmanın bitmesinden sonra yürütülen kentsel ihya projesi kapsamındaki acele kamulaştırmalar ve yıkım çalışmaları olduğunu ifade ederek, sözlerini şöyle sürdürdü: “Türkiye’nin 1965 yılında imzaladığı ‘Lahey Silahlı Çatışma Halinde Kültür Varlıklarının Korunmasına Dair Sözleşme’ ile 1983 yılında imzaladığı ‘UNESCO Dünya Kültürel ve Doğal Mirasının Korunmasına Dair Sözleşme’ gereği devlet kültürel varlıkların tespiti, korunması ve gelecek nesillere aktarılması için gerekli tedbirleri almalıdır. Ayrıca silahlı bir çatışmanın etkilerine karşı bu varlıkları güvence altına almakla yükümlüdür.”
SOSYA-KÜLTÜREL AYRIŞMA
2016 yılından bugüne Sur ilçesinin neredeyse tamamının acele kamulaştırılmasına karar verildiğine işaret eden Aslan, “Nüfusun çoğunluğu yaşam çevrelerini terk ederek göç etmek zorunda kalmıştır. Ardından yerleşim yerlerine erişim kapatılarak yıkıma başlanmış, bölgenin dönüştürülmesi için mimarlık ve planlama bir araç haline dönüştürülmüştür. İmar Planı Değişikliği ile mevcut tarihi doku ve tescilli yapılar yok sayılmış, kentsel donatı alanlarının kaldırılması, birçok yapının yıkımı öngörülmüş, güvenlik ve savunma odaklı kararlar alınmıştır” ifadelerini kullandı. Göç edilerek terk edilen ve yıkıma uğrayan Suriçi’nde yeni yapıların inşa edildiğini söyleyen Aslan, yerinde iskânı sağlanmayan yurttaşların kent çeperlerine gitmeye zorlandığını ve toplumun yapısında sosyo-kültürel ayrışmaya neden olunduğunu dile getirdi.
‘PROJE ALAN YÖNETİM PLANINA UYGUN DEĞİL’
UNESCO tarafından bir izleme heyetinin oluşturulduğunu söyleyen Aslan şunları belirtti: “Tahribatların yaşandığı ‘Diyarbakır Surları ve Hevsel Bahçeleri Kültürel Peyzaj Alanı’ tampon bölgesinde incelemelerin yapılması ve diğer tampon bölgelerinde de uygulanan projelerin Alan yönetim planına uygun olmadığı ve Dünya Miras Merkezinin görüşü alınmadan merkezi bir zihniyet ile hayata geçirilmiştir. Bu projelerin Alan Yönetim Planı ve Dünya Miras Merkezinin ilkeleri doğrultusunda değerlendirilip sonuca bağlanması gerekmektedir.”
‘HERKES SUR İÇİN SORUMLULUK ALMALIDIR’
Kültürel mirasın korunmasının önemine işaret eden Aslan, şu çağrıda bulundu: “Bu bağlamda Mimarlar Odası olarak; başta UNESCO Dünya Miras Komitesi olmak üzere, tüm ilgili taraflarla birlikte ulusal ve uluslararası kamuoyunu; Diyarbakır Surları ve Hevsel Bahçeleri arasında bulunan ve kentsel sit alanı olan Suriçi’nde yaşanan tahribatı durdurmak, yerleşim yerlerini terk etmek zorunda kalan kentlilerin yaşam alanlarına sahip çıkmak ve insanlığın ortak mirası olan Suriçi’ni korumak üzere sorumluluk almaya ve harekete geçmeye çağırıyoruz.”