İZMİR – 24’üncü İzmir Kitap Fuarı’nda Kor Kitap ve Manos Kitap’ın ortak düzenlediği söyleşide, “Hangi Sabahattin Ali?” sorusu tartışıldı.
24’üncü İzmir Kitap Fuarı ilk haftasını doldurdu. İzmirlilerin ve yakın kentlerde yaşayan Egelilerin yoğun ilgisi devam ederken, fuarın 7’nci gününde Sabahattin Ali anıldı. Kor Kitap ve Manos Kitap’ın ortak düzenlediği söyleşide, “Hangi Sabahattin Ali?” sorusu tartışıldı. Fuar alanında bulunan 1’inci Konferans Salonu’nda gerçekleştirilen söyleşinin modaratörlüğünü Fırat Belen yaptı. Adnan Özyalçıner ve Hakkı Zariç’in konuşmacı olarak katıldığı konferansta, Sabahattin Ali’nin öyküleri ve yazılarından, Markopaşa’ya yazın dünyası konuşuldu.
Söyleşide ilk olarak Hakkı Zariç, “Sabahattin Ali’nin yakınlığı Nazım’ın yakınlığı gibidir, hep içimizden biri olmuş, hiç yaşlanmamıştır” diyerek açtı. Sabahattin Ali’nin sosyalist gerçekçi bir yazar olduğunu söyleyen Zariç, “Bizim mahallenin yazarı, sosyalist gerçekçi edebiyat yapan bir yayınevi olarak Sabahattin Ali’yi yazarlarımız arasında katmaktan mutluluk duyuyoruz” şeklinde konuştu. Ali’nin telifinin başka bir yayınevinde olmasından hep üzüntü duyduklarını belirten Zariç, “Ali’nin bu zimmetten kurtulup yazarlarımızın arasına girmesinden memnunuz” dedi.
Sabahattin Ali’nin Kor Kitap etiketiyle yayınlanan kitaplarının önsözünü yazan Adnan Özyalçıner, Sabahattin Ali’yi Sait Faik’e benzeterek, Ali’nin Anadolu’nun özüne dikkat çeken öykülerden bahsetti. Sabahattin Ali’nin öykülerinde yoksulluk ve yoksunluk içinde bırakılmış Anadolu’yu çizdiğini söyleyen Özyalçıner, Ali’nin eleştirel gerçekçiliğin öncüsü olduğunu vurguladı. Sabahattin Ali’nin Erenköylü olduğunu söyleyen Özyalçıner, “Erenköy’den yola çıkar ama tıpkı Nazım gibi Memleketimden İnsan Manzaraları çıkarır yazdıklarında. Ağa devlet çelişkisini anlattığı kağnı ve pek çok Anadolu öyküsünün yanı sıra işçi öyküleri de yazar. Kentteki kapitalist düzeni anlattığı öykülerine baktığımızda sömürü, acımasızlık aynıdır” şeklinde konuştu.
Sabahattin Ali’nin öldürülmesinin siyasi bir cinayet olduğunu söyleyen Zariç, “Eğer aydınlanabilseydi ne Berkin Elvan, ne Tahir Elçi, ne Metin Göktepe ne de Uğur Mumcu öldürülürdü” diyerek söyleşiyi sonlandırdı.