ANTEP – Suriye’deki savaştan kaçıp Antep’e yerleşen Halepli ressam Hasan Arslan, içerisinde bulunduğu ruh hali ile ilk dönemler savaşı yansıttığı tuvallere şimdiler de barışı ve güzellikleri resmetmeye başladı.
Ülkelerinde yaşanan iç savaştan kaynaklı Türkiye’ye göç etmek zorunda kalan 3.5 milyonu aşkın Suriyeliden biri, Halepli bir ressam olan Hasan Arslan (50). 2013 yılında ailesi ile birlikte ülkesini terk etmek zorunda kaldıktan sonra Antep’e gelen Arslan, kentin Karagöz Mahallesi’ne yerleşti. Burada kendisine 20 metrekarelik bir atölye kuran ressam, yaşadığı tüm zorluklara rağmen sanatını sürdürme çabasında.
Yağlı boya ve ya karakalemle çizdiği resim ve portreleri satarak geçimini sağlayan ressam, atölyesinin hemen üstündeki kaldığı evin bir odasını da atölyeye dönüştürüp, burada öğrencilere ücretsiz resim eğitimi veriyor.
‘ANTEP İLE HALEP BİRBİRİNE ÇOK BENZEYEN ŞEHİRLER’
Suriyeli ressam, savaştan dolayı 8 çocuğu ile birlikte ülkesinden çıktıktan sonra eşi ve çocuklarının Kilis’te yaşamaya başladığını, kendisinin ise Halep’e yakın olmasından ötürü Antep’e geldiğini anlattı.
“Antep ile Halep birbirine çok benzeyen şehirler. Onun için hiç yabancılık çekmedim” diyen Arslan, yaşadığı kente dair şunları dile getirdi: “Antep’e yerleşince şuan atölye olarak kullandığım yeri kiraladım. Atölyenin üst tarafını da ev olarak kullanıyorum. Bu toprakların insanları, resme ve sanata hiç yabancı değiller. Şehrin her tarafında ayrı bir sanat var. Evimin bir odasını dersliğe dönüştürdüm. Orada haftanın belirli günleri gelip ders alan öğrencilerim var. Şuan Antepli öğrencim yok ama olsun isterim. Bizleri bu şehirde misafir eden Anteplilere karşı büyük borcumuz var. Ben de burada cüzi fiyata sattığım resimlerle Antep’e olan borcumu ödemeye çalışıyorum.”
15 yaşından beridir resimle uğraştığını belirten Arslan, resme hiçbir eğitim almadan başladığını ifade etti. 1986 yılında Halep’te faaliyet gösteren bir sanat merkezinde 3 yıllık eğitimin ardından diploma aldığını söyleyen Arslan, tanık olduğu savaşın sanata yansımasını şu sözlerle dile getirdi: “Orada aldığım eğitimden sonra profesyonel olarak çalışmaya başladım. İnsanın gördükleri içinde birikiyor. Biz de Suriye’de uzun bir süre savaşı gördük. Savaşın yarattığı o acı tabloya maruz kaldık. O da içimize biraz işledi. Antep’e ilk geldiğimde savaştan içime işleyenleri çiziyordum. Yani tuvale içimde biriken o acıyı, kederi yansıtıyordum.”
Halepli ressam, ancak daha sonra kendisini bu ruh halinden kurtardığını kaydetti. “Savaşın tam aksine, barışı, manzaraları, güzellikleri resmetmeye kendimi zorladım. Savaştan uzaklaşmaya başladım. Resim benim hayatımdır. Resim varsa, ben varım” diyen Arslan, en büyük hayalinin dünyaca ünlü ressamlar arasına girebilmek olduğunu kaydetti.