‘Lal Hayal Türkiye Portresini yansıtıyor’

img

DİYARBAKIR –  Farklı yaş ve statüden 7 kadının öykülerinin yer aldığı "Lal Hayal" oyunu  7'nci Amed Tiyatro Festivali'nde izleyiciyle buluştu. Oyunun yönetmenliğini yapan Ezel Akay, Lâl Hayal’in Türkiye portresini yansıttığını söyledi.

 
“Hakikat Özgür Kılar” sloganıyla düzenlenen ve geçen yıl yaşamını yitiren Tiyatrocu Mehmet Emin Yalçınkaya’ya adanan 7’nci Amed Tiyatro Festivali, devam ediyor. Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi (DBB) Kültür ve Kongre Merkezi Çand Amed Tiyatro Salonu’nda süren festivalde, oyuncu Songül Öden’in farklı yaş ve sosyal statüden 7 kadını canlandırdığı tek kişilik oyunu “Lâl Hayal” sahnelendi. Yönetmenliğini Aysel Yıldırım ve Ezel Akay’ın yaptığı, “Lal Hayal”  çok sayıda tiyatro sever tarafından beğeniyle izlendi. 
 
'CENNETİ YARATMA ZAMANIDIR'
 
Oyunun ardından Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Eşbaşkanı Hülya Alökmen Uyanık, ekibe plaket takdim etti. Uyanık, tiyatro oyununda geçen bir kesite değinerek “Kadınlar cehennemi gördü, şimdi cenneti yaratma zamanıdır” dedi. Oyunun bitiminde ise seyirciler, hep bir ağızdan “Biji berxwedana zinandanan” sloganı atarak açlık grevlerine dikkat çekti. 
 
‘LAL HAYAL TÜRKİYE PORTRESİNİ YANSITIYOR’
 
Oyunu Mezopotamya Ajansı'na değerlendiren yönetmen Ezel Akay, farklı yaş ve sosyal statüden 7 kadının traji komik hikayesinin anlatıldığı Lâl Hayal’in Türkiye portresini yansıttığını söyledi. Akay, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Lal Hayal, farklı yaş ve sosyal statüden 7 kadının trajik komik hikayesini anlatır. Birbirinden farklı kadın figürlerinin yolu çözülmeye muhtaç polisiye bir hikayenin geriliminde buluşur. 16 yaşındaki hip-hop’çu, 70 yaşındaki Nişantaşı hanımefendisi, komşu kadın, üniversite öğrencisi, Allah’a yakaran babaanne, Sütlüceli kuaför, koç burcu bir jinekolog.” Politik olarak kadına şiddete karşı bir çalışma olduğunu dile getiren Akay, “Bu oyun meseleyi beklenmedik bir yerden ele alıyor. Kadına yönelik şiddette kadınların gösterdiği onay ile ilgili bir oyun aslında” dedi. 
 
'İNSANLAR SONUNDA TİYATROYA KAPAK ATTI'
 
Sinema ve tiyatro karşılaştırması yapan Akay, tiyatronun daha başarılı bir yere olduğunu söyleyerek, “Tiyatro bir yer altı faaliyetidir. Bugün tiyatro salonların yüzde 80’ni dolu. İnsanlar sonunda tiyatroya kapak attılar” diye konuştu. 
 
'DİYARBAKIR YENİ BİR DÜNYANIN BAŞŞEHRİ'
 
Diyarbakır’da ilk kez seyirci karşısına çıktıklarını ve izleyiciden etkilendiğini dile getiren Akay, “Seyirci büyük bir enerji ile izledi. İstanbul’da olmadığı kadar reaksiyon verdiler. Diyarbakır’ı yeni bir dünyanın başşehri olarak görüyorum. Ankara, İstanbul ve İzmir’de sanat üretenler Diyarbakır’a mutlaka gelmelidir. Diyarbakır’a yeniden başarılar diyorum” şeklinde konuştu. 
 
‘HAFIZASI LAL’I İYİLEŞTİRİYOR’
 
Boğaziçi Gösteri Sanatları Topluluğu (BGST) tiyatro biriminin  "Zabel" oyununda  yer alan Aysel Yıldırım da aynı zamanda Lal Hayal’in yönetmenliğini yapıyor. 
 
Lal Hayal’in feminist bir oyun olduğunu söyleyen Yıldırım, “Lal tek cümlesini sonda söylüyor. Ölmek istemiyorum. Lal çok küçük yaşta, babası annesi tarafından öldürülmüş, lal olmuş, susturulmuş. Çocukluk travmasını bastırmak için susmuş bir çocuk. Lal’in kurguladığı o bambaşka hayat tasarımına rağmen yine erkeğin en kaba haliyle uyguladığı fiziksel şiddet gelip yine onu buluyor. Kocasından yediği bir tokatla kendisini ölümün kucağına atıyor. Komada ölüm ile yaşam arasında arafta nerede olduğunu anlamaya çalışırken aslında bir karar vermeye çalışıyor. Yaşamak mı, ölmek mi? Bu durumda ona hafızası yardım ediyor. Geçmişinden kadınlar bedenine giriyor. Hafızasına ulaştıkça şifa buluyor. Hafızası onu iyileştirmeye başlıyor. Ölümün eşiğine gelmişken bütün zorluklarını bilmesine rağmen yaşamaya karar veriyor” diye oyunu anlatıyor.
 
‘YÜZYIL ÖNCESİYLE AYNI BASKILAR YAŞIYORUZ’
 
Diyarbakır izleyicinin çok beğendiği “Zabel” oyuna ilişkin de konuşan Yıldırım, Diyarbakır seyircisiyle bir araya gelmenin çok güzel bir duygu olduğunun altını belirterek sözlerini şöyle tamamladı: “Yesayan’ın sözüyle Diyarbakır seyircisiyle buluşmak çok güzeldi. Yüz yıl önce yaşanmış bir hikaye olarak dursa da aslında bugünde aynı şeyleri yaşıyoruz. Zabel Yasayan, yüz yıl öncesinden bugüne, bugünün sesiyle seslenmeyi başarabilen bir kadın. Çünkü aynı faşizm aynı baskı döneminde geçiyoruz. İnsanların yüreğine bir sur serpiyor.  Salonda seyircide enerji olduğunu hissettik. Çünkü bunu duymaya ihtiyacımız var. Aynı şekilde sokaklardan evlere kapatılıyoruz. Sözümüzün söylettirilmediği bir dönemdeyiz. Ama yılmak yok mücadeleye devam. Tıpkı içinde bulunduğumuz festivalde olduğu gibi 2 yıllık zorlu süreçten alınlarının akıyla çıktılar.”
 
MA / Ömer Çelik