İSTANBUL - İnsan hakları sözünü telaffuz etmenin dahi suç sayıldığı bir ortamda "Hangi İnsan Hakları Film Festivali"ni yapmanın zorluğuna dikkat çeken Documentarist'in kurucusu Necati Sönmez, “Festivali düzenlemek bir tür direniş biçimi” dedi.
Bu yıl 9'uncusu gerçekleştirilecek ve teması "Evimiz Nerede?" olan "Hangi İnsan Hakları Film Festivali" başladı. 17 Aralık’a kadar devam edecek olan festivali, dünya çapındaki belgesel yapımcılarını ve festival temsilcilerini İstanbul’a taşıyan Documentarist organize ediyor.
İstanbul, Diyarbakır ve Van’da sinemaseverlerle buluşacak olan festival kapsamında 40’a yakın farklı temalarda film gösterilecek. Dünyanın pek çok yerinden hak ihlali ve mücadeleleri konu alan filmlerin yanı sıra festivalde birçok güncel konu üzerine söyleşi ve formlar düzenlenecek.
Film üretimi içinde olan yönetmenleri ve dünyada belgesel gibi farklı yapımların meraklılarına ulaştırılması için Documentarist'i kurduklarını dile getiren Necati Sönmez, 9 yıldır da İnsan Hakları Haftası kapsamında bu festivali düzenlediklerini söyledi.
'FİLMLERİ TARTIŞMALARLA DESTEKLİYORUZ'
Her yıl önemli bir konu etrafından yoğunlaşarak bu kapsamda film gösterimleri ve forumlar düzenlediklerini belirten Sönmez, yalnızca o filmleri göstermek değil, filmleri başka tartışmalarla desteklemek gibi bir hedeflerinin olduğuna değindi.
“Evimiz Neresi?” teması çerçevesinde filmlerin seçildiğini dile getiren Sönmez, "Temamız doğrudan 'barınma hakkı' ile ilgili bir sorun ama onu o kadar sınırlamıyoruz. Evin mecazi, metaforik anlamını da ele alan, insanın kendisini yersiz yurtsuz hissetme halini de anlatan filmlerin de olduğu bir bölüm oluşturduk. Tabi ki bu filmlerin önemli kısmı mültecilik, yerinden edilmekle ilgili çağımızın en sıcak sorunlarından bir tanesi olarak yaklaşık bu bölümde 10 tane filmimiz var" diye ifade etti.
'BU ŞARTLARDA İNSAN ODAKLI FİLM SUNMAK ZOR'
Sönmez, "Hangi İnsan Hakları Film Festivali" adında festival organize etmenin zorluklarını şöyle anlattı: "Bu isimle bir etkinlik yapmak öncelikle sizi hedef yapan bir şey. Festivale destek, mekan bulmak çok zor oluyor. Küçük, ufak desteklerle bir araya gelmiş, kendi yağında kavrulan bir festival diyebiliriz. Son iki yılda, özellikle OHAL sürecinde böyle bir festivali yapmak son derece daha da zorlaştı. Çünkü OHAL başladığında yapılan ilk şeylerden bir tanesi Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin askıya alınması. Bu çok açık bir şekilde Türkiye'de insan haklarının ihlal edileceğinin bir itirafıydı. Böyle bir ortamda da insan haklarını konu alan film festivali yapmak bir anlamda da Müslüman mahallesinde salyangoz satmak gibi bir şey" olduğunu vurguladı.
'BASKI ARTTIKÇA FESTİVALE İHTİYAÇ DA ARTIYOR'
İnsan hakları lafının dahi telaffuz etmenin suç sayıldığı ya da bunu yapanların korkutulmaya çalışıldığı böyle bir festivali düzenlemenin daha da anlam kazandığına vurgu yapan Sönmez, "Giderek artan bir baskı ortamındayız. Bu ortamda festivali yapmak bir tür direniş biçimiydi, bizim direnişe daha çok ihtiyacımız var. Baskılar arttıkça bu festivale duyulan ihtiyaç da artıyor" ifadelerini kullandı.
FESTİVALE ÇAĞRI
Bir festival düzenlemenin iyi bir şey olduğunu ancak bu başlıkla bir festival yapmanın ülkede ve dünyadaki durumun giderek kötüye gittiğini gösterdiğini dile getiren Sönmez, "Bu tür festivale ihtiyaç duyulmayacak bir Türkiye'nin özlemi içerisindeyiz ve festivali bunun için yapıyoruz. Yani festival kendisini gereksiz kılsın diye yapıyoruz diyebilirim. Ama maalesef kısa vadede böyle bir şeyin olmayacağını biliyoruz" dedi.
Festival programının herkese hitap ettiğini, herkesin hem kendi haklarıyla hem de kendi mücadele ettiği alanla ilgili etkinlik bulabileceğini belirten Özmen, "Hem bu güzel filmleri izlemek hem de dayanışma ve mücadele azmimizi birlikte güçlendirmek için herkesi festivale davet ediyoruz" diye ifade etti.