‘Dans toplumsal beden politikalarına karşı ciddi bir duruştur’

img

İZMİR - Dans etmenin kişinin kendi bedeniyle barışık olmasını sağladığını dile getiren modern dans eğitmeni Serenay Oğuz, dansı toplumsal beden politikalarına karşı ciddi bir duruş olarak değerlendirdi.

Tarihte baleye karşı bir hareket olarak tanımlanan modern dans, belli bir müziği olmadan sahneleniyor. Doğrudan bir konu üzerinden hareket etme fikrinden de uzaklaşılan modern dans, bir ürünü ortaya koyma sanatı olarak da anılıyor. Modern dans eğitmeni Serenay Oğuz'a göre ise modern dans, üretim ve yaratıcı olma imkanlarının çok zengin olduğu bir dans türü. Modern dansta farklı disiplinlerle bir araya gelen insanların üretim sağlayabildiklerini aktaran Oğuz, modern dansın yaratıcı olmak için çok fazla imkan sağlayabildiğine dikkat çekti. 
 
‘ÜRETİRKEN SORULARLA OYNUYORUM’ 
 
Dans etmeyi üretim yapmaya benzeten Oğuz, dans ederken değişik hislere kapıldığını söyledi. Oğuz, daha önce  "yükleniyor" adlı dans performansında aile, arkadaşlık, aşk ilişkilerini ve  bu ilişkilerin toplumsal normlar içine sıkışmışlığını ele aldığını belirtti. Dans ederken kendisini toplumsal normların içine sıkışmış hissettiğini söyleyen Oğuz, "Ne hissettiğimden öte, ne hissettiğim için dans ettiğimi önemsiyorum. Ben hep kendi sorularıma sanki cevap ararmışçasına yola çıkıyorum. O cevapları buluyor muyum, bulamıyor muyum tamamen tartışılır. Sadece üretirken o sorularla oynuyorum. Ve bu haliyle  içsel olarak bir çok şey yaşamama sebep oluyor" diye konuştu. 
 
BOŞLUKLARI DOLDUR PERFORMANSI
 
İsmine "boşlukları doldur" dediği performansı üzerine çalıştığını dile getiren Oğuz, dansını, "Hiç durmaksızın  hayatımızı doldurma çabamız var. Özellikle teknolojinin de bizi ele geçirmiş olmasıyla birlikte sanki kafamızı kaldırıp geniş açıdan hiç bir şeye bakmıyormuşuz gibi hissediyorum. Sürekli önüme bir şeyler yığılmış gibi. Bu hissi sahneye taşıyorum. Önce var olan hissi, fikri düşünceyi alıp sonra harekete dökmeyi tercih ediyorum" sözleriyle anlattı. 
 
‘DANS KENDİMLE BARIŞMAMI SAĞLADI'
 
Küçük yaşlardan itibaren sıra dışı olma çabası içerisinde olduğunu söyleyen Oğuz, dans etmeye başladıktan sonra sıra dışı olmaktan çok sıradan olmak istediğinin farkına vardığını söyledi. Dans etmeye 2005 yılında başladıktan sonra bir çok olaya bakış açısının değiştiğini kaydeden Oğuz, "Dans etmeden önce zaman zaman kendi içimde çatışmalar yaşıyordum. Dans, hayatımda kendimle barışmamı sağladı. Danstan sonra üretmenin ve hayatımdan bazı şeyleri eleminin ne demek bunu öğrendim" dedi. Dans eğitimi vererek, başkalarının hayatlarına da dokunmaya başladığını ifade eden Oğuz, "Doğaçlama ve teknik derslerden birinin mutlu ayrılması, kişinin hayatında bir değişikliği görmek benim için ayrı bir sevinç kaynağı" ifadesini kullandı. 
 
‘BEDEN POLİTİKALARINA KARŞI BİR DURUŞ’ 
 
Oğuz, modern dansla ilgilenenlerin bedeniyle barışık hale geldiğini söyledi. Özellikle kadınların bedenleriyle kurduğu ilişkiye toplumsal açıdan ket vurulduğunu, kadınların bedenlerinden utandırılıp gizlenmek zorunda bırakıldığını veya metalaştırıldığını ifade eden Oğuz, dansın kendi bedeniyle barışmasını, anlaşmasını ve farkında olmasını sağladığını vurguladı. Oğuz, dansı toplumsal beden politikalarına karşı ciddi bir duruş olarak değerlendirdi.  
'TÜRKİYE'YE KÜLTÜR SANAT POLİTİKASI GEREKİYOR'
 
Dansın farklı türlerinin olduğunu dile getiren Oğuz, toplumda dans denildiği zaman akla gelenin pop müzik kliplerindeki hareketler olarak algılandığını belirtti. Türkiye'de dansa bakışın, diğer birçok alanda olduğu gibi politik olduğunu aktaran Oğuz, "Bu yüzden Türkiye'ye kültür sanat politikası gerekiyor. Dans sanatı, performans sanatı diye alanlar var. Bakışları buraya çevirebilmenin yollarına bakmamız gerekiyor. Bu da tabi ki Türkiye'deki kültür sanat politikalarının cevap olabileceği, daha doğrusu bizim cevap bulmamız gereken bir konu. Dansı insanların sahne üzerinde görmeleri gerekiyor.  Nasıl opera, baleyi izlemeyi umut ediyorsak aynı şekilde çağdaş dans performansı izlemeye gitme alışkanlığımızın olması için de elimizden geleni yapmalıyız" dedi. 
 
‘DANS FARKINDALIK KAZANDIRIYOR’ 
 
Dansın farkındalık kazandıran bir sanat olduğuna dikkat çeken Oğuz, "İnsanların en büyük sorununun sabit fikirlilik olduğunu görüyoruz. Herhangi bir ideolojiye kapılıp o ideoloji uğruna geri kalan her şeyi yok sayan bir insan modeli var. Böyle yapıyoruz ve yaşıyoruz. Sanatın şöyle bir getirisi var; eğer çocukluktan bu alanla ilgili  bir bakış açısı kazandırılmışsak sorgulamaya daha açık ve meraklıyızdır. Faklı fikirlere daha saygılıyızdır. Bütün bunlar bir araya geldiğinde o sabit fikirlerle birbirine saldıran düşünceler olmayacak. Çünkü saygı duymayı öğreneceğiz. Eleştirmeyi ve tartışmayı öğreneceğiz. Bu tamamen bambaşka bir bakış. Bütün bunlar insanların birbirine karşı daha anlayışlı olmasını sağlayacak” diye konuştu.  
 
MA / Ayşe Sürme