Erdemirci: 26 yıl önceki ruhla yeni sürece sahip çıkılmalı

img

AMED - Uluslararası komployu cezaevinde karşılayan ve 30 yılın ardından tahliye edilen Fesih Erdemirci, "Öcalan'ın fiziki özgürlüğü olmadan bir şey olmaz. 15 Şubat’ta nasıl herkes onun etrafında kenetlendiyse yine öyle bir seferberlikle bu süreç sahiplenmeli" dedi. 

İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Cezaevi'nde tutulan PKK Lideri Abdullah Öcalan’a dönük 15 Şubat 1999 gerçekleşen uluslararası komploya karşı en büyük tepkinin ortaya çıktığı yer cezaevleri oldu. Birçok tutsak, "Güneşimizi Karartamazsınız" eylemleriyle bedenlerini ateşe vererek, komployu protesto etti. "Güneşimizi Karartamazsınız" eylemlerinde en az 66 kişi yaralandı, 53 kişi yaşamını yitirdi. Eylemler, sonraki süreçte de devam etti. Tutsaklar, komployu ve devam eden tecridi saç kazıtma, görüşlere çıkmama, açlık grevleri gibi eylemlerle protesto etti. 
 
Fesih Erdemirci de komplo sürecini cezaevinde karşılayan tutsaklardan biri. Erdemirci, 1992 yılının Şubat ayında Mûş’un Gimgim (Varto) ilçesinde henüz 25 yaşındayken tutuklandı. Diyarbakır Devlet Güvenlik Mahkemesi’nde (DGM) yargılandı ve “Devletin birlik ve bütünlüğünü bozma” iddiasıyla müebbet hapis cezasına çarptırıldı. Erdemirci, sırasıyla Diyarbakır, Bartın, Kandıra, Bandırma, Akhisar cezaevlerinde kaldı. Erdemirci, en son Kırkağaç K Tipi Cezaevi’nde götürüldü. 30 yıllık tutsaklığın ardından 2021 yılının Nisan ayında tahliye edildi. Erdemirci ile komplo süreci ve sonrasında yaşananları konuştuk. 
 
9 Ekim 1998'de Abdullah Öcalan'ın Suriye'den çıkarılmasıyla startı verilen ve 15 Şubat'a kadar devam eden süreçte cezaevlerinde neler yaşandı. Özellikle 15 Şubat'tan nasıl haberdar oldunuz? 
 
Uzun zamana yayılan bir komplo süreci vardı. Özellikle Önderliği (Öcalan) yakalama, olduğu yerden çıkarma, suikast girişimleri çok yoğundu. Dolayısıyla 1995’ten sonra komplonun ayak seslerini duyuyorduk. Bartın Cezaevi'ndeydik ve imkanlarımız çerçevesinde dışarıdaki gelişmeleri izleyebiliyorduk. Med TV’yi içeriye alabildik. Yine radyo da vardı. Haberleri ve gelişmeleri dinleyebiliyorduk, parti yayınlarını alabiliyorduk. Şubat’ın 14’ünde bir program vardı. Birden programın akışı değişti, telefonlar geldi. Anladık ki kötü bir şeyler var. Bir ara ‘Hollanda’ya iniyor’ dediler. Televizyon da oraya gitti. Halk da oraya akmaya başladı. Hollanda uçağın inişine izin vermemişti. Ertesi güne kadar bağlantı kurulamadı. Biz o gece sabaha kadar yatmadık. Sabah en son Başbakan Ecevit açıklama yaptı. Kenya’da yakalandığını, bir uçakla Türkiye’ye getirildiğini söyledi. İşte komplonun en son aşamasının, Önderliğin esir edildiği aşamasını o zaman öğrendik. Bizim için yaşamımızın en zor günüydü.
 
Haberi duyar duymaz tutsakların ilk tepkisi ne oldu? 
 
 
Havalandırmalara çıkıp slogan attık. Gardiyanlar gitti, bir hafta içeriye gelmediler. Arkadaşlar 'Karanlığa küfretmek yerine, karanlığı aydınlatalım' şiarıyla fedai eylemlere başladı. 
 
Kabullenmemiz çok zor oldu. Çıktık havalandırmalara slogan attık. Bizim Bartın Cezaevi’nde bütün gardiyanlar koridoru boşaltıp, gittiler. Tepkimizden korkup, bir hafta içeri girmediler, ne sayıma geldiler ne başka bir şeye geldiler. Önderliğin etrafında bir komplo çemberi oluşturuluyordu. Konuşmaları dinleyince bir şeyler hissedebiliyorduk. O zaman “Güneşimizi Karartamazsınız” eylemleri başlatıldı. Siyasal sürece müdahale etme, Önderliğe karşı duyarlılık geliştirme anlamında bir durum gelişti. Halit Oral arkadaşın ilk eylemi oluştuktan sonra, Aynur Artan arkadaşla devam eden bir süreç başladı. Parti müdahale etti, “Arkadaşlar kendini yakmasın” dedi. Ama arkadaşlar, “Karanlığa küfretmek yerine, karanlığı aydınlatalım” şiarıyla cezaevinde peş peşe fedai eylemler geliştirdiler. Eylemler, “Önderlik için biz de cezaevlerinde bir şeyler yapabiliriz. Bizim hayat felsefemiz mekan, zaman tanımaz. Hangi mekanda olursak olalım, mücadele etme iradesini kendimizde geliştirebiliriz. Bu irade ve güçle sürecin rengini, ahengini değiştirebiliriz" anlayışıyla gelişti.
 
 Bartın Cezaevi’nde 3 tutsağın eylemi vardı. Eylemler nasıl gelişti?
 
Bartın Cezaevi’nde kendini ilk yakan Murat Kaya arkadaştı. Kaya arkadaşa yetiştik. Şehit düşmeden kurtarabildik, fakat çok kötü yanmıştı. Ankara’ya tedaviye gönderildi. Doktorlar iyi bakmadı. Mumya gibi sarmışlardı. En son cezaevine getirildi. Her tarafı sargı içindeydi. Biz ona toz kapmayan özel bir oda ayırdık. Kendimiz tedavi edip, iyileştirdik. Parmakları kopmuştu, karnında büyük yanıklar vardı, iyileşmiş, artık kabuk bağlamıştı. Burnu, ağzı yanmıştı. Oradan tahliye oldu.
 
Bir diğer arkadaş Ali Aydın arkadaştı. 19 yaşında genç bir arkadaştı. Ali arkadaşı fark ettiğimiz için hepimiz onu takip ediyorduk. Nöbet tutmaya başladık. Bir gün çok önemli bir haber vardı. Med TV’yi açmıştık. Herkesin dikkati televizyonda olduğu için o fırsattan yaralanan Ali arkadaş, yatakhane bölümüne geçmiş, arkadaşlar fark etmemişti. Yatakhanenin arkasında 2 kapıyla içeriye girilen lavabo bölümü var. İçeriye girmiş, kapının arkasına bankları yerleştirmiş, içerideki bütün suları boşaltmıştı. Cezaevinde sular birkaç saat gelirdi, sonra birkaç saat kesilirdi. Biz bidonları doldururduk. Sürekli hazır bulunurdu. Hepsini boşaltmış. Vücudunu naylonla, bir sürü yanıcı maddeyle sarmalamış. Bir baktık slogan sesi geliyor. Herkes oraya koştu. Orada kapıları açıncaya kadar alev yükseldi. Bedeni tutuşmuş, duman içeri dolmuş. Birinci kapıyı zor açtık, ikinci tuvalet kapısı hiç açılmıyordu. Tuvaletlerin üst bölümünde zayıf bir insanın geçebileceği kadar aralık vardı. Zayıf arkadaş kapıyı açtı. Çok kötü yanmış, konuşamaz hale gelmiş ama sesi çıktığı kadarıyla hala slogan atıyordu. Yani pişmanlık, acı duymadan ziyade, hala kararlı bir şekilde dili döndüğünce slogan atıyordu. Bir şekilde ateşi söndürdük. Bir an önce hastaneye yetiştirmek istiyorduk. Arkadaşın şahadete ulaşacağı kaygısı vardı. Hastaneye götürürken, cezaevi kapısında şehit düştü.
 
 
Bartın Cezaevi'nde 3 arkadaş eylem yaptı; Murat Kaya, Ali Aydın ve Yavuz Güzel. Bir bedenin cayır cayır yanması dünyanın en zor işidir. Büyük bir inanç, direnç ve bağlılık gerektiren bir şeydir. 
 
Çok duyarlı, direngen, yerinde duramayan bir arkadaştı. Bazen bizlere bile kızardı. Ona okuma-yazmayı cezaevinde öğrettik. Ona öğretenlerden biri bendim. En son bana bir mektup yazdı. “Ben okuma yazmayı öğrendim, ilk mektubu sana yazdım” dedi. Mektubunda, “Okuma yazmayı öğrendim, devrimciliğin birçok yerini öğrendim, artık ölümden korkmamayı öğrendim. Ölüm bizim için ne ki?” demişti. O kendi el yazısıyla yazdığı mektup hala yanımda. Bu arkadaşın Önderlik sevgisi, Önderliği kendinde hissetme çok derindir. İnsanı o eyleme götürtecek şey de odur. Önderliğin bir sözüne, kendini feda edebilecek bir arkadaş, Önderliği zor durumda kaldığında “Ben ne yapabilirim?” diye düşünen bir arkadaştı. Belki öyle yapmasaydı, başka türlü mücadele etseydi, Önderliğe daha fazla yararlı olurdu. Buna da inanıyoruz.
 
Bir diğer arkadaş Yavuz Güzel arkadaştı. Sema Yüce arkadaşın eylemini duyduktan sonra ısrarla Giresun’dan Çanakkale Cezaevi’ne sevk istiyor. Çıkmayınca –ağabeyi Deniz Güzel’le aynı cezaevindeydik- bizim kaldığımız cezaevine geldi. Çok genç, duyarlı, sevilen bir arkadaştı. Çok sert eleştiren, yanlışlara karşı tavizsiz olan bir arkadaştı. Ateş gibiydi fakat herkesi sever, değer verirdi. Bir 27 Kasım gününü birkaç gün geç kutladık. O an imkân yoktu, 29 Kasım’da kutladık. Kutlamada illa “Ben hizmet eden arkadaşların içinde yer alacağım” dedi. O gün kutlama bitene kadar, gece 11-12’ye kadar hizmet etti. Sonra bir baktık slogan sesi geliyor. O da o günü seçmiş. “Ben önderlik için bu eylemi yapıyorum” diye bir mektup bırakmıştı. Slogan sesine arkadaşlar erken yetişmişti. Çok nazik bir bedeni vardı. Gece bir buçuk, 2 sıralarıydı. Arkadaşlar onu çıkarıp, uzatmıştı. Israrla su istemişti ama su veremiyorduk. Bir arkadaş süngerle dudağına sürüyordu. Su verirsek şahadetine sebep olabilirdik o anda. Sonra ambulansla Bartın’daki bir hastaneye götürülüyor, oradan da Ankara’ya gönderiliyor. Haber geldi “iyiye gidiyor” diye sonra doktorlar aniden sıvı veriyor. O sıvıdan sonra vücut aniden kast katı kesiliyor ve şahadete ulaşıyor. O arkadaşın da temel özelliği Sema Yüce arkadaşın hayranı olmasıydı. Önderliği katıksız severdi. 
 
"Önderliğe nasıl bağlı kalınır, bu halka nasıl hizmet edilir, insani değerler nasıl savunulur” en iyi onlardan öğrendik. Bartın’da bu 3 arkadaştı. Ondan sonra günlük nöbet değiştirerek, herkes birbirinin nöbetini tutmaya başladı. Sonra artık parti de, en son çok sert mesajlar gönderdi. Bir bedenin cayır cayır yanması dünyanın en zor işidir. Büyük bir irade gerektiriyor, büyük bir direnç, inanç ve bağlılık gerektiren bir şeydir. Büyük fedailerin başarabileceği bir şeydir. Bu duygunun temeli inançtır, bir şeye inanarak, bağlanarak, onu arş seviyesinde severek bağlanmadır. 
 
Abdullah Öcalan cezaevine götürüldükten sonra kendisine hiç mektup yazdınız mı? Herhangi bir yanıt aldınız mı? 
 
Hepimiz mektup yazardık. Bir defasında gönderdiğim mektubu, iadeli taahhütlü göndermiştim. Oraya gider, orada imzalanır, geri gelir. Onun İmralı’dan bana gelmesi bile bende büyük bir heyecan yarattı. Başkan okumuş mu bilmiyorum ama o iade kâğıdının gelmesi bile bende büyük bir heyecan yarattı. "İmralı’dan bana mektup gelmiş" dedim arkadaşlar. O duygu insanı ayakta tutan duygu. Mektupta ne yazacağımızı bilmiyorduk. Bazen içinden geldiği gibi yazamıyorsun. Karşında Önderlik var. Önderliğe yazınca “başkanım” diyorsun, tıkanıyorsun. En son bulunduğum ortamdaki arkadaşları tanıttığım bir mektup yazdım, kendimi tanıttım. Bir başka mektubumda televizyonda seyrettiğimiz bir programı yazdım. Daha sonra Kandıra’da kendimi tanıtan bir mektup daha yazdım. Avukat görüşünde o mektuptan bahsetmişti. Bu beni çok sevindirmişti. “Bu arkadaş bana mektup yazmış, selam söyleyin” demişti. Selam insana çok büyük heyecan veriyor. Anlatılmaz bir heyecan.
 
Kürt sorununun çözümüne dair mutlak tecridin ardından Abdullah Öcalan ile yeni görüşmeler başlatıldı. Uzun yıllar cezaevinde kalmış ve birçok sürece tanıklık etmiş birisi olarak; yeni sürece dair neler söylersiniz?  
 
Başkana yönelik tecrit bambaşka bir amaçla yapıldı. Başkanın sürece müdahalesi cezaevinde de olsa bambaşka bir etki yaratıyor. Önderliği tecrit etme, tamamen fikirlerinin dışarıya yansımasını engellemek amacıyla yapılıyor. Tecrit; Önderliği bizden, halktan, insanlıktan koparma, düşünsel yapısının insanlığa ulaşmasına engelleme amaçlıydı. Bunu bir yere kadar sürdürüp mücadeleyi bitirmeyi amaçladılar. Tecridi uzun süre uyguladılar. Ama baktılar ki bu mücadele bitmiyor, devam ediyor. Dolayısıyla çözüm kendini dayatıyor. İmralı’ya gitmek zorunda kaldılar. Bu görüşmelerin öyle boşuna gelişmediğini hepimiz biliyoruz. Belli bir mücadelenin sonucudur. Önderliğin temel kaygısı, bu mücadelenin geldiği aşamada bir çözüme ulaşmamasıdır. Onun için Önderlik bir imkan yaratıldığı andan itibaren mücadelenin çözüme evrilmesi için her şeyi yapıyor. Bu politikayı da öyle bir şekilde yapıyor ki herkes onu konuşmak zorunda kalıyor. Şu anda bütün tartışma programlarına bakın Önderlik, Kürt sorunu ve çözüm konuşuluyor. 
 
 
 
Ortadoğu'daki gelişmeler üzerine bize muhtaç oldular. Önderlik paradigması komployu boşa çıkardı. Bu süreç bu şekliyle çözüme doğru giderse, Önderliğin söylediği çerçeveye odaklanılırsa komplo tamamen boşa çıkarılacak.
 
Özellikle uluslararası alanda yeni gelişen bir durum var. 3’üncü Dünya Savaşı deniyor. “Ortadoğu’da sınırlar yeniden belirlenecek” deniyor. Bu değişen sınırların içerisinde Kürtler de olacak. Kürtler azımsanmayacak bir güce sahipler. Bizden en çok korktukları şey de; birlik olma, ortak hareket etme inancı. Ortadoğu’daki gelişmelere baktığımızda bize muhtaç oldular. Bunu en iyi fark eden, gören Devlet Bahçeli. Bu açıdan baktığımız zaman çözüm süreci her şekliyle kendini dayatıyor. Ama bu süreç diğer seferlerde olduğu gibi tersine de dönebilir. O açıdan komplo boşa çıkarıldı. Dile getirseler de getirmeseler de, bunu önleyenin Önderlik olduğu artık herkes tarafından anlaşılmış. Komployu Önderlik boşa çıkardı. Bu hareket büyüdü, nerede bir Kürt varsa orada mücadelenin geliştiğini gördüler ve bunu bitiremeyeceklerini anladılar. Komplo esas öyle de boşa çıkarıldı. Yani gövde parçalanmadı. Komplo Önderliğin paradigmasıyla da boşa çıkarıldı. Komplonun tamamen boşa çıkarılması bu süreçle bağlantılıdır. Bu süreç bu şekliyle çözüme doğru giderse, Önderliğin söylediği çerçeveye odaklanılırsa, komplo tamamen boşa çıkarılacak. Sadece Kürt halkı için değil, bu ülkede yaşayan tüm halklar için de en iyi durum bu olacak. Yani komplonun büyük bir bölümü zaten boşa çıkarılmıştı, tamamı bu şekilde boşa çıkarılacak.
 
Çözüm noktasında hangi adımların atılması gerekir? 
 
Bu savaşın bir kısır döngü oluşturduğu, savaşla bir yere varılamayacağı ve bunun bitirilmesine yönelik sinyaller var. Bir halkın üzerine “yok etme” politikasıyla gidersen o da savaşır. Savaşı, savaşanlar durdurabilir. Söz hakkı onlarındır, onlar yapabilir. Başkan ilk görüşmede, “Tecrit devam ediyor, imkanlar oluşmamış” dedi. İşte tecrit kalkar, imkan oluşursa barış olur. Fiziki özgürlük olmadan bir şey olmayacağı aşikardır. İlk defa Kürtler bir isyanı yenilmeden bitiriyorlar ve kazanmaya doğru gidiyorlar. 15 Şubat’ta Önderlik yakalandığında nasıl ki herkes onun etrafında kenetlendi, yine öyle bir seferberlikle bu süreç sahiplenilirse, kimse önünde duramaz. Kaygılarımızın hepsi bir tarafa bırakılmalıdır. Ayaklanacak en temel şey bu mücadele, halkımızın ve çocuklarımızın geleceğidir. Bu açıdan kendi geleceğimizi kurmak için, şu anda elden ne geliyorsa herkesin onu yapması gerekiyor. O yönde eksiklik var. Bu dönemde kaygılara yer yok. Diğer yandan bazı ezberlerden kurtulmak gerekiyor. Yaratıcı eylemler geliştirilebilir. Her insan kendi yüreğine, vicdanına şunu anlatmalıdır; Vicdani olarak ben sürecin yenilgisini nasıl kaldırabilirim? Şöyle düşünelim; Önderlik çıktı, geldi. Bunun heyecanı ne kadar büyük? Önderliğin çıkması demek çözümün gelmesi demektir, çözüm gücünün oluşması demektir. Bu çok anlam verici bir şeydir. Bizim vicdanımız yenilgiyi ne kadar kaldırabilir, onu hesaplamamız lazım. Ona göre tutum geliştirmemiz gerekiyor. Herkes kendinde bunu geliştirmeli.
 
MA / Rukiye Payiz Adıgüzel 

Diğer başlıklar

12:15 Akdeniz Belediyesi’nde 4 kişi daha işten çıkarıldı
12:06 Wan'da nöbet sürüyor: Şölen öncesi coşkulu bekleyiş
12:06 Hêlîn Ümit: Çağrının içeriği önümüzdeki günlerde netleşecek
12:04 Xarpêt'te şüpheli kadın ölümü
12:03 Valilikten Şêx Sêid anmasına yasak!
11:34 İstanbul’da gözaltındakiler adliyeye sevk edildi
11:29 Avukatlar İmralı’ya gitmek için başvurdu
11:02 Wan'dan 'Daha önce başardık, yine başaracağız' mesajı
09:54 Zeydan: Wan duruşuyla herkese umut ve gurur yaşatıyor
09:51 Gazeteci Sever: Kim hangi stratejiyi kurarsa kursun QSD'yi görmek zorunda
09:30 Bir Grup Müslüman Aydın: Meclis sorumluluk almalı, toplumsal katılım sağlanmalı
09:27 Kerboran ve Ceyhan'da gözaltılar YENİLENDİ
09:25 Mehmet Öcalan: Çözüm herkese nefes aldıracak
09:17 Wanlılar: Belediyemizi vermeyeceğiz
09:14 HDK barışın toplumsallaşmasında ısrarlı
09:13 Germiyanî: Gazetecilerin katledilmesine karşı uluslararası tutum şart
09:12 ‘Koma Vejîn’ kuruldu: Komünal müzik için bir araya geldiler
09:11 Her 15 Şubat'ta oruç tutuyor: Komplocular kaybedecek
09:05 Tahliyeye 'açlık grevi' engeli
09:04 Erdemirci: 26 yıl önceki ruhla yeni sürece sahip çıkılmalı
09:00 13 ŞUBAT 2025 GÜNDEMİ
08:55 KCK: Çağrı yapanlar koşulları sağlamalı
08:48 16 kent için sarı kodlu uyarı
08:03 Halk 3 gündür belediye önünden ayrılmıyor
12/02/2025
23:14 103 kişinin hayatını kaybettiği apartmanın müteahhidi tahliye edildi
22:14 Amedspor sahasından galip ayrıldı
22:08 ‘#VanHalkıİradesininYanında’ tagı başlatıldı
21:22 Uzun Yürüyüş 23’üncü gününde
20:57 ‘Wan halkı 14-0’lık sonuçla demokrasi dersi verdi’
20:45 Binlerce kişi belediye önünde: İşgalcilere yol vermeyeceğiz
20:34 Trump ve Putin görüştü
20:32 AKP’li yöneticiye ‘MİT mensubu’ operasyonu
19:35 Ankara’da gözaltına alınanlar serbest bırakıldı
19:27 Binler alanlarda uluslararası komployu kınadı
19:20 Ağırlaştırılmış müebbet istenen fail tutuklanmadı!
19:14 Eyn Îsa ve Girê Spî bombalanıyor
19:11 KHK eylemi 318'inci haftasında: Kazanacağız
19:07 Cenevre eylemi: Onurlu barış için hazırız
18:40 Zeydan’a verilen ceza Amed’de protesto edildi: AKP büyük yanılgı içinde
18:37 CHP, DDK’nin artırılan yetkilerini AYM’ye taşıdı
18:19 Bilecik’te kadına saldırı
18:16 Yerlikaya, Suriye Geçici Hükümeti İçişleri Bakanı ile görüştü
18:13 Ankara’da gözaltına alınan 8 kişi savcılığa sevk edildi
18:08 Zeydan: Kimse bizden daha güçlü değil
18:01 Bakırhan’dan Bahçeli’ye ‘geçmiş olsun’ telefonu
17:41 Kadın cinayetine ağırlaştırılmış müebbet
17:38 Licik’te maden kapasite artışına ret
17:31 Putin, Şara ile görüştü
17:31 AB'de 'basın özgürlüğü ihlali' raporu: Türkiye'de 317 ihlal yaşandı
17:29 Mersin’de 3 tutuklama
17:23 Milletvekillerinden komisyonda Zahide Yetiş tepkisi
17:08 DBP ve DEM Parti Eş Genel Başkanlarından Vanspor’a Destek
17:04 Semsûr'da iş cinayeti
16:57 KFC işçilerinden eylem
16:56 Grevdeki işçilere ziyaret
16:41 Avukat Karakaş'ı ezmeye çalışan polis amirine 13 yıl ceza
16:40 İran’ın alıkoyduğu Suhrabî'den haber alınamıyor
15:48 MA Müzik’ten DEM Parti Genel Merkezi’ne ziyaret
15:31 Akdeniz'deki nöbette Zeydan’a ceza verilmesine tepki
15:15 Türkiye Binarê Qendîl'i bombaladı
15:07 IFJ’den Suriye Gazeteciler Sendikası'nın feshine tepki
15:06 Can Atalay'ın serbest bırakılmasını isteyen 13 avukata soruşturma
14:47 Bakanlığın okullara gönderdiği 'grev' yazısına sendikalardan tepki
14:46 Rojvelat Kızmaz’ın ailesi: Sorumlular hesap versin
14:17 Avukat Betül Vangölü Kozağaçlı tahliye edildi
14:17 Amedspor, Gençlik ve Spor İl Müdürü’nü istifaya çağırdı
14:05 Adana'da 8 Mart mitingine çağrı
13:56 Köylüoğlu için mevlit: Ardılları hakikat mücadelesini sürdürecek
13:52 İmamoğlu’nun iddianamesi kabul edildi
13:36 Gazeteci Akyüz’ün ev hapsi kaldırıldı
13:33 Gazeteci Yılmaz gözaltına alındı
13:33 Yargıtay Ayşe Gökkan'a 'üyelik'ten verilen cezayı bozdu
13:29 Savcı değişti, taciz faili müftüye yine tutuklama yok!
13:17 Wan’da kitlesel eylem: Halk çözümsüzlük politikalarına cevap verecek
13:12 Strasbourg mitingine çağrı
12:52 DBP Amed’de kongreye gidecek
12:39 Emek ve Demokrasi Platformu bileşenleri: İradeye saygı gösterilmeli
12:37 Salihli'de 18 kişi gözaltına alındı
12:06 Zeydan’a ceza verilmesi protesto edildi
11:48 AYM’den gazeteci Yelda Çiçek'e verilen cezada ihlal kararı
11:37 Sur davasında bozma gerekçesine direnen savcılık ceza istedi
11:31 Katledilen 2 kadın gazetecinin fotoğrafına saldırı
11:30 DBP MYK: HDK'ye saldırılara karşı mücadele edeceğiz
11:29 İzmir’de tsunami riskine karşı önlem
11:28 Kazanhan'ı katleden polis 1 yıldır yakalanmadı
11:15 İşçi servisi kaza yaptı: 10 yaralı
10:41 Marmaris'te yat limanı kararı iptal edildi
10:40 Gazeteci Öznur Değer’in tutukluluğuna itiraz
10:25 Özlem Gürses’in ev hapsi kaldırıldı
10:01 ‘Kent Uzlaşısı’ hedefte: İktidar CHP’yi çözümün dışında tutmak istiyor
10:00 Karadeniz'de 3 kentte taş ocağı
09:58 DEM Parti PM Üyesi Sinemillioğlu gözaltına alındı
09:54 Amed'de kar yağışı
09:49 Kanser hastası Karapınar: Onurlu tedavi hakkı istiyorum
09:15 DBP Kadın Meclisi Sözcüsü: Çözüm Öcalan’ın özgürlüğüyle mümkün
09:08 ‘Çözüm için yasal değişiklikler yapılmalı’
09:07 Şêx Seîd'den Abdullah Öcalan'a süren direniş: Özgürlük olmadan çözüm olmaz
09:05 Margaret Owen: Öcalan özgür olmadan barışı konuşamayız
09:00 Farisoğulları: AKP süreci tıkarsa kaybeden Türkiye olur
09:00 12 ŞUBAT 2025 GÜNDEMİ
08:42 PKK'den önemli açıklama
08:01 Wan'da kitlesel açıklama yapılacak
07:59 Belediye önünde sabahlayan eşbaşkan: Gaspa geçit vermeyeceğiz
07:51 Direniş mahallelere yayıldı
07:48 Wan'da halk geceyi belediyenin önünde geçirdi
11/02/2025
22:42 Özgür Özel Ahmet Türk’ü ziyaret etti
22:30 Netanyahu: Rehineler serbest bırakılmazsa ateşkes sona erecek
22:24 Trump: Gazze ABD'nin yetkisi altında olacak
22:09 'Ben de HDK'liyim' kampanyası
21:24 Meclis’te ‘suça sürüklenen çocuklar’ tartışması
21:11 Ege Denizi'nde 4.3 büyüklüğünde deprem
20:51 Gar Katliamı'nda yaşamını yitirenler anısına belgesel gösterimi
20:42 CHP'li başkanlar: Cezalandırılan biz değil, bizzat milletimiz
19:50 Soğuk havaya rağmen binlerce kişi belediye önünde
19:17 İstanbul'daki tüm okullara kar tatili
19:13 Uzun Yürüyüş 22’nci gününde Metz’de sürüyor
18:30 Soğuk ve yağışa rağmen Tişrîn direnişi 34’üncü gününde
18:10 Yangına giden itfaiyeyi durduran polisler hakkında soruşturma
18:02 Serra Bucak: Wan halkı kayyıma müsaade etmeyecektir
17:20 Akdeniz Belediyesi’nde 17 kişi işten çıkarıldı
17:14 DEM Parti: Halk iradesine yapılan sistematik operasyonlar provokasyondur
17:09 Wan Emek ve Demokrasi Platformu: Amaçları halkın iradesini gasp etmek
16:56 Köylüoğlu’nun sözleriyle seslendiler: Özgür Basın direnmeye devam edecek
16:55 İran’da 2 gazeteci 'af' listesine eklendi
16:54 Irkçı paylaşıma suç duyurusu
16:21 Kayyım girişimine karşı Wan'da çadır kuruldu
16:21 Evin Cezaevi önünde eylem: İdamlar durdurulsun
16:07 Şirnex'te çok sayıda köpek ölü bulundu
15:52 Kanser hastaları için Sosyal Taksi Projesi
15:36 Neslihan Şedal: İradesini yok saydığınız halkla nasıl barışacaksınız?
15:31 Süleymaniye’de açlık grevi 15’inci gününde
15:30 Bismîl’de halk lokantası açıldı
15:05 12 yılda 742 çocuk iş cinayetlerinde hayatını kaybetti
14:56 Eylem sonuç verdi: İzBB 'ücretsiz izin' kararından döndü
14:54 Savcıdan ÇHD’li avukatlara sözlü saldırı: Teröristsiniz!
14:53 Polisin saldırısında yaralanan Özer taburcu edildi
14:27 Köylüoğlu’nun taziyesine ziyaret: Gerçeği yazan mücadelenin neferleri oldular
14:22 Tülay Hatimoğulları: Öcalan'ın çağrısı 15 Şubat'a yetişmeyebilir
14:21 Wêranşar'da GES işçileri iş bıraktı
13:52 DBP'den Özer’in ailesine ziyaret
13:52 HDK'den savcılığa: Kongremize suç atfetmek kimsenin haddi değildir
13:25 Wanlılar: Bir kez daha görkemli direneceğiz
13:18 Afganistan’da intihar saldırısı
12:44 Tülay Hatimoğlulları’ndan iktidara: Çözüme dair planın nedir?
12:07 Hamas: Tehdit dili işleri karmaşıklaştırıyor
12:05 2024 Yolsuzluk Algı Endeksi: Türkiye 34 puan ile 107'nci sırada
11:46 Kadınların hedefi 2'nci Lig
11:29 Aktar: Önceden verilen karar okundu
Karaman: Bütün mesele Wan Belediyesi’ne çökmedir
11:18 Gazetecilerin davasında açık dosyaların akıbeti sorulacak
11:08 Avukatlar Abdullah Öcalan ile görüşmek için başvurdu