HABER MERKEZİ - Suriye'de Alevilere dönük katliamların protesto edildiği açıklamalarda, “Bu bir soykırımdır” denilerek, tepkilerin yükseltilmesi çağrısı yapıldı.
Esad rejiminin devrilmesi sonrası Heyet Tahrir el Şam’ın (HTŞ) yönetime geçtiği Suriye’de, Alevilere yönelik saldırı ve katliamlara tepkiler devam etti.
RIHA
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Pirsûs İlçe Örgütü, parti binası önünde yaptığı açıklamayla katliamları protesto etti. "Soykırım ve katliamı durdurun Alevilerin yanındayız" pankartının taşındığı açıklamada ilk olarak konuşan Riha İl Eşbaşkanı Bekir Karakeçili, katliamı kınayarak, Suriye'de yaşayan bütün halkların özgür yaşama hakkının olduğunu söyledi.
Daha sonra konuşan DEM Parti Riha Milletvekili Ferit Şenyaşar, "Sayın Öcalan her zaman barış diyor. Bizim yanı başımız Kobanê'dir. Suriye'de yaşanan Alevi katliamını kınıyoruz. İktidar bu katliama karşı ses çıkarmalı. Pirsûs halkı olarak Alevi halkının yanındayız" dedi.
'SES ÇIKARILMALI'
Özgür Kadın Hareketi (Tevgera Jinên Azad-TJA) aktivisti Ayla Akat Ata, 2014'de DAİŞ'in Kobanê'ye yönelik gerçekleştirdiği saldırıları ve buna karşı verilen direnişi hatırlatarak, şunları belirtti: “Aynı zihniyet bugün Alevi halkını katlediyor. Aradan 11 yıl geçti, Alevi halkına karşı katliam sürüyor. Dün adı El Nusra, DAİŞ idi, bugün adı HTŞ. Suriye'nin bir yanı Kürt, bir yanı Alevi, bir yanı Sünni’dir. Bir arada yaşam iradesini Kürtler ortaya koydu. Rojava bir arada yaşam iradesidir. Birleşmiş Milletler (BM) toplanma kararı aldı. Katliam büyümeden herkes ses çıkarmalı. Bütün insan hakları örgütleri bugün Suriye halkının yanında olmalıdır. Türkiye kadın hareketi Suriye kadınlarının yanında olmalıdır. TJA olarak kadınların yanındayız. Ortadoğu'da birlikte yaşam mümkündür. Ne kadar inanırsak, emek harcarsak demokratik çözüm o kadar mümkün olur. Suriye'deki kadınlar yalnız kalmayacak."
Son olarak konuşan DEM Parti Halklar ve İnançlar Komisyonu Eşsözcüsü Yüksel Mutlu ise, DEM Parti'nin daha önce bu katliamların olmaması için uyarıda bulunduğunu belirtti. Yüksel Mutlu, "Tüm farklılıkların Suriye'de bir arada yaşaması ve kendini ifade etmesini talep ediyoruz. Suriye'de rejimin değişmesi demokrasi geldiği anlamına gelmiyor. Sosyal medyada paylaşılanlar dehşet veriyor. Bu bir soykırımdır. Lazkiye'de başlayan Alevi yerleşkelerinde süren katliamda binden fazla kişi, sivil katledildi. Bu kabul edilemez. Suriye'de yaşanan katliamdan dolayı Türkiye'de yaşayan Aleviler endişe yaşıyor. Demokratik bir Suriye hepimizin arzusu. Bütün farklılıklar barış içinde bir arada yaşamalı” ifadelerini kullandı.
HATAY
İskenderun Emek ve Demokrasi Güçleri, Sağlıklı Yaşam Parkı'nda açıklama yaptı. Çok sayıda kişinin ve kurum temsilcilerinin katıldığı açıklamada konuşan İnsan Hakları Derneği (İHD) İskenderun Şube Eşbaşkanı Coşkun Selçuk, HTŞ'nin Suriye'de yönetimi devraldıktan sonra DAİŞ vahşetini aratmayacak şekilde "soykırım saldırılarına" başladığını söyledi. Selçuk, "Alevilere yönelik şiddet, tehdit, kaçırma, infazların had safhaya ulaştığı ve Alevilerin sadece inançsal kimlikleri üzerinden ciddi tehlike altında oldukları görülmektedir. Sadece son birkaç gün içerisinde Lazkiye ve Tartus'da büyük bir Alevi katliamı yaşanmaktadır. Bütün dünyanın gözü önünde sivil insanlar katledilmektedir. Yine Kürtlere, Dürzilere ve Hıristiyanlara yönelik tehdit ve baskılar da devam etmektedir" dedi.
Bu durumdan kurtulmanın tek yolunun eşit, özgür ve demokratik bir sistem olduğuna dikkati çeken Selçuk, şöyle devam etti: "Suriye'de, yönetimi devralan HTŞ'nin Alevilere, Kürtlere, Êzidîlere, Dürzilere, Süryanilere ve diğer Hıristiyan azınlıklara yönelik saldırılarını, inanç merkezlerinin tahrip edilmesini önlemek için harekete geçin. Suriye'de Baas rejimi ve HTŞ döneminde işlenen ağır insan hakları ihlalleri ve soykırım suçlarını araştıracak bağımsız hakikat ve adalet komisyonlarının kurulmasını sağlayın. Halkların bir arada, demokratik ve barışçıl şekilde yaşamasının yolunu açacak demokratik bir sistemin kurulmasına destek olun. Suriye'de yaşanan Alevi katliamını ve katilleri kınadığımızı, Ortadoğu'da yaşanan insanlık suçlarını kabul etmeyeceğimizi ve Suriye'de demokrasinin egemen olduğu eşit özgür bir yönetimden yana olduğumuzu bir kez daha vurguluyoruz.”
İSTANBUL
Barış İçin Toplumsal Girişim, yaşanan katliamlara ilişkin yazılı açıklama yaptı. Açıklamada, şu ifadelere yer verildi: "Rejim kalıntılarının temizlenmesi bahanesiyle yürütülen operasyonlar etnik mezhepsel temizlik niteliği taşımakta ve soykırım suçunun tüm unsurlarını içermektedir. Zaman faktörü önem taşımaktadır. Bu aşamada iç savaş hala önlenebilir durumdadır. Oysa bir süre sonra sorun dış güçlerin müdahalesine açık bir Alevi-Sünni çatışmasına dönüştüğünde Suriye’nin parçalanmasını önlemek çok daha güçleşecektir. Bunun yanında Türkiye’nin BM’yi harekete geçirecek girişimlerde bulunması, örneğin BM Genel Kurulu’nu toplantıya çağırmak için çaba göstermesi zorunlu ve yaşamsaldır. Yanı sıra Soykırım Sözleşmesi çerçevesinde Suriye’ye karşı Uluslararası Adalet Divanı’na (UAD) gidilmesi ve ihtiyati tedbir istenmesi olanağı vardır. Suriye’deki yönetim Suriye’nin bütünlüğünün farklı inanç ve etnik grupların kimliklerini koruyarak birlikte yaşayabilecekleri çoğulcu bir demokratik rejimin kurulmasına bağlı olduğunu anlamalıdır. Demokrasi güçlerini soykırımın önlenmesi ve bölgede barışın sağlanması için seslerini yükseltmeye çağırıyoruz.”