İSTANBUL - “İsyanım Zamana” albümüyle müzik severlerin karşısına çıkan sanatçı Hilmi Nar, “Asimilasyona direnmenin en etkili yollarından biri o dilin müziğini yapmaktan ve zenginleştirmekten geçer” dedi.
Sanatçı Hilmi Nar’ın “İsyanım Zamana” albümü Kom Müzik’ten çıktı. Raflarda yerini almaya başlayan Albümde Kurmancî, Kirmançkî ve Türkçe şarkılara yer verildi. 3 anonim 1 de Pir Sultan Abdal parçasına da yer verilen albümde, geriye kalan parçaların tamamı sanatçıya ait. Albüm çalışmalarını 2 yılda tamamlayan Nar, albümüne ilişkin ajansımıza konuştu.
MÜZİK HAYATININ HER ALANINDA VARDI
Bingöl Karlıova’da dünyaya gelen Nar, “Ben 1 yaşındayken aile İzmir'e göç ediyor. Bu göçle köklerimden uzakta yaşamak ve büyümek zorunda kaldım” diye konuştu. Nar, “Kendimi bildim bileli müziğe ilgim vardı. Evde müzikle hiç ilgilenen olmadı ama evin içinde hep çalan bir müzik vardı. Türküler, deyişler ve klamlarin içinde büyüdüm. Derin ve zengin müzik türlerinin etkisinde kaldım. İlkokulda, ortaokulda, lisede ve sonra mahpushanelere de hep şarkı söylerdim” dedi. 1992’de cezaevine girdiğini belirten Nar, “2000 yılına kadar cezaevinde kaldım. Dışarı çıktığımda ülkemde kalmak isterdim. Ama 2002 yılında bir tercih yapmak zorunda kaldım ve yurt dışına çıktım. 2002’den beri Fransa’da yaşıyorum” diye belirtti.
‘KOLEKTİF BİR ÜRÜN OLDU’
Albümünün kolektif bir sürecin ürünü olduğunu sözlerine ekleyen Nar, şöyle devam etti: “Kemal Sahir Gürel' in sihirli elleri ve onun tercih ettiği müzik emekçileri harikalar yarattılar. Bu yanıyla içim çok rahat. Bir de güzel sesiyle vokal yapan Meral Coşkun, şiirlerimi seslendiren sevgili şair dostlarım Mehmet Çetin ve Hüseyin Şahin katkılarıyla albüm oldukça renkli ve etkileyici oldu. Bence her ne kadar benim adıma olsa da albüm kolektif bir sürecin ürünü oldu. Musa Çimen’in grafikte Reha Yünlüel'in kapak resimlerindeki yaratıcılığı albümün oldukça güzel bir sunuma kavuşturdu.”
‘ASİMİLASYONA DİRENMENİN YOLU MÜZİK’
Şarkılarında hasret, ayrılık gibi duygulara rastlamak mümkün iken Nar, buna ilişkin ise şunları söyledi: “Albümde geçmişle gelecek arasında sıkışmış bir sürgünün hüznü var. Bu sürgünün kimliksizliğine oturup kendini zamanda yeniden bir yere koyma çabası var. 25 yıl sonra ilk kez 2016 yılında Bingöl’e gittim. Ben yurdumu hep uçurum kıyısında buldum. Özlemimi de o uçurumun rüzgarıyla besledim.”
Albümündeki Kurmancî, Kirmançkî eserlere ilişkin de konuşan Nar, “Annem ve babam İzmir’de Kurmancî bilmeyenlerin yanında gizli bir şey varsa, Kurmanci konuşurlardı. Şayet bizim yanımızda gizli bir şey konuşacaklarsa Kirmancki kanalına çevirirlerdi . Asimilasyona direnmenin en etkili yollarından biri o dilin müziğini yapmaktan ve zenginleştirmekten geçer. Kurmancî ve Kirmançkî’ye albümümde yer vererek köklerime olan bağımı güçlendirdiğimi düşünüyorum” diye ifade etti.
Albümün Kom Müzik’te çıkarmasına ilişkin de konuşan Nar, şunları söyledi: “Evet albüm fikri somut hale dönüştüğünde aklıma ilk gelen Kom müzik oldu. Geçmişten bugüne durduğu ve savunduğu ilkeler bunun yanıtı olabilir. Çok iyi çalışmalara imza atmış olması, müzik piyasasında kendine ait bir dağıtım zincirinin olması.”
MA / Sadiye Eser