DİYARBAKIR - MED-DER’in düzenlediği panelde bir araya gelen yazarlar, Kürt edebiyatında örgütlüğü konuştu. Yazar Ömer Dilsoz, Kürtçenin rehavet yıllarında değil, baskı ve engellemelerin en yoğun yıllarında gelişim gösterebildiğini ifade etti.
TÜYAP tarafından düzenlenen Diyarbakır 6’ncı Kitap Fuarı’ndaki etkinlikler, okuyucuların yoğun ilgisiyle 4’üncü gününde devam ediyor.
250’ye yakın yazarın katıldığı fuarda, şiir dinletisi, panel, söyleşi ve belgesel gösterimlerinin yanı sıra çok sayıda etkinlik düzenleniyor. Bugün de, Mezopotamya Dil ve Kültürleri Araştırma Derneği (MED-DER) tarafından “Edebiyatın Gelişiminde Birliktelik ve Kurumsallaşmanın Önemi” adlı panel düzenlendi. Panele; yazarlar İrfan Babaoğlu, Mehmet Yılmaz, Ömer Dilsoz, Osman Özçelik, Remziye Arslan, Reşo Ronahî konuşmacı olarak katıldı. Dilce Konferans salonunda düzenlenen panele çok sayıda kitapsever dinleyici olarak katıldı.
‘KÜRTÇE RAHAVET DEĞİL BASKI YILLARINDA GELİŞİR’
Açılış konuşmasını yapan yazar Ömer Fidan, TÜYAP organizasyonunda Kürtçenin programa alınmaması ve fuar salonunda anons edilmemesini eleştirdi. Yazar Mehmet Yılmaz da, Türkiye’nin kaos içinde olduğu ve bu kaosu kaldıramayacağını söyledi. Yazar Ömer Dilsoz, Kürt yazarlar arasında örgütlülüğün yetersiz olduğunu, fırsat ve imkanlar varken harekete geçilmemesinin sonuçlarını yaşadıklarını dile getirdi. Dilsoz, Kürtçenin rehavet yıllarında değil, baskı ve engellemelerin en yoğun yıllarında gelişim gösterebildiğini ifade etti.
‘ÖRGÜTSÖZLÜK ZAYIFLIĞA NEDEN OLUR’
Kürt PEN Eşbaşkanı Osman Özçelik de, diasporadaki Kürt yazarların örgütlenme çalışmalarını anlattı. Özçelik, Kürtçe eğitim veren kurumların kapatılmasının dil üzerinde yarattığı olumsuzlukları hatırlatarak, Kürt PEN’inin kısıtlı imkanlarla mücadele ettiğini söyledi. Edebiyat ve sanatın özgür demokratik koşullarda geliştiğini kaydeden Özçelik, Kürt edebiyatının içinde bulunduğu koşulların diğer halkların koşullarıyla kıyaslanamayacağını belirtti. Örgütlülüğün önemi üzerinde duran Özçelik, “Örgütsüzlük eksiklik ve zayıflığa neden olur” dedi.
‘KOLEKTİF İRADE VE AKLA İHTİYAÇ VARDIR’
Edebiyatta üretimin bireysel olduğunu; ancak yarattığı ciddi sonuçların toplumsal olduğunu dile getiren Remziye Arslan da, egemen ve baskın güçler tarafından kısıtlanan Kürtçenin örgütlenme öneminin kat kat arttığını söyledi. Arslan, “Kürtçenin baskılanan, dezavantajlı dil olmasından kaynaklanan engelleri yazarların bireysel bir şekilde aşması mümkün değil. Kolektif sorunları aşmak için kolektif irade ve akla ihtiyaç var. Bu kolektif irade ve aklın uygulanacağı yer, örgütlü kurumlarla sağlanır” ifadelerini kullandı.
‘ÖRGÜTLÜLÜK ELZEMDİR’
Yazar İrfan Babaoğlu da, olağanüstü dönemlerde örgütlülüğün elzem olduğunu vurguladı. Babaoğlu, birçok yazarın Kürtçe yazdığı için işinden edildiğini ya da yurtdışına gitmek zorunda kaldıklarını belirtti. Kürtlerin yaşadığı dört parçada Kürt edebiyatının geliştiğini aktaran Babaoğlu, en çok Kürdün ve Kürt yazarın yaşadığı Türkiye’de en az kurumun olduğuna dikkat çekti. Kürt edebiyatının içeriğinin toplumdan ayrı tutulamayacağını belirten Babaoğlu, bunun vicdani bir sorumluluk olduğunu söyledi.
Son olarak konuşan Yazar Reşo Ronahî ise iktidarın yaptığı yasaklamaları bir yana bırakıp Kürt yazarların nerede kaybettiklerini düşünmeleri gerektiğini söyledi. Ronahî, kapatılan kurumların üzerinden uzun bir süre geçmesine rağmen Kürt yazarların bir araya gelemediğini ve yeni bir kurum açamadığını sözlerine ekledi.